YIL: 10

SAYI: 119

KASIM 2007

 

 

önceki

yazdır

 

 

Yrd. Doç. Dr. Mehmet BAŞ

Dr.  Burhan KILIÇ

Arş.Gör. Evren GÜÇER

 

  

TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİMLER VE TURİZM


ÖZET

Bir ülkede turizmden elde etmek istenilen her türlü getirinin sağlanması o ülkedeki merkezi hükümet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve halkın uygulanacak politikaları ve planları sahiplenmesiyle başarılabilir. Özellikle turizm faaliyetlerinin insanların etkileşiminde bir bölgede gerçekleştiği düşünüldüğünde, yerel yönetimlerin sadece kendi halkına değil aynı zamanda da bölgeyi ziyarete gelen turistlerin de hizmetinde bulunması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, yerel yönetim kavramının açıklanması, görev ve yetkileri be kapsamda turizm planlaması ve politikası kapsamındaki rolleri incelenmiştir. Aynı doğrultuda uygulamada da turizm ve yerel yönetimler ilişkisi de açıklanmaya çalışılmıştır.

 

LOCAL GOVERNMENTS IN TURKEY AND TOURISM

ABSTRACT

In a country, the obtainment of every kind of income which is wanted to obtain from tourism, can be succeed by the government, the local administrations, no governmental organizations, trade chambers and the public. When they owned the politics and plans that will be applied. Especially tourism activities occurs in a place where people are in the interaction each other, local administrations should be served for not only own public but also the touristic who come to visit this region. In this study, the description of the concept of local administration, the duty and authorities along with the issues of tourism planning and policies were studied. And also the relations between tourism and local administrations were tried to explain.

 

GİRİŞ

Turizm sektörünün ülkeler üzerindeki bölgesel istihdama katkısı, ödemeler dengesine etkisi, gelir etkisi, milli gelirin dağılımına olan etkisi, yerinde ihracat etkisi, döviz getirme etkisi gibi ekonomik etkilerinin yanı sıra, doğal kaynakların korunması ve faydaların arttırılması gibi etkileri de bulunmakta ve tüm bu olumlu etkiler nedeniyle turizm sektörü devletlerin ilgisini çekmektedir.

 

Ülkelerin yönetim sistemleri, devletlerin turizm faaliyetlerine hangi derecede ne kadar katkı yapacaklarını etkilemektedir. Yönetim sistemleri ne olursa olsun merkezi yönetimler dışında yerel yönetimler de kendi bölgelerindeki turizmin faydalarını arttırmak için turizmle ilgilenmektedirler. Bölgeler, şehirler hatta ilçeler bile ulusal ve uluslararası turizm faaliyetlerinden daha fazla pay alabilmek amacıyla turizme ilgi duymaktadırlar. Ayrıca yerel yönetimler turizm kaynaklarının korunması açısından da önemli bir yere sahiptir.

 

Yerel yönetimler merkezi idareden aldıkları yetki ve görevler çerçevesinde turizm faaliyetlerinde bir aktör konumunda bulunmaktadırlar. Gerçekte turizmin sahnelendiği yerel yönetim bölgelerinde; yerel yönetimlerin özel sektör, sivil toplum kuruluşları, yerel halk ve merkezi idare ile birlikte sadece aktör değil aynı zamanda bir yönetmen konumunda bulunmaları durumunda turizmin ülke ve bölge ekonomisine katkılarını arttıracakları ve kaynakların korunmasına daha faydalı olacakları tartışmasızdır.

 

Bu çalışma kapsamında ilk önce yerel yönetim kavramının açıklaması ve ardından yerel yönetimlerin görev yetki ve sorumlukları açıklanacaktır. İkinci bölümde ise yerel yönetimlerin turizm  plan ve politikaları ile ilişkileri ve bu bağlamda uygulamadaki rolleri açıklanmaya çalışılacaktır.

 

 

1. YEREL YÖNETİMLERLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

 

Türkiye Cumhuriyeti’nde idare, merkezi idare ve yerinden yönetim olarak temelde ikiye ayrılmaktadır. Bu çalışma kapsamının temelini oluşturan yerel yönetimlerin dahil olduğu idare şekli olan Yerinden Yönetim (ademi merkeziyet); “topluma sunulacak bazı idari hizmetlerin devlet merkezinden ve tek elden değil, merkezi idare teşkilatı içinde yer almayan ve merkezi idare hiyerarşisine dahil olmayan kamu tüzel kişileri tarafından yürütülmesidir” şeklinde tanımlanmaktadır (Yalçındağ 1995:3). Merkezi idare ve yerinden yönetim ayrımının altında yerinden yönetim kuruluşları da kendi altında iki ana başlığa ayrılmaktadır. Birincisi “ yer yönünden yönetim kuruluşları” ,ikincisi ise, “hizmet yönünden yönetim kuruluşlarıdır.” Yer yönünden yönetim kuruluşlarına “ mahalli idareler” veya “ yerel yönetimler”, hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşlarına da “hizmet kuruluşları” veya “kamu kurumları” adı verilmektedir (Günday, 2003; Gözler, 2002). Hizmet yönünden yerinden yönetim, belli bir alana bağlı olmaksızın hükümetlerin uzandığı bir çok mahalli kuruluşları içine alan belirli bazı kamu hizmetlerinin merkezin dışında bağımsız örgütlere bırakılmasıdır. Bu duruma örnek olarak üniversiteler ve ticaret odaları verilebilir. Yer yönünden yönetim ise, hizmet yerinden yönetiminde olduğu gibi hizmetin değil, alanın, yerin önem taşıdığı yönetim biçimidir. Köy idaresi, il özel idaresi ve belediyeler, yer yönünden yerinden yönetim kuruluşları kapsamına dahil olmaktadır (Tortop 1994:12). Ancak Türkiye gibi güçlü bir merkeziyetçi yönetim geleneğinin egemen olduğu bir ülkede, kamu yönetimi dendiği zaman halkın aklına gelen merkezi yönetim olmakta ve her biri bir kamu örgütü olan yerel yönetimler ile ilgili bir sorun olduğunda, sorunun yerel yönetim düzeyinde değil, merkezi yönetim düzeyinde yapılacak girişimlerle çözülebileceği inancı yaygın olarak görülmektedir ( Polatoğlu, 1996:28).

 

T.C. İDARİ TEŞKİLATI

 

Merkezi İdare ( Devlet İdaresi)Yerinden Yönetim Kuruluşları

Başkent TeşkilatıTaşra TeşkilatıYer Yönünden    Hizmet Yönünden

Cumhurbaşkanıİller( Yerel İdareler)  (Kamu Kurumları)

Başbakanİlçelerİl Özel İdaresi    Üniversiteler, TRT,

Bakanlar KuruluBucaklarBelediyelerTUBİTAK, TODAİE

BakanlıklarKöylerBAĞ-KUR, SSK,

Yardımcı KuruluşlarÇocuk Esirgeme,

      - DanıştayEmekli Sandığı vb.

      - Sayıştay

      - MGK vb.

Kaynak: K.Gözler, İdare Hukuku’na Giriş, Ekin Kitabevi, Bursa ,2002, s.47

 

Anayasanın 127. maddesi mahalli idareyi; “ il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, yine kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilikleridir” şeklinden tanımlamıştır.

 

Yerel yönetimlere ilişkin anayasa maddesinde şu ilkeler benimsenmiştir (Gözler 2002:72):

1.           Mahalli idareler, kamu tüzel kişiliğine sahiptirler.

2.           Mahalli idarelerin görev yetkileri kanunla düzenlenir. Bu düzenleme yerinden yönetim (ademi merkeziyet) ilkesine uygun olarak yapılır.

3.           Mahalli idarelerin karar organları seçmenler tarafından seçilerek oluşturulur. Seçimler kural olarak beş yılda bir yapılır.

4.           Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri konusundaki denetim, yargı yoluyla olur.

5.           Mahalli idareler üzerinde merkezi idarenin idari vesayet yetkisi vardır.

6.           Mahalli idareler, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurabilirler.

7.           Büyük yerleşim birimleri için kanunla özel yönetim biçimleri getirebilir.

 

T.C. Anayasası’na göre mahalli idareler üç çeşittir: Bunlar il özel idaresi, belediye ve köydür.

 

İL ÖZEL İDARESİ

İl özel idaresi, il sınırları ile çevrili bir coğrafi alanda yaşayan insanların orada yaşamalarından kaynaklanan ortak ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine sahip yer yönünden yerinden yönetim kuruluşudur (Gözler 2002:74).

İl özel idaresinin görev ve yetkileri 13 Mart 1913 tarihli İl Özel İdaresi  Kanunu’nun 78. maddesinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir (Gözler 2002:75). Ancak bu Kanun günün koşullarına uyması açısından 16 Mayıs 1987 tarihi ve 3360 sayılı Kanun ile değişikliğe uğramıştır (Günday, 2003:407). İl özel idaresinin görev ve yetkileri bayındırlık, eğitim ve öğretim, tarım ve hayvancılık, ticaret ve sanayi alanları gibi çok değişik alanları kapsamaktadır (Gözler 2002:74; Günday, 2003:75; Gözübüyük, 2003: 112; Keleş, 2000: 140):

a)          Bayındırlık Hizmetleri- İl ve köy yollarının yapılması, köylere içme suyu getirilmesi, göl ve bataklıkların kurutulması,

b)          Eğitim ve Öğretim Hizmetleri- İlk ve orta dereceleri okullar, sanat okulları açmak, gezici kurslar, gece okulları açmak,

c)           Tarım Hizmetleri- Örnek çiftlikler ve fidanlıklar kurmak, damızlık hayvan yetiştirmek,

d)          Sağlık, Sosyal ve Yardım Hizmetleri- Hastane, düşkünler yurdu, tımarhane ve kimsesiz çocuklar yurdu yapmak,

e)          İktisat ve Ticaret Hizmetleri- Ticaret ve sanayi odaları kurmak, sergi, pazar ve panayır açmak.

 

Ancak çıkartılan yasalar ile yukarıdaki görevlerin bir kısmı merkezi idareye geçmiş olmasına rağmen, il özel idaresi yönetimlerinden alınmadığı için, uygulanmada ikili bir durum ortaya çıkmıştır ( Gözübüyük, 2003: 112). İl özel idarelerinin bu görev ve yetkilere sahip olmasına rağmen, yeterli mali kaynaklara sahip olmadıkları için, görev ve yetkilerinin bir kısmını Bayındırlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Tarım, Orman Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü üstlenmiştir ( Günday 2003:408).

 

BELEDİYE İDARESİ

Belediye tanımı yukarıda bahsedilen Anayasada geçen mahalli idareler tanımından yola çıkılarak aşağıdaki unsurları kapsamaktadır ( Çoker, 1999:2):

-              Belediye, halkın yerel olarak ihtiyaçlarını karşılamak üzerine kurulmaktadır.

-              Kuruluş esasları kanunla belirtilmektedir.

-              Karar organları, kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulmaktadır.

-              Bir kamu tüzel kişisidir.

 

Belediyelerin 1580 sayılı Belediye Kanunundaki tanımı ise daha kapsamlı ve ayrıntılıdır. Bu tanım;

“ Belediye, beldenin ve beldede oturanların yerel nitelikteki ortak ve medeni ihtiyaçlarını düzenleme ve karşılamakla yükümlü bir tüzelkişiliktir” şeklindedir.

 

Belediyeler il özel idarelerinin aksine, belirli bir coğrafi bölgenin değil, insanların topluca oturdukları, kendisine belde adı verilen yakın evlerden oluşmuş sınırlı yerleşim birimlerini idare eden birimlerdir ( Günday, 2003: 420; Gözler, 2002:75).

 

Belediyenin görevleri, Belediye Kanunu’nda detaylı bir şekilde belirlenmiştir. Belediyeler Kanunun 15. maddesinde geçen görevleri dışında diğer kanun, tüzük ve yönetmelikler ile başka görevlerde verilebileceği hükme bağlanmaktadır. Gerçekten Kanunun 19. maddesinde “ belediye idareleri, kanunun kendilerine tahmil ettiği vazife ve hizmetleri ifa ettikten sonra belde sakinlerinin müşterek ve medeni ihtiyaçlarını tasviye edecek her türlü teşebbüsatı icra ederler” hükmü ile görevlerinin sayılanlar ile sınırlı olmadığını ortaya koymuştur (Günday, 2003:422). Türkiye’de diğer bir çok ülkenin aksine belediyeler arasında şehir veya taşra belediyesi ayrımı bulunmamaktadır. Büyükşehir belediyesi kavramı bulunmasına rağmen bu belediyeler de normal işlevlerini yerine getiren belediyelerdir ( Kavruk 2004:17).

 

Çoker (1999), belediyenin görevlerini bütçe formülündeki görev kümelerine göre isteğe bağlı ve zorunlu görevler bölüşümü yapmadan aşağıdaki gibi sınıflandırmıştır:

1.           Genel yönetim ve destek hizmetleri

-              Bütçe ve muhasebe hizmetleri.

-              Destek hizmetleri

-              Sivil savunma hizmetleri

2.           Esenlik Hizmetleri

-              Zabıta hizmetleri

-              Yangınla mücadele hizmetleri

3.           Temizlik ve Çevre Koruma Hizmetleri

4.           Sağlık ve sosyal yardım hizmetleri

-              Sağlık tesisleri kurmak ve yönetmek

-              İnsan ve konut sağlığı

-              Sosyal yardım hizmetleri

5.           Bayındırlık hizmetleri

-              Kentsel planlama

-              İmar ve inşaat

-              Yapı ve fenni kontrol

-              Afet işleri

6.           Ulaştırma ve trafik hizmetleri

7.           Tarım ve hayvancılık hizmetleri

8.           Eğitim, sanat ve kültür, spor, turizm ve tanıtma hizmetleri

9.           Ekonomik hizmetler

-              Ekonomiyi kontrol ve tüketiciyi koruma hizmetleri

-              Mezat salonu ve tellallık hizmetleri

-              Halı, balıkhane, soğuk hava deposu hizmetleri

-              Parlayıcı ve patlayıcı maddeler hizmetleri

-              Ekonomik tesis kurma ve işletme hizmetleri.

10.      Su ve Kanalizasyon hizmetleri.

 

Belediyenin bu sayılan görev ve yetkileri yerine getirebilmesi için sahip oldukları yetkiler ise aşağıdaki gibidir (Günday, 2002:423):

-              Beldenin ve belde halkının sağlık, selamet ve refahını temin ve beldenin düzenini ihlalden korumak amacı ile emirler vermek, yasaklar koymak ve bunları uygulamak, emir ve yasaklara karşı gelenleri cezalandırmak,

-              Kanunlar çerçevesinde belediye vergi ve resimlerini tarih ve tahsil etmek ve gerektiğinde cebri icra usulünü uygulamak,

-              Su ve havagazı tesisatı kurmak ve işletme ve bu hizmetlere ilişkin en çok kırk yıl süreli imtiyazlar vermek,

-              Belediye sınırları içinde ulaşımı sağlamak amacı ile tramvay, troleybüs, otobüs ve vapur gibi nakil vasıtalarını tek başına veya özel teşebbüsle ortak olarak işletmek veya imtiyaz vererek ya da ruhsat usulü ile bu hizmetleri gördürmek,

-              Kamulaştırma yapmak,

-              Tasdikli imar planlarının uygulanması için yapılacak kamulaştırma bedellerinin ödenmesine veya kamulaştırma amacına veya imar planına uygun olarak yapılacak tesislerin meydana getirilmesine tahsis olunmak üzere Türkiye Emlak Bankası kefaletiyle en çok 20 yılda itfa olunmak üzere istikraz tahvilleri çıkartmak.

 

KÖY İDARESİ

 

Yerel yönetimlerin en küçüğü ve en yaygını köydür. Köy idaresi 18 Mart 1924 tarih ve 442 sayılı Köy Kanunu ile düzenlenmiştir. Köy Kanunu köyü üç değişik açıdan tanımlamaktadır:

1.           Nüfusu iki binden aşağı yerleşim birimlerine köy denir.

2.           Cami, mektep, otlak, yaylak, bataklık gibi orta malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanlar, bağ, bahçe ve tarlalarıyla birlikte köy teşkil ederler.

3.           Köy, bir yerden bir yere götürülebilen veya götürülemeyen mallara sahip olan ve işbu Kanun ile kendisine verilen işleri yapan başlı başına bir varlık, yani bir tüzel kişiliktir.

 

Köyün görevleri kanunda detaylı olarak belirtilerek “ köyün mecburi işleri” ve “köyün isteğe bağlı işleri” olarak ikiye ayrılmıştır. “Köyün mecburi işleri” olan sağlık, temizlik, yol, su, okul gibi işler yerine getirilemediği taktirde cezai yaptırımlar söz konusu iken, “ köyün isteğe bağlı işleri” durumda bulunan hamam, çamaşırlık, pazar yeri, çarşı yeri yapmak gibi işler ise yapılmadığında cezai bir işlem uygulanmamaktadır (Gözler 2002; Günday, 2003; Gözübüyük, 2003).

 

Köy, yukarıda sayılan görevleri yerine getirmek için tüzel kişilik sıfatından kaynaklanan tüm hak ve yetkilere sahiptir. Köy, hukuki işlemler yapabilir, hak ve borç altına girebilir, mahkeme huzurunda davacı veya davalı olabilir. Ayrıca kamu tüzel kişisi olduğu için kamu gücünü kullanmaya da yetkilidir. Örnek olarak kamulaştırma yapabilir, kolluk faaliyetlerinde bulunabilir (Gözler, 2002:82).


2. YEREL YÖNETİMLER VE TURİZM PLAN VE POLİKALARI

 

Turizm planlaması ve politikası temelde her ülkede ortak hedeflere sahip olmalarına rağmen, ülkelerin kendine özgü özelliklerinden dolayı farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle turizm politikalarının belirli bir standardı veya her ülkeye uygun ortak bir modeli bulunmamaktadır. Ülkelerin turizm planlaması değişik formlarda (gelişim, altyapı, tanıtım ve pazarlama), değişik yapılarda (farklı devlet kurumlarında) veya değişik ölçeklerde (ulusal, bölgesel, yerel ve sektörel) ortaya çıkmaktadır (Hall, 1994:34). Ülkelerin turizm politikalarını etkileyen unsurlar ve durumlar aşağıda özetlenmiştir (Tarhan, 1998:38):

a)          Ülkenin Ekonomik Sistemi: Ulusal ekonominin bir parçası olarak turizm politikaları, ülkenin genel ekonomik sisteminden ve ekonomik politikalarından ayrı düşünülemez. Örnek olarak komünist ülkelerde turizm politikası tamamı ile devlet kontrolünde, girişiminde ve sahipliğindedir. Diğer uç bir örnek olarak tamamı ile pazar odaklı bir liberal ekonomide de turizm politikası özel müteşebbislere odaklıdır.

b)          Sahip Olunan Turizm Kaynaklarının Düzeyi: Ülkelerin turizme olan ilgileri potansiyel kaynakların ve beklentilerin düzeyi ile doğrudan ilişkilidir. Turizm politikası modeli, “ toplam potansiyel turizm kaynakları” ile “kaynakların kullanılan düzeyi” arasındaki farka bağımlıdır. Şayet bir ülke potansiyel kaynaklarının tümünü veya büyük bir miktarını kullanıyorsa, uygulanacak stratejiler turistlerin harcamalarını arttırmaya yönelik olabilecekken, kaynakların az bir miktarı kullanılıyor ise uygulanabilecek strateji, arzı arttırmaya yönelik olabilecektir.

c)           Ülkenin Ekonomik ve Endüstriyel Gelişmişlik Düzeyi: Bir ülkenin ekonomik, endüstriyel olanakları alternatif turizm politikaları ortaya koymasını etkilemektedir. Örneğin, çok yüksek düzeyde potansiyel kaynaklara sahip bir ülkenin ekonomik olanakları bulunmuyorsa, planlama ve politika yapıcıları ülkenin olanakları düzeyinde bir gelişim için planlama tercihine girebilecekleri gibi, yatırımcı çekmek için politika geliştirme çabasını da gösterebileceklerdir.

d)          Ülkenin Ekonomik Olarak Turizme Bağımlılık Düzeyi: Ülkenin, turizm endüstrisine karşı tutumu, o ülkenin makro düzeyde turizme bağımlılığı ve ihtiyacını doğrudan etkilemektedir. Örnek olarak turizmin GSMH’sı içindeki oranı düşük olan bir ülke ile yüksek olan bir ülkenin turizm politikası ve planlaması yaklaşımları aynı düzeyde olmamaktadır.

 

Yukarıda özetlenen turizm politikasını etkileyen faktörlerin dışında ülkelerin imza koydukları uluslararası antlaşmalar da ülkenin turizm politikalarını etkilemektedir. Birleşmiş Milletlere üye olan ülkeler, kabul ettikleri “insanların özgürce ülke içinde ve dışında seyahat etmelerine engel olan durumların kaldırılması” maddesi veya IATA ülkelerinin kabul ettikleri “hava trafik kuralları” ülkelerin turizm politikalarını ve planlamalarını etkilemektedir.

 

Bir ülkenin sadece güzel doğasını kullanma imkanı vermekle kalmayan, aynı zamanda atıl ve kullanılmayan değerlerinin de kullanılması ile istihdam sağlamaya ve gelirin eşit dağılımına sebep olan turizm faaliyetlerinin (Öztürk ve Yazıcıoğlu 2002: 184) planlanmasında ülkeleri etkileyen faktörler ne kadar çeşitlilik gösterse de, planlaması düzgün yapılmış bir turizm, yerel halka, bölgelere ve ülkelere daha fazla getiri sağlamaktadır. Rekabetin giderek arttığı turizm sektöründe planlı bir turizm gelişimi, ülkelere doğal kaynaklarını korunması, ekonomik getirilerin artması aynı zamanda turistlere de beklentilerin karşılanması ve tatmin düzeylerinin artması açılarından fayda sağlamaktadır ( Inskeep 1991:96). Diğer bir ifade ile turizm gelişimi, planlı politikalar ile sağlanmalıdır. Bu politikalar sadece bilançolar, kar zarar tabloları üzerinden değil, aynı zamanda insanların refahı ve mutluluk prensipleri üzerinden de planlanmalıdır ( Mc Intosh ve Goeldner 1990).

 

Bir bölge veya ülke için kapsamlı, diğer bir ifade ile her türlü turizm ile ilgili konuyu içerisine alan (ulaştırma, konaklama, tanıtım, çekicilikler gibi) bir planlama sonucunda gelişme amaç ise, bütün devlet kurumlarının diğer devlet kurumları ile, değişik seviyedeki yönetimler ile, özel ve devlet sektörü ile işbirliği gerekmektedir (Timothy, 1998:138)

 

Yukarıda da belirtildiği gibi, turizm planlamasının değişik formlarından biri de yerel turizm planlamasıdır. Bu düzeyde bir planlaması bir çok çeşitlilik gösterdiğinden kesin bir tanımının yapılması veya prensiplerinin dünyadaki farklı politik idolojilerden ve geleneklerden dolayı belirlenmesi çok zor hatta imkansızdır (Gunn ve Var 2001:123). Ancak bu düzeyde bir planlama aşağıdaki önceliklere yer verilerek yapılmalıdır ( Olalı, 1990:373).

a)          Yöreye özgü çevrenin üç boyutlu planlaması,

b)          Zaman içinde arz talep ilişkisi göz önünde tutularak turizm sektörü ile yöre halkının faaliyetleri arasında belirli bir uyum sağlanması,

c)           Lojman, kamu hizmetleri, araç ve park yeri, ulaşım araçları ve kamu tesisleri gibi fonksiyonel elemanlar ile park, spor, kültürel faaliyet, eğlence, ticaret ve el sanatlarına ilişkin yerler boş zamanı değerlendirme elemanlarının planlanıp değerlendirilmesi,

d)          Yörede turizm bilincinin yaratılması,

e)          Arazinin kullanımı, yeni inşaat ve mimari ilkeler konusunda bazı önlemler alınıp uygulanması.

 

3. YEREL YÖNETİMLER VE TURİZM

Yerel yönetimler ve turizm planlaması çerçevesinde söylenebilecek en önemli cümle aslında çok basittir: İyi planlama endüstrinin gelişimine yardımcı olacağından yerel yönetimler de turizm gelişim projelerinin uygulanmasını hızlandırmak için ellerinden geleni yapmalıdırlar (Godfrey, 1998:213).

Bir çok insan turizmi bir bölgenin kalkınma problemlerinin çaresi olarak görmektedir (Mc Intosh ve Goeldner 1994:340; Hall, 1994:151; Tosun ve Jenkins, 1996:519). Gerçekten yerel yönetimler de turizmin gelişiminde önemli role sahiptir. Ancak yerel yönetimlerin turizmin gelişimdeki önemine rağmen, turizm politikası ve planlamasındaki yeri gerekli dikkati üzerine çekememiştir ( Hall, 1994:152). Halbuki yerel yönetimlerin uygulanacak turizm politikalarının. kendi bölgelerine ne kadar fayda getirip getiremeyeceğine daha iyi karar verebilecek durumda oldukları tartışmasızdır ( Jeffries 2001:47).

Yerel yönetimlerin, turizmi desteklemelerinin temel mantığı, turizm sayesinde yerel halkın istihdam düzeyinin artacağı, gelir elde edileceği ve yerel yönetimlerin turizmden vergi geliri elde edeceği varsayımına dayanmaktadır ( Wong, 1996). Turizmin genel ekonomik etkileri olan istihdam ve gelir etkisinin dışında, vergi gelirleri açısından da yerel yönetimlere katkı sağlamaktadır. Ayrıca turizm bölgesinde emlakların değerlenmesi, emlak vergilerini de arttıracağından, bu husus da yerel yönetimlerin ilgisini çekmede bir etkendir.

Yerel yönetimlerin sahip oldukları yetki ve sorumluluklar ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor olsa bile, genel bir çerçevede düşünüldüğünde belirli ortak sorumluklara sahiplerdir. Bu bakış açısıyla  Holloway (1994:225) yerel yönetimlerin turizm ile ilgili ilkesel sorumluklarını aşağıdaki gibi sıralamıştır:

a)          Turistler için ( konferans merkezleri) ve ülke vatandaşları için ( tiyatrolar, parklar, spor alanları,müzeler) boş zaman faaliyetlerinin hazırlanması.

b)          Yerel düzeyde planlamalar.

c)           Arazi kullanımı için kontrol mekanizmasının geliştirilmesi.

d)          Ziyaretçi hizmetlerinin hazırlanması.

e)          Otomobiller ve tur otobüsleri için park alanlarının hazırlanması.

f)             Karavan alanlarının hazırlanması.

g)          Bölgesel turizm örgütlerinin kullanımı için istatistiklerin hazırlanması.

h)           Tanıtma ve pazarlama.

i)                    Tarihi binaların korunması.

j)                    Kamu sağlığı ve güvenliği.

 

Aynı şekilde yerel yönetimlerin amaçları konumunda bulunan bazı çabalar da sorumluklara eklenebilir.

·             Ziyaretçi sayısını arttırmak.

·             Ziyaretçilerin kalış sürelerini arttırmak.

·             Ziyaretçi harcamalarını arttırmak.

·             Yerel çekicilikleri arttırmak ve yenilemek.

·             Bölgenin imajını turist destinasyonu olarak yaratmak ve geliştirmek.

·             Özel sektörün turizme ilgisini arttırmak.

 

Çalışmanın bu bölümüne kadar, yerel yönetimlerin kendileriyle ilgili kanunlardan aldıkları yetkiler, görev ve sorumluklar belirtilmiştir. Bu genel nitelikteki görev ve sorumluklar, doğrudan turizm ile ilgili faaliyetleri kapsamıyor gibi gözükse de, aslında turizmin çok kapsamlı bir faaliyet alanı olduğu göz önüne alındığında, bu görev ve sorumluklar temelde turizmi dolaylı da olsa ilgilendiren bir çok alanı kapsamakta olduğu görülmektedir.

 

4. TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİMLER ve TURİZM

İl özel idaresinin turizm ile ilgili faaliyetler ile ilişkisi, yukarıda açıklanan görev ve yetkileri düşünüldüğünde her ne kadar turizm kelimesini içerisinde barındırmasa da , turizm ile arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. İl ve köy yollarının yapılması gibi ulaştırma faaliyetleri, turizm alanına eleman yetiştirmek için kurslar açılması, ticaret sanayi odaları gibi meslek birliklerinin kurulması, sergi, pazar ve panayır açmak aslında doğrudan turizm ile ilgili faaliyetlerdir. İl özel idarelerinin gelir kalemleri incelendiğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığının onayı ile bazı yörelerden alınacak giriş ve gezi ücretleri almanın da bulunduğu görülmektedir. Aynı şekilde il özel idarelerinin turistik tesislerin kurulumunda, işletilmesinde yetki sahibi oldukları görülmektedir. Bu kapsamda il özel idarelerinin turizm ile ilgili olarak bir çok faaliyet alanında görevlendirildiği ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen turizm içerisinde sahip oldukları rolün ne kadar etkin bir şekilde kullanıldığı ayrıca bir tartışma konusu durumundadır.

 

Köy idaresi ve turizm arasında ortaya çıkan en önemli ilişki belki de köy yerleşme planlarının hazırlanması konusundadır. 1987 yılında yürürlüğe giren Kanuna eklenen madde ile köy muhtarları, köy ihtiyar meclisinin katkılarını alarak mülki amirlerden köy yerleşme planı yapılmasını isteyebileceklerdir. Bu şekilde belediyeler gibi köylerin de bir imar planına sahip olmaları sağlanabilecektir. Köy yerleşme planı Valinin onayı ile kesinleşip yürürlüğe girecektir. Planın ön hazırlıkları çeşitli bakanlık ve kuruşların temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yapılacaktır. Son yıllarda şehir hayatından kaçmak isteyen kişilerin tercihi durumunda bulunan ve bozulmamış kültürel ve doğal kaynaklara sahip olan kısacası turizm açısından bir çekim merkezi durumunda bulunan köylerin sahip olacakları bir imar planı, uygulandığı takdirde çevreye zararlı olabilecek yapılaşmanın, sahip olunan doğal ve kültürel kaynakların korunması ve sürdürebilir turizm kapsamında planlı bir turizm gelişmesini de sağlayabilecektir.

 

Yerel yönetimler içerisinde turizm ile ilişkisi en kuvvetli olanı belediye idarelerdir. Belediye idaresinin sahip olduğu her türlü görev ve sorumluluk turizm ile yakından ilişkilidir. Temizlik ve çevre koruma hizmetleri, her türlü alt yapı imkanlarını sağlamak, esenlik hizmetleri kapsamında zabıta hizmetleri, yangınla mücadele hizmetleri, sağlık ve sosyal yardım hizmetleri kapsamında bulunan sağlık tesisleri kurmak, yönetmek, insan sağlığı ile ilgili faaliyetleri, imar planları, yapıların kontrolü, ulaştırma hizmetleri, tüketiciyi koruma hizmetleri gibi faaliyetler sadece yerel halkı değil, aynı zamanda bölgeye gelen turistleri de yakından ilgilendirmektedir. Aynı şekilde belediyelerin otel, motel, pansiyon, kamping gibi konaklama tesisleri yapmak ve özel müteşebbisler tarafından kurulan konaklama tesislerine de işletme belgesi vermek, yiyecek, içecek tesisleri kurmak ve kurulanlara belge vermek ve denetimlerinin yapılmasını sağlamak, sinema, tiyatro, eğlence tesisleri kurmak ve kurulan tesislere belge vermek ve denetimlerini yapmak, yerel halkı turizm konusunda bilinçlendirmek için seminerler düzenlemek toplantılar yapmak, turizm sektörüne personel yetiştirmek amacı ile çeşitli mesleki kurslar ve okullar açmak, fuarlar, sergiler, panayırlar kurmak, festivaller düzenlemek, turizm büroları açmak, belediye çalışanlarını turizm konusunda yetiştirmek, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlere bölge hakkında bilgi verebilmek için broşür, tabela gibi tanıtım enstrümanları hazırlamak gibi bir çok faaliyet alanında yetki verilmiştir.

 

Belediyelerin turizm ile ilişkili faaliyetlerini; pazarlama faaliyetleri, alt yapı faaliyetleri, kültürel ve çevre ile ilişkili faaliyetler, imar faaliyetleri, denetim faaliyetleri olarak başlıklar altında toplanabileceği düşünüldüğünde, belediyelerin veya daha geniş bir bakış açısı ile yerel yönetimlerin turizm plan ve politikalarının oluşturulmasında ve uygulamasındaki önemi daha açık bir şekilde görülmektedir. Turizm; turist, ürün ve hizmeti sunan işletmeler, misafir kabul eden ülke ve toplum arasındaki etkileşimleri sonucunda turistlerin ve ziyaretçilerin ağırlanması süresinde ortaya çıkan olayların ve ilişkilerin bütünüdür ( Mc Intosh ve Goeldner 1990: 4) tanımı göz önüne alındığında aslında turizm ile yerel yönetim arasındaki ilişkinin aslında turizmin tanımın içerisinde bulunduğu görülmektedir.

Bu faaliyetlerin her biri aslında sadece uygulama alanları değil, birer planlama gerektiren faaliyet alanlarıdır. Yerel yönetimlerinde kendi bölgelerindeki bu faaliyetler ile ilgili planlama faaliyetlerini yerine getirmeleri ya da eğer planlama merkezi yönetimler tarafından yapılıyor ise, planlamanın içerisinde yer almaları gerekmektedir. Turizmden her türlü anlamda fayda sağlamayı amaçlayan veya fayda sağlayan bir yerel yönetimin, pazarlama planlamasına ve politikasına sahip olması gerekmektedir. Gerek bölgeye turist çekebilmek gerekse bölgeye gelen turistlerin istek ve ihtiyaçlarının karşılanarak tekrar bölgeyi ziyaretlerini sağlama amacı ile çalışmalarda bulunması gerekmektedir.

 

Aynı kapsamda alt yapı faaliyetlerini yerine getirmek için çok iyi planlama gereksinimi bulunmaktadır. Bölgede plansız bir gelişme sonrası ortaya çıkabilecek alt yapı sorunlarının daha sonradan çözülmeye çalışılması hem maddi hem de fiziki zorluklar nedeni ile imkansıza yaklaşacaktır. Bir bölgede alt yapının sağlanması belki günün şartlarında kolay olabilecek, ancak daha sonradan artan ihtiyaçların karşılanması önceden planlanmadığı takdirde sıkıntılar yaratabilecektir.

 

Kültürel ve doğal çevrenin yani kaynaklarının korunması konusunda da yerel yönetimlere çok önemli görevler düşmektedir. Turizm faaliyetlerinin plansız şekilde gelişme göstermesi her türlü doğal kaynağın tahrip olmasına yol açabilecektir. Yerel yönetimlerin en önemli görevlerinin başında imar planlaması ve bu yapıların denetimi gelmektedir. Yerel yönetimler kendi bölgelerinde yapacakları planlama sayesinde hem kaynakların verimli şekilde kullanılmasına hem de görüntü kirliliği ve yapılaşmadan kaynaklanan problemlerin çözümüne yardımcı olabilecektir.

 

SONUÇ

Bir ülkede turizmden elde etmek istenilen her türlü getirinin sağlanması o ülkedeki merkezi hükümet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve halkın uygulanacak politikaları ve planları sahiplenmesiyle başarılabilir. Özellikle turizm faaliyetlerinin insanların etkileşiminde bir bölgede gerçekleştiği düşünüldüğünde, yerel yönetimlerin sadece kendi halkına değil aynı zamanda da bölgeyi ziyarete gelen turistlerin de hizmetinde bulunması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bölgelerin kaynaklarının korunması ve sahip olunan kaynakların optimal derece kullanılması için yerel yönetimlerin plan ve politikaların uygulayıcısı olmaktan, çok planlama ve politika ortaya çıkaran mekanizmanın değişmez bir unsuru durumunda olması gerekmektedir.

 

Kaynakları sınırlı yerel yönetimlere görev ve sorumlukların verilmesi yeterli değildir. Merkezi idarenin yerel yönetimlere bölgelerindeki her türlü turizm faaliyetlerini planlama yetkisini vermeleri gerekmektedir. Ancak bu verilecek yetkiler yerel yönetimlerin bölgelerini istedikleri şekilde yönetebilecekleri anlamında gelmemelidir. Etkin bir şekilde oluşturulacak bir denetim mekanizmasının hazırlanması yapılması gereken ilk ve en önemli faaliyettir. Yerel yönetimlerin turizm faaliyetlerinin planlanmasında ve uygulamasında alacakları rolleri kendi bölgelerinde yaşayan vatandaşlarına ve meslek birliklerine de benimseterek ve onlarından katıklarını alarak daha etkili sonuçlar elde edebilecekleri faaliyetler içerisine girebileceklerdir.

 



Çoker Z. ( 1999) Belediye Başkanları Görev Ve Yetkileri, TODAİE, Ankara.
Godfrey Kerry (1998) “Attitudes Towars ‘Sustainable Tourism’ in the UK: A View from Local Government”, Tourism Management cilt (19) sayı (3) s. 213- 224.

Günday M. (2003),  İdare Hukuku, İmaj Yayınevi, Ankara.

Gözler K (2002), İdare Hukuku’na Giriş, Ekin Kitabevi, Bursa.

Gözübüyük Ş. (2003), Yönetim Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara.

Gunn Clare ve Var Turgut (2001), Tourism Planning 4th Ed, Routledge: New York

Hall Colin Michael (1994), Tourism and Politics, Policy, Power and Place, John Wiley & Sons, Chichester.

Holloway J. Christopher (1994), The Business of Tourism, 4th edition, Pitman Publishing, Londra.

Inskeep Edward (1991), Tourism Planning: An Integrated and Sustainable Development Approach, Van Nostrand Reinhold, New York.

Jeffries David (2001), Governments and Tourism, Butterwoth- Heinemann: Oxford.

Keleş Ruşen (2000), Yerinden Yönetim ve Siyaset 4.baskı, Cem Yayınevi: İstanbul.

Kavruk Hikmet (2004) “ The System of Local Government in Turkey” Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi cilt (6) sayı (1) s. 181-207.

Mc Intosh Robert ve Charles Goeldner (1990), Tourism: Principles, Practises and Philosophies, John Wiley & Sons, New York

Olalı Hasan, (1990) Turizm Politikası ve Planlaması, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayın No:228: İstanbul.

Öztürk Yüksel ve Yazıcıoğlu İrfan (2002) “ Gelişmekte olan ülkeler için alternatif Turizm Faaliyetleri Üzerine Teorik Bir Çalışma” Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi sayı (2) s.183-195.

Polatoğlu Aykut (1996) “ Mahalli İdarelerin Yeniden Yapılanmasına İlişkin Yasa Tasarısı Üzerine Bir Değerlendirme” Çağdaş Yerel Yöentimler cilt (5) sayı (3) s. 25-34.

Tarhan Cem (1998) Tourism Policies, Bilkent University, School of Tourism and Hotel Management, Ankara.
Timothy J. Dallen (1998), “Cooperative Tourism Planning in a Developing Destination,” Journal of Sustainable Tourism, cilt ( 6), sayı 1, s. 53-68
Tortop Nuri (1994) Mahalli İdareler 5.baskı, Yargı Yayınları, Ankara.
Tosun Cevat ve C.L. Jenkins (1996)“Regional Planning Approaches to Tourism Development: The Case of Turkey” Tourism Management, cilt (17) sayı (7) s. 519-531.
Wong D. John (1996), “ The Impact of Tourism on Local Government Expenditures” Growth and Change, cilt (27), s. 313-326.
Yalçındağ Selçuk (1995) “Yerinden Yönetim, Yerel Yönetim” Çağdaş Yerel Yönetimler cilt (4) sayı (2) s. 3-29.