YIL: 6
SAYI: 71
KASIM 2003
 

önceki

yazdır


Öğr. Gör. Ahmet FİDAN

 

 

  

KENTİÇİ ULAŞIMDA TRAFİK TESCİL MUAYENE VE DENETİMİNİN YEREL YÖNETİMLERE DEVRİ


GİRİŞ

Başta İstanbul kent içi ulaşımının parçalı ulaşım otoriteleri, öncelikle söz konusu otoritenin oluşturulmasını hızlandırmaktadır. Bir taraftan da yerel yönetimler yasa tasarısının hızlanması ve bu tasarı paralelinde kent içi ulaşımın yönetim ve denetiminin yerel yönetimlere bırakılması ülke genelindeki nüfusu 1 milyonu aşan Büyükşehirlerin kuracakları ulaşım otoritelerinin iskeletinin oluşturulmasını itelemektedir.

Özel olarak bu konuyu ayrıntılandıran doktora tez çalışması da tarafımdan yapılmakta ve otoritenin gerek örgüt yönüyle gerekse yasal çatısının oluşturulması konunun ivediliği açısından önem kazanmıştır.

2010 yılında muasır medeniyetler seviyesini yakalayacağını umduğumuz Türkiye’mizin kentlerinin Çağdaş ülke kentleri ve kentsel hizmetlerini yansıtacak nitelikte olacağından bu günden çok daha fazla çalışmanın zorunluluk taşıdığı bir gerçektir. 2015 yılında ise ülkemiz muasır medeniyet seviyesini aşacaktır. Bu açıdan herkesin kendi alanında ülkenin bayındır ve müreffeh hale gelmesi için el birliğiyle çalışması gerekmektedir.

1. BÜYÜK KENTLERİN SINIRININ veya NÜFUS ÖLÇEĞİNİN BELİRLENMESİ

Halihazırda yürürlükte bulunan 3030 sayılı yasaya göre 300 bin nüfusu olan kentlerde Büyükşehir Belediyesi kurulabilmektedir. Bu sayı Avrupa birliği standartları göre tanımlanacak bir kent için yetersiz kalmaktadır. Zira bir kente Büyükşehir veya metropol diyebilmemiz için o kentin nüfusunun en azından 1 milyon olması gerekmektedir.

Zaten İktidarın Yerel yönetimler yasa tasarısı taslağında[1] (taslağın 73. maddesinde Büyükşehir belediyesinin kurulabilmesi için 1 milyon nüfus olma şartı getirilmiştir. Büyük kentlerimizin ulaştırma sisteminin etkin bir şekilde hizmet verebilmesi için trafik alanındaki çok başlılığın giderilmesi ve etkinliği açısından kent içi trafiğin ve yönetim ve denetiminin tek merkezden yürütülmesi gerekmektedir. Bu nedenle nüfusu 1 Milyonu aşan kentlerde (yani Büyükşehirlerde) kent içi ulaşımın yönetimi ve denetimi tek elden yürütülecektir.

Yerel yönetimler yasa tasarısı taslağında İstanbul için ayrı bir düzenleme getirilerek ülke genelindeki Büyükşehirlerden farklı olarak İstanbul’un Büyükşehir belediye sınırı İSTANBUL’UN İL SINIRI olarak belirlenmiştir. Taslağın bu yapısı fevkalade isabetlidir. İstanbul için bir ayrımlama her halükarda gerekli bir durumdu. Çünkü İstanbul kentsel hizmetlerin sunumu açısından bırakın Büyükşehir belediyesinin mücavir alan sınırını[2] il sınırını bile aşmış durumdadır.

Hatta İstanbul Metropoliten alanı esas itibarıyla metropoliten bir bölgeye dönüşmüştür. İstanbul’un kentsel hizmetleri bir taraftan Adapazarı ve İzmit’i etkilerken bir taraftan Bursa, Balıkesir ve Çanakkale’yi bir taraftan da Tekirdağ’ı derinden etkilemeye başlamıştır.

2. İSTANBUL KENTİÇİ ULAŞIMININ YÖNETİM VE DENETİMİNİN YASAL AÇIDAN TEMELLENDİRİLMESİ

Büyükşehirlerdeki kentiçi ulaşım hizmetlerinin yönetimi ve denetimi  yerel yönetim önderliğinde ve yerel yönetimle organik bir bağlılık içinde bulunması yerel yönetimlerin işlevleri gereğidir. Bu tür organizasyon gelişmiş ülkelerdeki ulaştırma yönetim modellerinde yaygın biçimde uygulanmaktadır.

Ancak belirtilen şekilde çeşitli kuruluşlara bölünmüş yetkinin koordinasyon ve entegrasyon amacına yönelik olarak belediyelerde odaklanan bir merkezde toplanması, örgütsel yapının yeniden düzenlenmesini ve gerek trafik mevzuatında gerek belediye mevzuatında gerekse  anakent belediye mevzuatında değişiklik yapılmasını gerektirmektedir.

Bunun yanında (nüfusu 1 milyon olan) Büyükşehir belediyelerinin her biri kendi ulaşım otoritelerini kurabilecektir. Çünkü yasa tasarısı[3] bu yönde kaleme alınmıştır. Ayrıca İstanbul için bütün bir il sınırı kapsamında bu düzenlemeye göre yeni bir ulaşım otoritesi için kanun tasarısı hazırlamanın zamanı gelmiştir. Ayrıca İstanbul kent içi ulaşım sistemini yürütecek otorite (İstanbul Ulaşım Otoritesi veya İstanbul Ulaşım Yönetimi) nin yasa tasarısı tartışmaları yerel yönetimler yasa tasarısı tartışmalarıyla eş zamanlı olarak yapılmalıdır.

Siyasal iktidarın yerel yönetim reformu konusundaki çalışmalarına baktığımızda, Belediye Kanun Taslağının 12. maddesinin “k” bendinde, belediyenin görevleri[4] başlığında “yerel düzeyde kent içi toplu taşıma, ulaşım planlaması ve trafik mühendisliği hizmetlerini yerine getirmek, uygulamak ve yönetmek, bu konuda diğer yerel yönetimlerle ve merkezi idare kuruluşları ile işbirliği yapmak, Toplu taşıma konusunda özel kişi ve kuruluşlara imtiyaz vermek, yolcu ve yük terminalleri, açık ve kapalı otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek ve işlettirmek” olarak açıklanmasına karşılık yine aynı taslağın aynı maddesinin  “ü” bendinde ( “İl ve İlçe belediyelerince, trafiğe çıkacak olan motorlu araçların trafik tescil, muayene ve kontrollerini yapmak, yaptırmak” ) kent içi trafiğin  tescili ve muayenesi görev olarak alınırken, kent içi trafiğin denetimi yine merkezi yönetime bırakılmıştır.

Bu durum kent içinde öteden beri var olan sıkıntıyı devam ettirecektir. Çünkü kent içi trafiğin ve ulaşımın bütün altyapı yükünü belediye çekerken bir o kadar yük de trafik tescil ve muayenesinde yaşanacaktır.

Yerel kamu hizmetinin en popüler kısmı olan kent içi trafiğin denetiminin de yerel yönetimlere devredilmesi ulaşım teknolojilerinin ve altyapı hizmetlerin de yerel yönetimlerce sunulmasından dolayı gereklilik arz etmektedir. Bu gereklilik, görevlerle birlikte yetki ve kaynak paylaşımında dengenin sağlanması açısından da hayati öneme sahiptir.

Büyükşehir belediyelerinde ise, yine aynı taslağın “e” bendinde  kent içi ulaşımın “sınırları dahilinde kara, demir ve deniz yollarında toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, Büyükşehir belediyesi sınırları içinde ticari amaçlı olarak yolcu taşıyan minibüs dolmuş ve taksi gibi kara ulaşım araçları ile denizde yolcu taşıyan deniz ulaşım araçlarına ruhsat vermek ve çalışma esaslarını belirlemek, “f” bendinde ise, “sınırları dahilindeki kara, demir ve denizyolu trafik düzenini sevk ve idare etmek.” Olarak belirlenmiştir.

İşte bu bende ana kentler bağlamında kent içi ulaşımın denetim dahil bütün alanlarıyla devredilmesi anlaşılmaktadır. Yani ana kentler bağlamında kentiçi trafiğin ruhsat tescil, muayene ve denetimi genel hatlarıyla bu bentte gizlenmiştir.

3. KENT İÇİ TRAFİK TESCİL MUAYENE VE DENETİMİNİN YEREL YÖNETİMLERE DEVRİ KONUSUNDAKİ SIKINTILAR

Kent içi ulaşımın I. aşamada tescil ve muayenesinin ikinci aşamada,  denetiminin yerel yönetimlere devri konusunda önemli sıkıntılar doğmaktadır. Bir kere kent içi ulaşımın tescil muayene ve denetiminin yerel yönetimlere devri sadece belediye kanununun,  Büyükşehir belediyesi kanununun değişmesiyle kalmamakta, ilçe il trafik komisyonlarının çalışmasını ve bu komisyonların dayanağı olan yasanın ilgili maddelerinin de değiştirilmesini gerektirmektedir.

Zaten karayolları trafik kanununda acilen değiştirilmesi gerek bir çok madde bulunmaktadır. En başta bütün cezaların ilk elden oransallaştırılması gerekir ki bu ayrı bir yazı konusudur. Halihazırdaki trafik kanununun ilgili maddelerinin değiştirilmesi suretiyle bu konu aşılabilecektir.

Trafiğin tescil, muayene ve denetiminin yerel yönetimlere devri konusunda bazı sıkıntılar ortaya çıkabilecektir. Öncelikle,

·         Kent içi Trafiğin tescil, muayene ve denetimi bütün olarak yerel yönetimlere aktarılmalıdır. Ancak hükümetin taslağında da belirtildiği gibi ilk etapta sadece tescil ve muayenesi daha sonra denetimi devredilmesi düşünülmektedir. Oysa ki bu değişiklik paketiyle birlikte denetim de geçmelidir.

·         Trafik tescil ve denetiminin yerel yönetimlere devri konusunda Yerel yönetimler yasası nüfusu 5 milyon aşan  büyükşehir belediyeleri için bazı istisnalar getirmelidir. Nüfusu 500 bini aşan kentlerin  kent içi ulaşım hizmetleri genel kurulu olmayan belediyeden yarı özerk birimler tarafından yürütülmelidir. Nüfusu 5 milyonu aşan Büyükşehir belediyeleri için kent içi ulaşım hizmetleri standart olarak bütünüyle özerk meclisi veya genel kurulu olan bir otoriteye bağlanmalıdır.

·         Daha önce emniyet teşkilatı kapsamında olan trafik polislerinin özlük haklarında herhangi bir değişik yapılmadan direkt olarak yerel yönetimlere bağlanmalıdır. Trafik hizmetinin doğası gereği trafik denetimini yapan trafik polisleri güvenceleri, silah taşıma ve kullanma statüleri değiştirilmemelidir.

·         Trafik denetimi mutlaka öncelikle bir pilot bölgede uygulanmalıdır.

·         Trafik denetimini yapacak personelin mutlaka silah taşıma ve kullanma ruhsatı bulunması gerekmektedir. Bildiğimiz belediyelerde bulunan trafik zabıtası personeliyle bu işin üstesinden gelinemeyeceği açıktır.

SONUÇ

Yerel yönetimler yasa tasarısıyla birlikte Büyükşehirlerin kent içi ulaşım otoriteleri için model olacak İstanbul Ulaşım Otoritesinin örgüt yapısı ve yasal çatısı acilen çıkarılmalıdır. Bu konuda zaman kaybını önlemek için bu güne kadar bu konuda yürütülen çalışmalardan öncelikle yararlanılmalıdır.

Bu konularda parlamentoda ayrı bir alt komisyon oluşturulabilir. Bu komisyon hem yerel yönetim yasasını hem ulaşım otoritesinin yasal çatısını hem de Karayolları trafik yasasını birlikte işleyerek ortaya sorunsuz bir yapı çıkarabilir.

 

 



[1] AK Parti Grubu tarafından hazırlanan Yerel yönetimler Yasa tasarısı taslağı, 10.10.2003. Ankara

[2]  Ayrıca yeni yerel yönetimler yasa tasarısı taslağında belediyelerin mücavir alan sınırı da kaldırılmaktadır.

[3]  Tasarı taslağının 75. maddesinin “e” ve “f” bendlerinde önce kentiçi ulaşımın yönetim boyutu ele alınmış, f bendinde de Büyükşehir belediyesi sınırları kapsamında (İstanbul için bütün bir il sınırı) kara demir ve denizyolunun trafik düzeninin sevk ve idaresi Büyükşehir belediyelerine bırakılmıştır.

[4] Yasa tasarısı taslağı belediyenin görevleri konusunda eski 1580 sayılı yasadan farlı olarak ağırlıklı bir şekilde liste ilkesini değil genellik ilkesini esas almıştır.