YIL: 9

SAYI: 104

AĞUSTOS 2006

 

 

önceki

yazdır

 

 

Araş.Gör.Dr. Ali DERAN

 

Necdet Sıtkı YAKUPÇEBİOĞLU

 

 

  

TÜRK VERGİ MEVZUATI’NDA AMORTİSMAN MUHASEBESİ


1.            GİRİŞ

Amortisman konusunun Türk Vergi Mevzuatı (TVM)’nda önemli bir yeri bulunmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK), Gelir Vergisi Kanunu (GVK) ve Türk Ticaret Kanunu (TTK) dahil bir çok Kanun’da amortisman işlemlerine ilişkin açıklamalara yer verilmiş olmakla birlikte, amortisman işlemlerine ilişkin temel konular Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 313 – 321’inci maddeleri arasında ele alınmıştır.

 

5024 sayılı Kanun’la yapılan değişikle VUK’nun 313 – 321. maddelerinde bazı değişiklikler olmuştur. Yapılan bu değişiklik, vergi matrahının belirlenmesi açısından, gerçek usulde vergiye tabi tüm işletmeleri etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı 5024 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler dahil olmak üzere VUK, KVK ve TTK’nunda amortisman işlemlerine ilişkin genel ilkeleri tüm yönleri ile ortaya koyarak araştırmacı ve uygulamacılara katkı sağlamaktır.

 

2.            VUK’DA AMORTİSMANLARA İLİŞKİN YER ALAN AÇIKLAMALAR

 

2.1.     Amortisman Kavramı ve Konusu

 

Amortisman kavramının tanımı VUK’nda yapılmamıştır. Ancak, Kanun’un 313’üncü maddesinde; işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranması, aşınması veya değerinde düşmeye maruz kalması muhtemel bulunan,

i-              Gayrimenkullerin,

ii-            VUK’un 269. maddesi gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, (bu kıymetler;

·              Gayrimenkulleri tamamlayıcı unsurlar,

·              Tesisat ve makineler

·              Gemi ve diğer taşıtlar

·              Gayri maddi haklar olarak sıralanmıştır.)

iii-          Alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin

Kanun’da yer alan değerleme usullerine göre tespit edilen değerlerinin yok edilmesinin amortismanın konusunu oluşturduğu belirlenmiştir[1]. Bu açıklamalar göre, VUK’nun amortisman kavramını, kısaca vergi mevzuatına göre belirlenen varlık değerlerinin yine vergi mevzuatında belirlenen yöntemlere göre yok edilmesi işlemi şeklinde tanımladığını ifade edilebilir.

 

Maddeden de anlaşılacağı üzere, işletmelerin VUK’na göre amortisman uygulayabilmeleri için belli şartların bir arada bulunması gerekmektedir.

 

2.2. Amortisman Ayrılmasının Şartları

 

VUK’na göre, amortisman uygulanacak varlığın duran varlık olması amortisman uygulaması açısından tek başına yeterli değildir[2]. Kanun’a göre amortisman uygulanması için varlığın duran varlık olmasının yanında, duran varlığın belirli şartları da bir arada taşıması gerekmektedir. Bu şartları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

 

2.2.1. Duran Varlığın İşletmenin Envanterine Kayıtlı Olması

 

VUK’unun 320. maddesine göre amortisman uygulaması varlığın aktife girdiği yıl başlar. Ancak, VUK aktife giriş kavramının tanımını yapmamıştır. Bu nedenle aktife giriş kavramını herkes kendine göre algılamakta ve uygulamaktadır. Bununla beraber, vergi denetleyicileri aktife giriş kavramını “iktisadi kıymetin iktisap edilerek, defter kayıtlarına geçirilmesi, değerleme günü envantere dahil olması ve kullanmaya hazır halde bulunmasıdır” şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımlamaya göre bir varlığın aktife girmiş sayılaması ve amortismana tabi tutulabilmesi için söz konusu varlığın kullanıma hazır halde bulunması gerekmektedir. Ancak Danıştay aktife girişte edinme ve kayda alma fiillerini yeterli görmektedir[3]. Bu açıklamalardan sonra, işletmelerin herhangi bir duran varlık için amortisman uygulamasına başlayabilmeleri için ilk şartın, varlığın işletmenin aktifine girmiş olması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır[4]. Bir başka ifadeyle, söz konusu duran varlığın işletmenin envanterine kaydedilmiş olması gerekir. Varlığın envantere dahil olması, bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için aktifte kayıtlı olma, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler için demirbaş ve amortisman listesinde yer alması anlamına gelmektedir.

Kanun’da amortisman ayrılmasında gerekli şartlar arasında ilk sırayı alan envanterde kayıtlı olma şartının, amortismanların vergi azaltıcı etkisini denetlemeye yönelik olduğunu ileri süren görüşler bulunmaktadır.

 

2.2.2. Duran Varlığın Yıpranmaya, Aşınmaya veya Kıymetten Düşmeye
          Maruz Bulunması

 

VUK 313. maddesine göre, amortisman uygulamasının bir diğer koşulu; amortisman uygulamasına dahil edilecek varlıkların yıpranma, aşınma ve değer düşüklüğüyle karşı karşıya bulunmaları gerekmektedir. Zira işletmelerin aktiflerinde yer alan amortismana tabi iktisadi varlıkları, işletmelerin sahip oldukları diğer varlıklardan ayıran en temel fark; söz konusu varlıkların yıpranma, aşınma veya kıymetten düşmeye maruz bulunmalarıdır[5].

 

Bir varlığın yıpranma ve aşınma nedeniyle değer kaybetmesi, varlığın işletme faaliyetlerinde fiilen kullanılıyor olması anlamına gelmekle beraber, yıpranma ve aşınma her zaman, işletmelerde fiilen kullanılan amortismana tabi varlıkların gözle görülebilir bir eskimeye uğraması anlamına gelmeyebilir. Hiçbir yıpranma ve aşınmaya maruz kalmadığı halde teknolojik gelişmeler nedeniyle demode olan varlıklarda değer kaybına uğrayabilir veya işletmede fiilen kullanılamaz hale gelebilir. Bu durumda söz konusu varlıklar için de amortisman ayrılması gerekmektedir.

 

Kıymetten düşmeye maruz bulunma, yıpranma ve aşınma kavramlarına göre çok daha geniş bir kavramdır. Zira Kanun’da, amortismana tabi varlıklara ilişkin değer kaybının fiilen gerçekleşmiş olması değil, varlıkların değer kaybına maruz bulunmaları yeterli görülmüştür. Bunun anlamı ise, varlıkta herhangi bir değer kaybı olmasa dahi kanuni oran üzerinden amortisman uygulamasını mümkün kılmaktadır. Boş arsa ve arazi gibi nitelikleri itibariyle hiçbir şekilde yıpranma, aşınma veya değer kaybına maruz kalmayan varlıklar için Kanun gereği amortisman hesaplanması mümkün değildir[6].

 

2.2.3. Duran Varlığın İşletmede Bir Yıldan Fazla Kullanılması

 

VUK’nun 313. maddesine göre, işletmelerin amortisman uygulamalarındaki bir diğer koşul; amortismana tabi varlıkların işletmelerde bir yıldan uzun süre kullanılabilir nitelikte olmasıdır. Ancak, bu şart fiilen kullanma anlamına gelmez. Kanunda yer alan bir yıldan fazla kullanılma ifadesi, varlığın kullanım ömrünün bir yıldan fazla olması anlamına gelmektedir. İşletmelerde gerek teknik, gerekse fiili olarak bir yıldan daha uzun süreyle kullanılması mümkün olmayan varlıklar, değerlerine bakılmaksızın ilgili yılda doğrudan gider yazılır. Konuyu tersinden ele alacak olursak, işletmelerde bir yıldan fazla süreyle kullanılacak olan ve değerleri belli bir tutarın üzerinde olan varlıkların doğrudan gider yazılmasına imkan yoktur.

 

2.2.4. Duran Varlık Değerinin Belli Bir Miktarın Üzerinde Olması

 

Vergi Usul Kanunu’nun 313’üncü maddesine göre işletmelerin  VUK Genel Tebliğleri ile belirlenen tutarın (342 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile bu tutar 01/01/2005 tarihinden itibaren 480 YTL olarak belirlenmiştir ) altında kalan peştamallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri belirlenen bu tutarın altında kalan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan gider yazılabilir. İktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu oran topluca dikkate alınır. Kanun maddesinde yer alan iktisadi bütünlük kavramı, varlıkların beraber kullanılması halinde maliyetlerin düşürülerek varlıklardan sağlanan verimin ve faydanın artırılabilmesini, teknik bütünlük kavramı ise, işletme faaliyetinin yerine getirilebilmesi için varlıkların birlikte kullanılmasının zorunluluğunu ifade etmektedir[7].

 

Kanun’da düzenlenen bu sınırlama ile kimi duran varlıkların amortisman uygulaması dışında tutularak, amortisman uygulamasının kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.

 

2.3. Amortismana Tabi Değerin Tespiti

 

VUK’da genel ilke olarak amortismana tabi iktisadi kıymetlerin, söz konusu Kanun’un değerleme hükümlerine göre belirlenen değerleri olması gerekmektedir. VUK 269 maddesinde bu değerin maliyet bedeli olduğu açık bir şekilde belirtilmektedir. Bu açıklamalar sonucunda VUK’ göre amortismana tabi değerin maliyet bedeli olduğu sonucu çıkmaktadır.

 

VUK’nun 262’nci maddesi maliyet bedelini; iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması için yapılan ödemelerle bunlara ait bilumum giderlerin toplamı olarak tanımlamaktadır. Kanun’un amortismana tabi tuttuğu, gayrimenkuller ile gayrimenkuller gibi değerlenen sabit kıymetler, esas itibariyle ya satın alınarak ya da imal veya inşa edilerek iktisap edildiklerinden, maliyet bedelinin temel unsuru ya satın alma bedeli ya da imal veya inşa bedelidir.

 

Kanun’un 270’inci maddesine göre, satın alınan bir duran varlığın maliyet bedeline, satın alma bedelinin yanında; makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri ile mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsa tesviyesinden doğan giderlerin de dahil edilebileceği belirtilmiştir. Aynı madde hükmü uyarınca noter, tapu, mahkeme, kıymet takdiri komisyon ve tellaliye giderleri ile emlak alım ve taşıt alım giderlerinin maliyet bedeline dahil edilmesinin işletmelerin kararlarına bırakıldığı görülmektedir. İşletmeler söz konusu giderleri, maliyet bedeline dahil edebilecekleri gibi, doğrudan gider olarak da kaydedilebileceklerdir.

 

Kanun’un 271’inci maddesinde ise bir diğer iktisap şekli olan imal ve inşa konusu ele alınarak, inşa edilen binalarla, gemilerde inşa giderlerinin, imal edilen makine ve tesisatta ise, imal giderlerinin satın alma bedeli yerine geçeceği belirtilmektedir. Kanun’a göre, inşa ettirilen binalarda bina inşaat vergileri, emlak alım vergileri gibi harcamalar işletmelerce inşa ettirilen binanın maliyet bedeline dahil edilebilir veya gider olarak kaydedilebilir.

 

İnşa ettirilecek binanın yerinde işletmeye ait eski bir bina olması durumunda, eski binanın yıkım masrafları yeni binanın maliyet bedeline dahil edilecektir. Yıktırılan eski binanın amorti edilmemiş değeri mevcut ise bu bakiye net defter değerinde Maliye Bakanlığı'nın görüşüne ve Danıştay kararlarına istinaden yeni gayrimenkulün maliyet bedeline dahil edilmelidir. Yıktırılan binanın yıkıntı değerlerinin satılması veya yeni binada kullanılması durumunda, elde edilen değer eski binanın amorti edilmemiş net defter değerinden fazla ise, aradaki fark mali kazancın belirlenmesi sırasında vergiye tabi bir gelir olarak dikkate alınır[8].

 

VUK’nun 272’nci maddesinde ise gayrimenkullerin maliyet bedelini artıran giderler düzenlenmiştir. Maddeye göre, gayrimenkullerin iktisabından sonra gayrimenkullerle ilgili olarak yapılan giderlerden; normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün maliyet bedeline eklenir.

 

İktisadi kıymetlerin ömrünü uzatan giderler, aktifleştirildikleri yıldan başlayarak asıl iktisadi kıymetin uzayan ömrünün bitimine kadar olan sürede amorti edilirler. Yapılan gider, iktisadi kıymetin ömrünü artırmayıp, fonksiyonunu artırıyor ise, iktisadi kıymetin kalan süresi içerisinde, eşit tutarlarda amorti edilir.

 

Duran varlık alımında veya imalatında kredi kullanılması halinde kredi ve diğer finansman giderlerinin maliyetle ilişkisi 163 Sıra No'lu VUK Genel Tebliği’nde açıklanmıştır. Tebliğ hükümlerine göre; Yatırımların finansmanında kullanılan kredi faizleri veya varlıkların yabancı para ile kredili olarak satın alınması durumunda ortaya çıkan kur farklarının yatırımın aktifleştirildiği dönem sonuna kadar maliyete aktarılarak, amortismana tabi tutulması gerekir. Daha sonraki yıllara ait faiz ve kur farkları ise doğrudan sonuç hesaplarına aktarılabilir.

 

Diğer taraftan, iktisadi kıymetlerin maliyet bedelleri bilinmiyorsa ya da maliyet bedelleri ile değerlenmeleri mümkün değilse, Vergi Usul Kanunu’nun 280’inci maddesine göre; iktisadi kıymetlerden binalar ve araziler vergi değerleriyle, bunların dışındakiler ise varsa borsa rayiçleri, yoksa kayıtlı değerleri, o da yoksa emsal değerleri ile değerlenecek ve bu tutar üzerinden amortisman tabi tutulacaklardır.

 

V.U.K'nun 314. maddesinde; göre boş arazi ve arsalar amortismana tabi değildir hükmü yer almaktadır. Burada boş kelimesinin özellikle kullanılmasından şu sonuç çıkmaktadır; ileride bu arsa veya arazilerin üzerine bina veya tesis kurulduğunda arsaların maliyeti bu bina veya tesislere ilave edilerek toplam değer üzerinden amortisman uygulanabilir[9]. Nitekim aynı madde de, tarım işletmelerinde oluşturulacak meyvelik, dutluk, fındıklık, zeytinlik ve güllüklerle, incir bahçeleri ve bağlar gibi tesislerin amortismana tabi tutulabileceği açıkça ifade edilmektedir. Buradan çıkan sonuç; VUK’a göre, bina veya meyve bahçesi gibi tesislerin amortismana tabi değerlerine arsa maliyeti de dahil edilebilmektedir.

 

2.4. Amortisman Süresinin Başlangıcı

 

VUK’a göre; duran varlığın aktife giriş tarihi amortisman ayırımının başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle, amortisman uygulama başlangıç tarihi duran varlığın aktife giriş tarihidir. Bu durum Kanun’da açık olmasına rağmen, yasanın uygulayıcısı durumunda bulunan vergi yönetimi, yasanın amacını aşan bir yorumla, amortisman ayırma başlangıç zamanını, kullanıma hazır olma ilkesine bağlamıştır. Vergi yönetimi tarafından yapılan bu yorum, Danıştay tarafından kabul görmemiştir[10]. Aktife giriş kavramında ne anlaşılması gerektiği, önceki kısımlarda açıkladığı için burada açıklanmaya gerek görülmemiştir.

 

İşletmenin aktifine girmiş olarak kabul edilen ve amortisman uygulamasına dahil edilecek duran varlıklar için, genellikle duran varlığın edinilme tarihine bakılmaksızın, yıllık amortisman uygulama esası söz konusudur. Amortismanın herhangi bir yıl ayrılmaması veya ilk uygulanan orandan düşük bir oranla ayrılması nedeniyle amortisman süresi uzatılması mümkün değildir.

 

2.5. Amortisman Oranları

 

Duran varlıklara bağlı olarak sağlanan ekonomik yararlar, ilke olarak işletme tarafından varlığın kullanılmasıyla tüketilir. Varlıklar, işletmede kullanıldıkları sürece varlıklardan yararlanıldığı kabul edilir ve bu süre; varlığın hizmet süresi olarak adlandırılır. Bazı durumlarda varlığın hizmet süresi ekonomik kullanım süresinden daha kısa olabilir. Bu nedenle, maddi duran varlıkların hizmet süreleri dönemsel olarak gözden geçirilmelidir[11]. Muhasebe kuramından amortisman oranlarını belirleme ilkesi hizmet süresi ve yararlı ömür esas alınmak üzere işletmelere bırakılmışken, VUK’nun 315’inci maddesinde işletmelerin amortismana tabi kıymetlerini, Maliye Bakanlığı tarafından tespit ve ilan edilecek oranlar üzerinden amortismana tabi tutacakları hüküm altına alınmıştır.

 

Vergi Usul Kanunu’nda 5024 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten sonra, önceki dönemlerde % 20 olarak belirlenen üst sınır kaldırılmıştır. İşletmelerin amortisman uygulamasında kullanacakları oranlar, 28.04.2004 tarih, 25446 nolu Resmi Gazete’ de yayınlanan 333 Sıra Nolu V.U.K. Genel Tebliği ile 339 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde ilan edilmiştir. Bu oranlar belirlenirken varlıkların faydalı ömürleri esas alınmıştır. Amortisman oranı, 1 rakamının ilgili duran varlığın amortisman ayırma süresine (yararlı ömrüne) bölmek suretiyle bulunmaktadır

 

2.6. Amortisman Hesaplama Yöntemleri

 

Muhasebe kuramında çok sayıda amortisman hesaplama yöntemi bulunmaktadır ve işletmeler, bu amortisman hesaplama yöntemlerinden kendi şartlarına en uygun olanı seçmekte serbest bırakılmıştır. Ancak, Ülkemizdeki vergi yasaları açısından bu serbestlik sınırlandırılmıştır.

 

VUK'nda amortisman uygulaması açısından esas itibariyle normal ve azalan bakiyeler olmak üzere iki usul kabul edilmiş olmakla beraber, madenler için özel bir amortisman şekli öngörülmekte, belli nedenlerle olağan dışı yıpranma, aşınma veya değer kaybına uğrayan kıymetlerde, fevkalade amortisman uygulaması esası benimsenmektedir[12]. VUK her bir varlık için, farklı amortisman yöntemi uygulamakta işletmeleri serbest bırakmıştır. Örneğin, bir işletme makineleri için azalan bakiyeler yöntemi ile amortisman ayırmayı tercih etmişken, demirbaşlar için normal amortisman yöntemini kullanarak amortisman ayırabilir.

 

2.6.1. Normal Amortisman Yöntemi

 

Normal amortisman yöntemi Vergi Usul Kanunu’nun 315’inci maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde 5024 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesi ile değiştirilmiş ve azami % 20 olan amortisman oranı kaldırılmıştır. 5024 sayılı Kanun’la mükelleflerin, amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığı tarafından tespit ve ilan edilecek oranlar ile amorti edecekleri belirtilerek, bu oranların tespitinde varlıkların faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Maddenin uygulanmasına ilişkin olarak 28/04/2004 tarihli ve 333 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde yapılan düzenlenme ile 01/01/2004 tarihinden önce aktife giren iktisadi kıymetler için 5024 sayılı Kanun’dan önce yürürlükte bulunan hükümlere göre amortisman ayrılmaya devam edileceği, ancak bu kıymetlerin amortisman ayrılmasına esas bedelin 31/12/2003 tarihi itibariyle yapılacak enflasyon düzeltmesinden sonraki değer olacağı ifade edilmiştir. 31.12.2003 tarihinden sonra amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde ise bu varlıkların maliyet bedeli olarak, düzeltilmiş değerlerinin esas alınacağı, 31.12.2003 tarihinden sonra iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlerin VUK’nun 5024 sayılı Kanun’la değişen hükümlerine göre amortismana tabi tutulacağı, ancak, 5024 sayılı Kanun’un geçici 1’inci maddesindeki hükümden yararlanarak, 31.12.2003 tarihli bilançolarını 10 Mayıs 2004 tarihi yerine 10 Ağustos 2004 tarihine kadar düzeltme hakkından yararlananların, 2004 yılının ilk geçici vergi döneminde beyan edecekleri vergi matrahlarını hesaplarken, 01.01.2004 – 31.03.2004 tarihleri arasında iktisap edilen amortismana tabi iktisadi kıymetleri için VUK’nun 315’inci maddesinin 5024 sayılı Kanun’la değişmeden önceki hükümlerini dikkate alacakları belirtilmiştir.

 

Söz konusu Tebliğ ile VUK’nun 315’inci maddesinde Maliye Bakanlığı’na verilen yetkiye istinaden, varlıkların faydalı ömürleri dikkate alınarak amortisman oranları tespit ve ilan edilmiştir.

 

2.6.2. Azalan Bakiyeler Yöntemi

 

Vergi Usul Kanunu'nda yer alan diğer bir amortisman hesaplama yöntemi de azalan bakiyeler yöntemidir. Azalan bakiyeler yöntemi, VUK’nun mükerrer 315’inci maddesinde düzenlenmiştir. Kanun bu maddede; bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden isteyenlerin, amortismana tabi iktisadi varlıklarını azalan bakiyeler yöntemini kullanarak amorti edebileceklerini hüküm altına almıştır.

 

Azalan bakiyeler yöntemine ilk yıllarda vergi avantajı sağlayarak yeni yatırımların yapılmasını ve mevcut yatırımların yenilenmesini teşvik ederek işletmenin verimliliğini ve likiditesini artırmak amacıyla VUK’nda yer verildiği yönünde görüşler bulunmaktadır[13].Zira yöntem, duran varlıklar için faydalı ömürlerinin ilk yıllarında, sonraki yıllara göre daha yüksek tutarlarda amortisman ayrılabilmesini mümkün kılmaktadır. Ayrıca son yıllarda yöntem değiştirmek suretiyle, son yıl amorti edilmesi gereken tutarların bir kısmını bir önceki yıl amorti edebilme imkanı tanımaktadır.

 

Kanun’a göre; her yıl üzerinden amortisman hesaplanacak değer, evvelce ayrılmış olan amortismanlar toplamının indirilmesi suretiyle tespit olunur. Ayrıca, maddeye 5024 sayılı Kanun’la, enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde, üzerinden amortisman ayrılacak değerin iktisadi kıymetin düzeltilmiş değerinden daha önce ayrılmış olan amortismanların toplamının taşınmış değerleri indirilmek suretiyle tespit edileceği hükmü eklenmiştir.

 

Bu usulde uygulanacak amortisman oranı % 50'yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki katıdır. 5228 Sayılı Kanun’la daha önceden % 40 olan oran, % 50 ye çıkarılmıştır.

 

5228 Sayılı Kanun ile birlikte en yüksek amortisman ayrıma oranının % 40’ tan % 50’ye çekilmesi yerinde bir karar olmuştur. Eski uygulamada yöntem değişikliği durumunda hesaplanan amortisman oranının % 40’ı geçmesi gibi durumlarla sık karşılaşılmaktaydı. Yapılan bu değişiklik sonucunda, uygulamada karşılaşılan ve kanuni düzenlemeyle çelişen uygulamalara çözüm getirilmiştir.

 

Amortisman süresi, normal amortisman oranlarına göre hesaplanır. Bu sürenin son yılına devreden bakiye değer o yıl tamamen yok edilir.

 

Kanun azalan bakiyeler yönteminin, sadece bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce uygulanmasına izin vermekle amortisman hesaplama yöntemlerine getirdiği sınırlamayı bir adım daha ileri götürdüğü ifade edilebilir.

 

2.6.3. Amortisman Yönteminin Değiştirilmesi

 

Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 320’nci maddesine göre, iktisadi ve teknik bakımdan bir bütün teşkil eden değerler için amortisman ayrılırken normal veya azalan bakiyeler yöntemlerinden yalnız birisi uygulanabilir. Maddede, bir iktisadi değer üzerinden normal amortisman yöntemine göre amortisman ayrılmasına başlandıktan sonra, bu yöntemden dönülemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, maddede bir iktisadi değer için azalan bakiyeler yöntemine göre amortisman ayrılmaya başlandıktan sonra, normal amortisman yöntemine geçilmesi için herhangi bir engel söz konusu değildir. Kanun, sadece işletmelerce yapılan bu yöntem değişikliğinin ilgili yılın beyannamesinde veya beyannameye ekli bilançoda belirtilmesini mecbur tutmuştur. Kabul edilen yeni amortisman hesaplama yöntemi, beyannamenin verildiği dönemden itibaren geçerli olacaktır. İktisadi varlığın amorti edilmeden kalan kısmı, kalan amortisman süresine eşit miktarlarda dağıtılarak amorti edilir.

 

İşletmelerin gelir tablolarına ilişkin dipnotlarda amortisman hesaplama yöntemleri ile bu yöntemlerde yapılan değişiklerin dönemin amortisman giderlerinde neden olduğu artış veya azalışlar belirtilmek zorundadır[14].

 

2.6.4. Yöntem Değişikliğinin Etkileri

 

İşletmelerin amortisman ayırma süreci içinde azalan bakiyeler yönteminden normal amortisman yöntemine geçmeleri halinde ortaya çıkabilecek etkiler aşağıda örnekler üzerinde incelenmiştir.

 

X işletmesinin maliyeti 20.000 YTL olan bir duran varlık için ilk üç yıl azalan bakiyeler yöntemine göre, son iki yıl ise normal amortisman yöntemine göre amortisman hesaplaması durumunda, yıllar itibariyle ayrılacak amortisman tutarları ile amortisman oranları tablo 1 ve 2’deki gibi olacaktır. (Amortisman oranı yıllık % 20)

 

Amortismanların yöntem değiştirmeden, her yıl azalan bakiyeler yöntemine göre hesaplanması durumunda ayrılacak yıllık amortisman tutarları ile amorti edilme oranları aşağıdaki gibi olacaktır:

 

Tablo 1: Azalan Bakiyeler Yöntemine Göre Amortisman Oran ve Tutarları

Yıl

Amortismana Esas Tutar

(YTL)

Amortisman Oranı (%)

Yıllık Amortisman Tutarı (YTL)

Amorti Edilme Oranı (%)

1

20.000

40

8.000

40

2

12.000

40

4.800

24

3

7.200

40

2.880

 14.4

4

4.320

40

  1.728

   8.64

5

2.592

-

2.592

  12.96

 

 

TOPLAM

20.000

100.0

 

Son iki yıl azalan bakiyeler yönteminden normal amortisman yöntemine geçilmesi halinde tablo aşağıdaki gibi olacaktır:

 

Tablo 2: Yöntem Değişikliği Durumunda Amortisman Oran ve Tutarları

 

Amortisman Tutarı (YTL)

 

 

Yıl

Amortismana Esas Tutar (YTL)

Amortisman Oranı (%)

Azalan Bakiyeler

Normal

Amorti Edilme Oranı (%)

1

    20.000

40

8.000

-

40

2

12.000

40

4.800

-

24

3

7.200

40

2.880

-

 14.4

4

4.320

50

 -

2.160

 10.8

5

4.320

50

 -

2.160

 10.8

 

 

TOPLAM

15.680

4.320

100.0

 

Yukarıdaki tabloların incelenmesi sonucunda, azalan bakiyeler yönteminden normal amortisman yöntemine geçilen 4. yılda ayrılacak amortisman tutarı toplam maliyet tutarı üzerinden bakıldığında, azalan bakiyeler yöntemine göre % 2.16 artış göstermiştir. Yöntem değişikliği ile azalan bakiyeler yönteminde ayrılacak yıllık amortisman tutarı (1.728 YTL) ile normal amortisman yönteminde ayrılacak yıllık amortisman tutarı (2.160 YTL) açısından bakılacak olursa, %25 oranında fazla amortisman ayırma olanağının çıktığı görülmektedir.

 

Yöntem değişikliği ile X işletmesi bir yıl sonra gider yazacağı 432 YTL’lik (2.160 – 1.728) amortismanı bir yıl önce gider yazma ve vergi matrahından düşme olanağına kavuşmaktadır. İşletmenin 4. yılda değil de 3. yılda yöntem değişikliğine gitmesi durumunda ise tam tersi bir durumla karşılaşılır. Bu durumda, işletme 3. yılda gider yazabileceği tutarın altında amortisman ayıracaktır ki; paranın zaman değeri düşünüldüğünde hiçbir işletmenin bu şekilde davranması beklenmez.

 

3.            GVK, KVK ve TTK AÇISINDAN AMORTİSMAN İŞLEMLERİ

 

Daha öncede belirtildiği gibi Türk Vergi Mevzuatı’nda amortisman işlemleri esas itibariyle VUK’nda ele alınmıştır. Ancak Değişik nedenlerle GVK, KVK ve TTK’da da amortisman işlemlerine ilişkin açıklamalar bulunduğu bilinmektedir

 

3.1.     GVK Açısından Amortisman İşlemleri

 

Amortismanın gider niteliği taşıması ve gerçek kişilerin vergi matrahlarına ulaşmak için yapılacak hesaplamalarda kanunen kabul edilen bir gider olması, amortismanın GVK’nda gider azaltıcı bir unsur olarak ele alınmasını gerektirmiştir. Kanun amortismanları indirilecek giderler, indirilemeyecek giderler ile müşterek genel giderler ve amortismanların dağıtılması başlıkları altında ele almıştır.

 

3.1.1.                       Gelir Vergisi Matrahından İndirilebilen Amortisman Giderleri

 

GVK, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği safi kazancın belirlenmesinde indirilecek giderleri genel olarak “İndirilecek Giderler” başlıklı 40’ıncı maddesinde düzenlemiş olup, maddenin 7’nci fıkrasında; VUK’ndaki düzenlemelere göre ayrılan amortismanların da gider yazılabileceğini hüküm altına almıştır. Ayrıca, zirai kazanç ile serbest meslek kazancının tespitinde, amortismanların belli şartlar altında indirilebilecek gider niteliğinde olduğu belirtilmektedir.

 

Diğer taraftan, “Zirai İşletme Hesabı Esasında Giderler” başlıklı 57’nci maddenin 11’inci fıkrasında; işletmeye dahil olup, aynı zamanda kişisel veya ailevi ihtiyaçların karşılanmasında da kullanılan taşıtlara ilişkin amortismanların tamamının zirai kazancın tespitinde indirilmesinin mümkün olduğu hükmü bulunmaktadır.

 

Ayrıca, serbest meslek kazancını tespitinde dikkate alınacak giderlerin düzenlendiği “Mesleki Giderler” başlıklı 68’inci maddede ise; mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için VUK’ndaki hükümlere göre ayrılan amortismanların gider olarak değerlendirileceği hükmü yer almaktadır.

3.1.2.                       Gelir Vergisi Matrahından İndirilemeyen Amortisman Giderleri

 

GVK’nun “İndirilemeyecek Giderler” başlıklı 41’inci maddesinde, gerçek kişilerin safi kazançlarının tespitinde indirilmesi mümkün olmayan giderler ele alınmış olup bu giderlere sınırlamalara getirilmiştir.

 

Maddenin 7’nci fıkrasında; ister kiralama yoluyla edinilen, isterse işletme envanterinde kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayan varlıklara ilişkin giderlerin yanında, bu varlıklara ilişkin amortismanların da vergi matrahının hesaplanmasında indirilecek bir gider niteliğinde olmadığı ifade edilmektedir.

 

3.1.3.                       Amortisman Giderlerinin Dağıtımı

 

Amortismanların dağıtımındaki sınırlamanın, GVK’nun “Müşterek Genel Giderler ve Amortismanların Dağıtılması” başlıklı 43’üncü maddesinde kapsamlı bir şekilde ele alındığı söylenebilir. 5024 sayılı Kanun ile değiştirilen madde, yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması hallerinde ortak giderlerin dağıtım esaslarını düzenlemiştir. Madde hükmüne göre;

-Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait ortak genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş tutarlarının birbirlerine oranları,

-Yıl içinde bir tek veya birden fazla inşaat ve onarım işinin bu maddenin kapsamı dışındaki işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait ortak genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) birbirine oranı,

-Birden fazla inşaat ve onarım işlerinde veya bu işlerle başka işlerde ortaklaşa kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bu varlıkların her bir işte kullanıldıkları gün sayısı dikkate alınarak dağıtılmalıdır.

 

Kanun hükmünde de belirtildiği gibi, amortisman giderinin dağıtımında belli şartlar zorunludur. Bu şartları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür;

-Amortisman ayrımına konu duran varlık tesisat, makine veya ulaşım aracı olmalı,

-Amortisman ayrılmış olan duran varlık için iki kullanım alternatifi söz konusudur. Varlık ya sadece birden fazla yıllara yaygın inşaat ve onarım işinde ya da bu işlerle birlikte olmak üzere bir başka işte kullanılmalı,

-Dağıtım gün esasına göre yapılmalıdır.

 

Burada sözü edilen kullanılma ifadesi, varlığın işletme faaliyetlerinde fiili olarak kullanılması anlamını taşımaz. Varlığın kullanıma hazır olması kullanılıyor olması demektir. Diğer taraftan, 41’inci maddede; amortisman ayrılan söz konusu varlıkların yıl içinde kullanılmadıkları günlere karşılık gelen amortismanların giderleştirilmesi için herhangi bir engel olmadığı görülmektedir. Varlığın işletme faaliyetlerinde kullanılmaması da iki farklı anlamdadır. Bunlardan birincisi, varlığın fiziki olarak işletme envanterine girmemiş olmasını, ikincisi ise varlığın envanterde kayıtlı olduğu halde hiçbir işletme faaliyetinde fiilen kullanılmadığı ya da kullanıma hazır olmadığı bir durumu ifade etmektedir[15].

 

Konuyu örnek yardımıyla açıklamakta yarar bulunmaktadır[16]. Bir işletme 2004 yılının başından itibaren aynı anda yıllara yaygın üç adet inşaat ve onarım işine ek olarak, inşaat malzemeleri satışı ve konfeksiyon işine başlamıştır. İşletme 23 Mayıs 2004 tarihinde 36.500 YTL değerinde bir kamyon satın almış ve aktifine kaydetmiştir. İşletme kamyon için % 20 oranında normal amortisman ayırmayı planlamaktadır.

 

Kamyonun yıl içinde işletmenin yürüttüğü işlerdeki kullanım süreleri aşağıdaki gibidir:

1 inci inşaat işinde:85 gün

2 nci inşaat işinde:50 gün

3 üncü inşaat işinde:65 gün

İnşaat malzemeleri satışında: -

Konfeksiyon işinde:-

Kiralandığı süre:19 gün                                                                                

Toplam219 gün

 

Aynı yıl içinde işletmenin bu işlerden elde istihkak ve hasılat durumu şöyledir:

1’inci inşaat işinden:700 YTL-

2’nci inşaat işinden:400 YTL

3‘üncü inşaat işinden:150 YTL

İnşaat malzemeleri satışından:200 YTL

Konfeksiyon işinden:800 YTL

Kamyon kiralama işinden:30 YTL                              

Toplam2.280 YTL

 

Kamyonun yıllık amortisman tutarının işlere dağıtılması aşağıdaki gibi olacaktır.

Yılık amortisman tutarı

=36.500 x %20

=7.300

-Kamyonun bu işlerde kullanıldığı sürelere karşılık gelen amortisman tutarının dağıtımı:

 

Kamyonun kullanıldığı süre:219

Bu sürenin 1 yıla oranı:219/365 = 0,6

219 güne karşılık gelen amortisman tutarı ise;

7.300 x 0,6 = 4.380 olur.

 

Bu tutarın kamyonun kullanıldığı işler itibariyle dağılımı şöyledir:

1’inci inşaat işine:4.380 x 85/219=1.700

2’nci inşaat işine :4.380 x 50/219=1.000

3’üncü inşaat işine:4.380 x 65/219=1.300

Kiralama işine:4.380 x 19/219= 380

 

Kamyonun hiçbir işte kullanılmadığı sürelere karşılık gelen amortisman tutarının dağıtımı:

 

Kamyonun kullanılmadığı gün sayısı:146

Bu sürenin 1 yıla oranı:146/365 = 0,4

Yıllık amortisman tutarının bu süreye karşılık gelen kısmı ise;

7.300 x 0,4= 2.920 olur.

 

Bu tutarın, işlere istihkak ve hasılat anahtarına göre dağılımı sırasında yıl içinde arızi olarak yapılan dolayısıyla süreklilik göstermeyen kiralama faaliyeti ile niteliği itibariyle kamyonun kullanılması mümkün olmayan konfeksiyon işi dikkate alınmayacaktır.

 

1’inci inşaat işine:2.920 x 85/219=1.133

2’nci inşaat işine :2.920 x 50/219= 667

3’üncü inşaat işine:2.920 x 65/219=   867

İnşaat malzemeleri satışına:2.920 x 19/219=   253

 

GVK’nın 43’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında; tesisat, makine ve ulaştırma araçları gibi sabit kıymetlerin amortisman dağıtımında anahtar olarak varlığın işte kullanıldığı gün sayısının esas alındığı belirtilmektedir. Bunların dışında kalan büro makineleri, mefruşat, mobilya gibi varlıkların amortismanlarının genel giderler altında izlenmesine ve burada biriken tutarın dağıtımı için istihkak, satış ya da hasılat tutarının dağıtım anahtarı olarak kullanılmasına izin verir.

 

Amortisman işlemlerinin GVK’da yer bulmasındaki en temel unsur, amortismanların gider niteliğinde olması ve matrahta azaltıcı etkiye sahip olmasıdır. GVK’da bu konu üzerinde yoğunlaşmış ve en doğru matraha ulaşabilmek için bazı hallerde amortismanları gider olarak kabul etmiştir.

 

3.2.     Kurumlar Vergisi Kanunu Açısından Amortisman İşlemleri

 

KVK da G V K’na benzer şekilde, amortismanları bir gider unsuru olması açısından ele almakta ve kurum kazançlarının tespitinde matrahtan indirilebilecek giderler arasında kabul etmektedir. KVK, amortismanları “İndirilecek Giderler” başlıklı 14’üncü maddesinde ve “Servet Değeri” başlıklı 33’üncü maddesinde ele almıştır.

 

KVK, “İndirilecek Giderler” başlıklı 14’üncü maddesinde; işletmelerin ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazançlarını tespit ederken, aktifleştirilmiş olması şartıyla, kuruluş ve örgütlenme giderlerinin VUK’na göre ayrılmış amortismanlarını vergi matrahlarından indirilebileceklerini hüküm altına almıştır.

 

Diğer taraftan, “Servet Değeri” başlıklı 33’üncü maddede; tasfiye döneminin başındaki bir işletmenin servet değerinin kurumun tasfiye dönemi başındaki bilançosunda görülen öz sermayesi olduğu, tasfiyenin bir yıldan fazla sürmesi halinde ise takip eden tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir evvelki dönemin son bilançosunda görülen servet değeri olduğu hükmü yer almaktadır. Sözü edilen servet değerinin hesaplanmasında ise VUK’na göre ayrılmış her türlü amortismanın sermayeye dahil edilmesi gerekmektedir.

 

3.3.     Türk Ticaret Kanunu Açısından Amortisman İşlemleri

 

TTK amortisman kavramını envanter bilanço bölümünde, münferit aktif ve pasifler başlığı altında 459 ve 460’ıncı maddelerde ele almıştır.

 

“Masraflar” başlıklı 459’ uncu maddede; işletmelerin kuruluş, teşkilat ve idare giderlerinin kar ve zarar hesabında, gider olarak gösterileceği ifade edilerek, ilk tesis veya işletmenin sonradan genişletilmesi veya işletmenin değiştirilmesi için esas mukavele veya genel kurul kararlarında derpiş olunan teşkilat masrafları ile Damga Resmi tutarlarının en çok beş yıllık bir zamana bölünebileceği bir başka ifadeyle bu tutarların en fazla beş yıl içinde amorti edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Her yıla ait tutar da ilgili yılın kar ve zarar hesabına gider olarak yazılır.

 

“Devamlı Tesisat” başlıklı 460’ıncı madde ise devamlı olarak işletmede kullanılan gayrimenkuller ile menkullerin şartlara göre uygun indirimler yapıldıktan sonra bilançoya yansıtılacağı, bilançoya yansıtılacak üst sınırının maliyet değerleri olacağı hükme bağlanmıştır. Maddede ayrıca, maddi olmayan duran varlıkların da bu hükümlere tabi olduğu belirtilmektedir. Maddede belirtilen indirimler bilançonun pasifinde itfa ve yenileme akçeleri oluşturularak da gerçekleştirilebilir. Söz konusu varlıkların sigortalı olması halinde ise sigorta tutarlarının da bilançoda varlığın maliyet bedeline eklenir.

 

4.            SONUÇ

 

Amortisman uygulamaları muhasebe kuramı ve vergi mevzuatı açısından son derce önemli bir konudur. Özelikle duran varlıkların işletme aktifinde önemli yer tuttuğu sanayi işletmelerinde amortisman uygulaması üretim maliyetlerinin sağlıklı bir şekilde belirlenmesi, işletme aktifinde yer alan duran varlıkların net değerler ile sunulmalarına olanak tanıması ve dönem karı üzerindeki etkisi nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir.

 

Vergi matrahı üzerindeki etkisi nedeniyle amortisman konusu vergi idaresi tarafından da son derece önemli bir konudur. Bu nedenle amortisman işlemlerine ilişkin uygulamalar, VUK’nun 313 – 321. maddelerinde detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Bu çalışmada söz konusu Kanun’un amortismana ilişkin maddeleri incelenip, amortisman işlemleri tüm yönleri ile ele alınarak, uygulamada tartışmalı konularla ilgili çözüm önerileri getirilmiştir.

 

Yapılan çalışma ile aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.

i-             Amortismana tabi değer ve amortisman ayırmaya başlanacak zaman konularında uygulamada farklı görüşler bulunmaktadır. Bu farklılıkların nedenleri ilgili kısımda açıklanarak konuya ilişkin kanaatlerimiz ortaya konulmuştur.

ii-           Azalan bakiyeler yönteminde normal amortisman yöntemine geçişlerin amortisman süresinin son yıllarında işletme lehine, amortisman süresinin ilk yıllarında ise işletme aleyhine sonuçlar doğurduğu tespit edilmiştir.

iii-         , azalan bakiyeler yönteminin sadece bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce uygulanmasına izin vermekle,VUK amortisman hesaplama yöntemlerine getirdiği sınırlamayı bir adım daha ileri götürmüştür.

iv-          VUK’un azalan bakiyeler yöntemini sadece bilanço esasında defter tutan işletmelerin kullanmasına izin vermesi, VUK’un bilanço esasında defter tutmayı teşvik ettiği sonucu ortaya çıkarmaktadır.

v-            5228 Sayılı Kanun ile birlikte en yüksek amortisman ayrıma oranının % 40’ tan % 50’ye çekilmesi yerinde bir karar olmuştur. Eski uygulamada yöntem değişikliği durumunda hesaplanan amortisman oranının % 40’ı geçmesi gibi durumlarla sık karşılaşılmaktaydı. Yapılan bu değişiklik sonucunda, uygulamada karşılaşılan ve kanuni düzenlemeyle çelişen uygulamalara çözüm getirilmiştir

vi-          5024 sayılı Kanun’dn önce 1 TL olan iz bedeli tutarı, 5024 sayılı Kanun’la 1 Yeni Kuruş olarak değiştirilmiştir.

5024 Sayılı Kanun ile birlikte amortisman oranlarının belirlenmesinde faydalı ömür esası benimsenmiştir. Bu uygulamayla birlikte işletmeler varlıklarına ilişkin amortisman oranlarını 333 Sıra Nolu VUK Genel Tebliğinde belirtilen oranlara göre belirleyeceklerdir.

 

Kaynakça

ALTINBAŞ, Hidayet: “Amortismanlar”, Vergi Dünyası, (Aralık 1998), 116.

AYKUTLU, Fercan: “Amortismanların Gider Niteliğinin VUK, SPK ve Tekdüzen Hesap Planı Uygulamaları Açısından Değerlendirilmesi” Yaklaşım Dergisi, (Aralık, 1999), 25.

GÜNDÜZ, N. Kemal, Necati PERÇİN: Amortismanlar ve Yeniden Değerleme, (Ankara, 1997), 33.

GÜVEMLİ, Oktay: Amortismanlar, Yeniden Değerleme ve Uygulamaları, (İstanbul, 1998), 151.

KUTLU, Hüseyin Ali: “Üzerine Bina İnşa Edilen Arsalarda Amortisman”, Yaklaşım Dergisi, (Temmuz, 2003), 200.

ÖRTEN, Remzi ve Aydın KARAPINAR: Dönem Sonu Muhasebe Uygulamaları, (Ankara,2001), 144.

ÖZEL, Salih: “Amortisman Ayırma Süresinin Saptanması”, Yaklaşım Dergisi, (Nisan, 2001), 13.

TOKAY, Hüseyin: Muhasebe Kuramı ve Vergi Mevzuatı Açısından Maddi ve Maddi Olmayan Duran Varlıklar, (Ankara, 2002), 80.

TOKAY, S. Hüseyin: “Amortisman Hesaplama Yöntemlerinin Giderlere ve Yeniden Değerleme İşlemlerine Etkisi – I”, Yaklaşım Dergisi, 127, (Temmuz 2003), 29.

TOKAY, S. Hüseyin: “Duran Varlıkların 8 Nolu TMS' ye Göre Aktifleştirme Sonrası İşlemleri”, Yaklaşım Dergisi, (Eylül, 1999), 33.

Gelir Vergisi Kanunu

Vergi Usul Kanunu

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri

Türk Ticaret Kanunu


([1]) Hüseyin TOKAY: Muhasebe Kuramı ve Vergi Mevzuatı Açısından Maddi ve Maddi Olmayan Duran Varlıklar, (Ankara, 2002), 80.

([2]) N. Kemal GÜNDÜZ, Necati PERÇİN: Amortismanlar ve Yeniden Değerleme (Ankara, 1997), 33.

([3]) Salih ÖZEL: “Amortisman Ayırma Süresinin Saptanması”, Yaklaşım Dergisi, (Nisan, 2001), 13.

([4]) Oktay GÜVEMLİ: Amortismanlar, Yeniden Değerleme ve Uygulamaları, (İstanbul, 1998), 151.

([5]) N. Kemal GÜNDÜZ, Necati PERÇİN: a.g.e., 43.

([6]) Hidayet ALTINBAŞ: “Amortismanlar”, Vergi Dünyası, (Aralık 1998), 116.

([7]) Oktay GÜVEMLİ: a.g.e., 156.

([8]) Remzi ÖRTEN, Aydın KARAPINAR: Dönem Sonu Muhasebe Uygulamaları, (Ankara,2001), 144.

 

([9]) Hüseyin Ali KUTLU: “Üzerine Bina İnşa Edilen Arsalarda Amortisman”, Yaklaşım Dergisi, (Temmuz, 2003), 200.

([10]) Salih ÖZEL: a.g.e., 18.- Danıştay kararı için bkz: Dn. 3. D.’nin E: 1997/2367, K: 1999/859 sayılı; Dn.

4. D.’nin 18.09.1987 tarih ve E: 1985/3245, K: 198712546 sayılı; Dn. 4. D.’nin 20.06.1973 tarih ve E: 1970/1722, K: 1973/3475 sayılı Kararı.

([11]) S. Hüseyin TOKAY: “Duran Varlıkların 8 Nolu TMS' ye Göre Aktifleştirme Sonrası İşlemleri”, Yaklaşım Dergisi, (Eylül, 1999), 33.

[12] Fercan AYKUTLU: “Amortismanların Gider Niteliğinin VUK, SPK ve Tekdüzen Hesap Planı Uygulamaları Açısından Değerlendirilmesi” Yaklaşım Dergisi, (Aralık, 1999), 25.

 

 

([13]) N. Kemal GÜNDÜZ, Necati PERÇİN: a.g.e.,104.

([14]) S. Hüseyin TOKAY: “Amortisman Hesaplama Yöntemlerinin Giderlere ve Yeniden Değerleme İşlemlerine Etkisi – I”, Yaklaşım Dergisi, 127, (Temmuz 2003), 29.

([15]) N. Kemal GÜNDÜZ, Necati PERÇİN: a.g.e., 388.

([16])  Bu örneğin hazırlanmasında N. Kemal GÜNDÜZ, Necati PERÇİN a.g.e’ den yararlanılmıştır.