YIL: 10

SAYI: 110

ŞUBAT   2007

 

 

önceki

yazdır

 

 

  Arş. Gör. Şadiye Ay DENİZ

 

  

İNTERNET TEKNOLOJİSİ İLE GAZETECİLİĞİN DEĞİŞEN ANLAMI VE “KAMU GÖZCÜSÜ” OLARAK ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK


Özet

Teknolojiyle birlikte bilginin artması ve toplumsal özellikler gibi koşullar gazetecilikte uzmanlaşma alanlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Araştırmacı gazetecilik güvenilir haber anlamındaki sorunlara çözüm olarak görülmeye başlanmıştır. Araştırmacı gazeteci bir ombudsman gibi özellikle hükümeti, özel kuruluşları ve kamu kuruluşlarını denetleyerek büyük bir kamu hizmeti yerine getirmektedir.

Bu çalışmada, öncelikle araştırma kavramının ne olduğu ve gazetecilikteki önemi, buna dayanarak araştırmacı gazetecilik kavramı, dünyadaki ve Türkiye’deki modelleri üzerinde durulacak ve son olarak da araştırmacı gazetecilerin sorunları ve zorlukları tartışılacaktır.

CHANGING JOURNALISM WITH INTERNET AND INVESTIGATE JOURNALISM AS “PUBLIC OBSERVER”

Abstract

The increase in knowledge along with the technology and social characteristics also contributed to the birth of fields of specialization in journalism. Investigative journalism started to be considered as a solution to the problems within the meaning of credible news. Like an ombudsman, an investigative journalist accomplishes significant public interest by inspecting particularly over the government, private institutions, and state organizations.

This study firstly focuses on the definition of the concept of investigation and its importance to journalism; based on this section, expresses the concept of investigative journalism and its models in the world and in Turkey; and finally, discusses the problems of investigative journalists and the difficulties they face.

 

GİRİŞ

Gazetecilik, sadece bilgilerin kamuya aktarılması sürecinden ibaret olmayıp, sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde kamu yararını gözeterek araştırmaya dayalı haber yapma gibi önemli bir misyona da sahiptir. Türkiye’de teknolojik gelişmelerin hız kazanması ile birlikte bilginin artan önemi ve hızla yayılması niteliğini de tartışılır hale getirmiştir. Bu tartışmaların ortak paydası, medyanın haber üretim sürecinde sosyal sorumluluk duygusundan uzaklaştığı, haberlerin magazinleştirildiği ve bilgi ile değil malumatla haberler yapıldığı, dolayısıyla medyanın artık genellikle doğru haberler iletmediği yolundaki görüşlerdir. Aslında Türk medyası 1980’li yıllara kadar güvenilir bir imaja sahip olmuştur. Ancak özellikle 1980'lerden sonra reklam, promosyon gibi ticari kaygılarla hareket edilmesi, medyanın tekelleşmesi ve insanların ilgisini çekebilecek magazinsel konularda haberlerin çoğalması medyanın imajını zedelemiştir. Bu yozlaşma okuyucuların da tepkilerine neden olmuş ve eskiden olan “gazete yazıyorsa doğrudur” anlayışı tersine dönmüştür. İşte bu süreç içerisinde doğru, kaliteli, güvenilir, ciddi gazetecilik ve yukarıda belirtilen sorunların hepsine çözüm olarak araştırmacı gazetecilik alternatifi ortaya çıkmıştır. Araştırmacı gazetecilik güvenilir haber anlamındaki sorunlara çözüm olarak görülmeye başlanmıştır. Gazetecilikte, araştırmadan hiçbir şey yazılamayacağı düşünülürse, araştırmacı gazeteci-gazeteci ayrımı neden ortaya çıkmıştır? Bu sorunun cevabı yukarıda belirttiğimiz 1980’lerden sonraki süreç içerisinde gizlidir.

Bu çalışmada, öncelikle araştırma kavramının ne olduğu ve gazetecilikteki önemi, buna dayanarak araştırmacı gazetecilik kavramı, dünyadaki ve Türkiye’deki modelleri üzerinde durulacak ve son olarak da araştırmacı gazetecilerin sorunları ve zorlukları tartışılacaktır.

 

 

 

I. YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE GAZETECİLİK

İletişim teknolojilerinin gelişimi ile birlikte küreselleşen medyada, geleneksel habercilikten basının bir sanayi sektörü olmasına doğru bir geçiş olmuştur. Bilgi, enformasyona dönüşerek, ticari anlamda bir meta haline gelmiştir. Özellikle internet teknolojisi yeni bir iletişim ortamı meydana getirmiştir. İnternet potansiyel bir şekilde bilişsel alanımızda yeni bir sosyal alan sağlamıştır.[i]

Yeni iletişim teknolojileri gazetecinin hayatını kolaylaştıran pek çok teknik avantajlar getirmesi yanında, çeşitli sakıncaları da beraberinde getirmiştir. Gazetecilik açısından getirdiği kolaylıklar; haber ve fotoğrafların iletimindeki hız ve ucuz maliyet, bilgi kaynağı olması, haber kaynağı olması, bir tartışma platformu olması ve çalışma sürelerini kısaltması[ii] gibi yadsınamayacak derecede mesleği kolaylaştıran eylemlerdir. İnternet teknolojisi ile birlikte gazeteci, haber ve fotoğraflarını dünyanın neresinde olursa olsun anında gazeteye ulaştırabilmektedir. Bu hem çok hızlı, hem de çok ucuz bir yoldur. İnternetin kendisi gazeteci için bir bilgi kaynağı olmaktadır. Tüm kamu kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların bir web sitesi vardır. Ve gazeteciler bu kuruluşlarla ilgili bilgilere anında bu web sitelerinden ulaşabilmektedirler. Ayrıca örneğin bir seçimle ilgili bir haber hazırlanması durumunda geçmiş yıllardaki seçimlere ilişkin anında tarama yapıp, bilgi elde edip haberin hazırlanma süreci kolaylaşmaktadır. İnternet bir bilgi kaynağı olmanın yanında aynı zamanda bir haber kaynağıdır. Resmi kuruluşların birçoğu artık açıklamalarını web siteleri üzerinden yapmaktadır. Pek çok özel şirket, sivil toplum kuruluşu ya da resmi kuruluşlar elektronik posta listeleri oluşturmakta ve bu yolla toplumu bilgilendirmektedir. İnternet teknolojisi ile birlikte gruplar oluşturma, forum sayfaları yoluyla bir tartışma platformu oluşturma, çeşitli yerlerde gazetecilik mesleğini icra edenlerin fikir alışverişinde bulunmasını sağlamaktadır.

İnternet teknolojisinin getirdiği bu kolaylıklar yanı sıra, birçok sakıncaları da beraberinde getirmiştir. İletişim devrimi, zengin ve endüstrileşmiş kuzey yarımkürenin ülkelerinde başlamıştır. “bu toplumların üçüncü dünya ülkeleriyle aralarında zaten var olan bilgiye sahip olma farklılığı teknolojik üstünlük ile daha da artmıştır. Yüksek derecede endüstrisini tamamlamış olan Japonya, yeni teknolojiyi, örneğin Cezayir’den daha hızlı kullanmaktadır. Bunun sonucunda Üçüncü dünya ülkelerine karşı bir bilgi fazlalığının yarattığı üstünlüğe sahip olmuşlardır. Pahalı elektronik sistemler yoksul ülkeler için ulaşılması zor teknolojilerdir. Bu faktörler dünya üzerinde bazı şeylere sahip olanlar ile bunlara sahip olmayanlar arasında derin uçurumlar yaratır. Bunun sonucunda da çok büyük sorunlar ortaya çıkacaktır.”[iii] Dolayısıyla, serbest piyasa kuralları göz önünde bulundurulmadan gazetecilikten söz etmek doğru olmayacaktır. “Serbest Pazar felsefesinin siyasal savunucularına göre, medya ürünleri diğer ürünler gibidir. İnsanların talep ettikleri malların uygun üretim ve dağıtımını sağlamanın en iyi yolu Pazar aracılığıyla olduğundan, kültürel ürünler için de bu doğrudur diye devam eder bu argüman”[iv]. Medyada sanayileşmenin ve tekelleşmenin ortaya çıkardığı sorunlardan biri de gazetecilerin çalışma koşullarıyla ilgilidir. Bu unsur da gazetelerde insan unsurunun ikinci plana atılmasıdır. Teknolojik gelişmelerle birlikte pek çok basın çalışanı işlerini kaybetmişlerdir.[v]

Aslında araştırmacı gazetecilik kavramını ortaya çıkaran en önemli nedenler de bu sakıncalar olmuştur. Medyanın ticari bir alan haline gelmesi, sanayi ve teknoloji alanındaki gelişmeler, bilginin alınıp satılabilen bir meta haline dönüşmesi, büyük holdinglerin tekelleşmeye yönelmesi, gazetelerin gerçekleri göstermek yerine sansasyonel ve kar getirisi yüksek haberlere yönelmelerine neden olmuş, araştırmacı gazeteciler bu magazinel haberler içerisinde adeta bir kamu gözcüsü, bir ombudsman gibi görülmeye başlanmıştır. Ayrıca asıl işi gerçekleri aktarmak olan gazeteciler, medyadaki bu tekelleşmenin sonucunda, özgür davranamamakta, büyük ölçüde sınırlandırılmaktadır. Onların hangi haberleri yazıp yazmayacaklarına çalıştıkları kurumlar karar verir olmuştur. Böyle bir ortamda, kamu yararını ilgilendiren konularda araştırmacı gazeteciler yine bir kurtarıcı olarak görülmeye başlanmıştır.

Araştırmacı gazeteciliğin ayrı bir uzantısı olarak ortaya çıkması, gazetecilikte zaten araştırmanın olmazsa olmaz bir unsur olması bakımından yani zaten gazeteciliğin doğasında araştırmanın olması bakımından zaman zaman eleştirilmektedir. Ancak medyada bahsettiğimiz bu tekelleşme ve kar güdüsünün ön plana çıkması gerçeklerin söylenmesi ya da kamu gözcüsü olarak kamu yararını kollama bakımından araştırmacı gazeteciliği sığınılacak bir liman olarak ortaya çıkarmıştır.

 

II. ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK KAVRAMI

2.1) Araştırma Kavramı ve Gazetecilikteki Önemi

Araştırma kavramı, halk arasında olaylara bakma ve bilgiler toplama olarak tanımlansa da, aslında bundan daha zor bir işi ve süreci ifade etmektedir. Çünkü araştırma sürecinde araştırmacı sadece olayları incelemek ve bilgileri toplamakla yetinmez. Bunun dışında gözlemlerini ve topladığı bilgileri yeniden organize eder, analiz ve senteze tabi tutar, yorumlar, değerlendirir ve anlamlı bilgiler bütünü haline getirir. Bu çok daha karmaşık bir etkinliktir. Araştırma için değişik fakat birbirinden pek farklı olmayan tanımlar yapılmıştır. Bunların hepsinde, araştırmada insanlığın yararına yönelik olma, bireyin ve toplumun karşılaştığı problemleri çözme, insanlığın hizmet ve kullanışına yeni araçlar getirme gibi amaçların bulunduğu sezilmektedir. Buradan hareketle araştırma, amaçlı, planlı ve sistemli olarak verilerin toplanması, gruplanması, analizi, sentezi, açıklanması, yorumlanması ve değerlendirilmesi işlemleriyle problemlere güvenilir çözüm bulma yolları olarak tanımlanmaktadır.[vi]

Gazetecilikte araştırma haber hazırlamanın en önemli unsurudur. Haberi yazacak gazeteci de dâhil olmak üzere, herkesin gözü önünde meydana gelmiş bir trafik kazası için dahi bazı soruşturma ve araştırmalar gerekir.[vii] Dolayısıyla sosyal sorumluluk taşıyan her gazeteci, bir haberi yayınlamadan önce, o habere ilişkin bilgileri toplamak, doğruluğunu araştırmak, o haberde bahsi geçen kişilerin hepsine ulaşmak gibi bir takım yükümlülükler taşımaktadır. Araştırma gazeteciliğin ilacıdır. İnsanlar pek çok olaydan gazetecilerin araştırmaları sayesinde haberdar olabilirler. Hiçbir gazetecilik etkinliği bu kadar yorucu ve bu kadar da şansa ve rastlantıya bağlı değildir. Yalnızca cesaretli ve çalışkan olanlar bu görevi üstlenirler.[viii]

 

2.2) Araştırmacı Gazeteciliğin Tanımı ve Nitelikleri

Medya sektöründe meydana gelen teknolojik gelişmeler ve ilerlemeler bilginin daha hızlı yayılmasına ve zaman zaman kalitesinin de tartışılmasına sebep olmuştur. Bu nedenle, sadece bilginin aktarımı amacıyla yapılan haberler toplumu tatmin etmemektedir. Teknolojik gelişmelerle özellikle internet teknolojisi ile birlikte bilginin akıl almaz bir hızda yayılması, haberlerin niteliğinin değişmesine neden olmuştur. Bütün bu gelişmelerin sonucunda medya eleştiri oklarının hedefi olmuş, eleştirilen yönlerin olumsuzluklarını ortadan kaldırma ve doğru haberin sunulması konusunda araştırmacı gazetecilik yeni bir kavram olarak ortaya çıkmıştır.

“İngilizce’de investigate; birisi veya bir şey hakkındaki gerçekleri her yönüyle bulmak, araştırmak anlamında kullanılmaktadır. İnvestigate Journalism kavramı ise, dilimize araştırmacı gazetecilik şeklinde çevrilmiştir. Gazetecilerin büyük bir çoğunluğu bu noktada, araştırmacı gazeteciliğin gazetecilikten ayrı bir uygulama ve anlayış olmadığı görüşünü benimseyerek bunun bir söz uzatımı olduğunu öne sürmektedir.”[ix] Aslında araştırma kavramı gazeteciliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Gazeteci, “erişmek istediği kitle için en önemli diye nitelendirdiği bilgileri toplayarak, haber haline getiren ve kişileri bilgi alarak düşünmesine sevk eden kişi”[x] olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında araştırma faaliyeti her gazetecinin haber yapmak istediği konu ile ilgili yapması gereken bir ön hazırlık aşaması olarak görülmektedir. Hasan Pulur, gazetecinin haber hazırlama aşamasında araştırmanın önemiyle ilgili şunları söylemektedir; “Bir şeyi duyduktan sonra soruşturacaksınız, konunun uzmanlarıyla görüşeceksiniz, hedef alınan insanı bulacaksınız, ona da doğrulatacaksınız, ancak bu işlemlerden sonra haber olabilir. Sen bana bir şey söylemişsin, ben de onu yazmışım, bu haber değildir.” [xi] Ancak gelişen medya teknolojisi, medyada sermaye unsurunun ön plana çıkması, hükümet, reklâmcılar gibi medyayı dışardan etkileyen faktörlerin çoğalması gazetecinin haber hazırlama tekniğini değiştirmiştir. Bu nedenle araştırmacı gazetecilik, klasik gazetecilik tanımından ayrı gazetecilikte uzmanlaşmanın bir kolu olarak ortaya çıkmıştır. “Muhabirin yazacağı haberle ilgili enformasyon arayıp bu enformasyonun üzerindeki örtüyü kaldırdığı gazetecilik biçimine araştırmacı gazetecilik” denilmektedir.[xii] Tanımda da belirtildiği gibi, bir araştırmacı gazeteci, hazırlayacağı haberle ilgili tüm açık ve gizli bilgilere ulaşmak ve kaynaklar arasındaki bağlantıları doğru saptayarak araştırmayı bir iz sürme faaliyeti biçiminde yürütmek zorundadır. Bu araştırma faaliyeti aylar, yıllar sürebilir. Araştırmacı gazeteci, araştırmaya çok zaman ayıran gazetecidir. Elektronik gazetecilik ve yazılı basın, sorunların çözümüne yardımcı olmak bağlamında doğru bilgilerin hızla ulaşmasını sağladığı için, sosyal gerçekleri tanımlama konusunda da görev araştırmacı gazeteciye düşmektedir. Araştırmacı gazetecilerin sosyal gerçekleri açıklama ve araştırma işlevleri, dünyada ve Türkiye’de çoğu zaman bir muhalefet etme olgusu olarak algılanmaktadır. Oysa araştırmacı gazetecilik bir muhalefet olayı değil, kasıtlı olarak gizlenmiş, gizli kalması için yasal ya da pratik önlemler alınmış, gizli kalmasından kamunun sosyal, siyasal, ekonomik zararlar gördüğü bir takım gerçeklerin gün ışığına çıkarılması, neden olduğu zararların giderilmesi amacını taşır.[xiii] Araştırmacı gazetecinin ilgilenebileceği konular sonsuz gibidir. Toplumu ilgilendiren her konu, günlük yaşantımızın ayrıntıları gibi, kimsenin dikkatini çekmeden olup biten ya da sürekli devam eden her konu araştırmacı gazeteci için bir haber olabilir.

Gazeteciliğin temelinde de araştırma önemli bir faaliyet ise araştırmacı gazeteci ve gazeteci ayrımı nerede ortaya çıkmaktadır? Araştırmacı gazeteciyi diğerlerinden ayıran iki önemli özelliği vardır; birincisi, araştırmacı gazeteci, habere konu olan olay ve olguları derinlemesine incelemek, elde edilen verileri bireysel değer yargılarından arındırmak durumundadır. İkincisi ise, öne çıkan, kamuoyunu ilgilendiren, bilmeye hakkı olduğu halde, farkına varmadan zorlanan bazı kaynaklar ve özellikle de güç odaklarınca engellenen, gizli ve üstü örtülmüş olaylara, çeşitli yol ve yöntemlerle ulaşarak onları açıklığa kavuşturmasıdır. Dolayısıyla araştırmacı gazeteci toplumu gizli kalmış gerçeklerden arındırma ve aydınlatma anlamında önemli bir misyona sahiptir. Araştırmacı gazetecilik, uzun bir süre, emek ve deneyim istemektedir. Haberi yapılacak olay üzerinde özenle durmak ve araştırmalarla belgelere dayanarak kesin doğrulara varmak gerekmektedir. Araştırmacı gazeteci olayın görünen yönü dışında, gizli kalmış yönünü ortaya çıkarmaya çalışır. Gizleneni, perde arkasında kalanı ortaya çıkarmak sabırlı ve özverili bir çalışma gerektirmektedir. Bu niteliklere sahip araştırmacı gazetecinin diğer niteliklerini şöyle sıralamak mümkündür:[xiv]

 

a)                        “Araştırmacı gazeteci, kişiliği ve geçmişi ile haber kaynaklarına güven vermelidir.

b)                        Arşivlemeyi, bunlardan yararlanmayı, belgeleri incelemeyi ön planda tutmalıdır.

c)                        Olayların, birbirleriyle ve insanlarla ilişkilerini iyi kavramalıdır.

d)                        Kurum ve kuruşların işleyiş düzenlerini, kilit noktasındaki kişileri yakından bilmelidir.

e)                        Elde ettiği ve ulaştığı bilgi, belge ve verileri değişik kaynaklardan da doğrulamalı, daha sonra haber yazımına geçmelidir.

f)  Çalışmaları ile polise, yargıca, savcıya malzeme hazırladığı halde, bu çevrelerle ilişkilerini iyi ayarlamalı, alet olmaktan kaçınmalıdır.”

 

 

 

 

2.3) Araştırmacı Gazetecilikte Haber Kaynakları

Araştırmacı gazeteci, haber yaptığı olayla ilgili bilgilerin doğruluğundan emin olmak ve bunu ispatlamak zorundadır. Bu nedenle haber aldığı kaynaklar oldukça önemlidir. Araştırmacı gazeteci iki türlü kaynaktan haber almaktadır.[xv]

Birincisi, yazılı kaynaklardır. Bu kaynaklar güvenilir birer belge niteliğindedir. Bunlara hastane, okul, nüfus müdürlüğü, mahkeme, polis, adliye gibi kamu kurumlarından sağlanan yazılı kaynaklar örnek verilebileceği gibi, kişilerin sunabileceği özel yazılı belgeler de örnek verilebilir. Bunlar erişilen bilginin sağlamlığı açısından, okuyucu kitlesine güven verir.

Araştırmacı gazetecinin ikinci ve belki de en önemli kaynağı,  insanlarla kurduğu ilişkiler ve yüz yüze yapılan görüşmelerdir. Araştırmacı gazetecinin sürekli haber aldığı ve haberi vermekten hiç çekinmeyen haber kaynakları vardır. Özellikle, bir durumdan dolayı mağdur olanlar bu konuda önemli bir yer tutar. Bu mağdur olan kişilerin dışa vurumları, yazılı, imzasız olabileceği gibi, yüz yüze de gerçekleşmektedir. Kaynağı değerlendiren gazetecinin artık hareket noktası belirlenmiş olmaktadır. Bazen muhalefet mensupları da iktidarın olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak için bu tür faaliyetler içerisine girmektedir. Bir de bunların dışında para karşılığında bu işi yapan insanların oluşturduğu haber kaynakları vardır. Çoğu kaynaklar kendilerinin açıklanmasını istemezler. Bu durumda gazeteci kaynağa saygı gösterip dışa vurmamalıdır. Bir de karşılıksız olarak gazetecilerle kurulan ilişkiler veya vicdani sorumlulukla hareket eden haber kaynakları vardır. Buna örnek olarak, yakın bir zamanda yaşadığımız bir araştırmacı gazetecilik örneği olan Malatya Çocuk Esirgeme Kurumunda meydana gelen şiddet skandalının ortaya çıkarılmasını verebiliriz. Burada araştırmacı gazeteci Mehmet Ali Önel bir vatandaşın ihbarı ile harekete geçmiş ve toplumdan gizli kalan bir durumu ortaya çıkarmıştır. Ancak şunu unutmamak gerekir; sadece ihbara dayanarak haber yapmak meslek ahlakı ile bağdaşmaz. Araştırmacı gazeteci ihbar aldığı konu ile ilgili araştırma yapmak, delil toplamak ve emin olduktan sonra haber olarak sunmak durumundadır.

Günümüzde araştırmacı gazeteciler haber alma kaynaklarıyla ilgili sıkıntılar yaşamaktadır. Gazetecilere duyulan güvensizlik ya da kötü bir durumla karşılaşma korkusu ile insanlar bilgi vermekten çekinmektedir. Burada, insanlar üzerinde güven oluşturma ve bilgileri alabilme konusunda gazeteciye önemli bir rol düşmektedir.

 

2.4) Diğer Ülkelerde Araştırmacı Gazetecilik Uygulamaları

Araştırmacı gazeteciliğin dünyada özellikle Amerika’da köklü bir geçmişi vardır ve Türkiye’de olduğu gibi yeni bir kavram olarak ortaya çıkmamıştır. Araştırmacı gazeteciliğin Amerika’daki kökenini 17. yüzyıla kadar dayandırmak mümkündür. New York Times’ın eski Washington Büro Şefi James Scotty Reston ve aynı gazeteden Max Frankel habere araştırmasız erişilemeyeceğini savunmuşlardır. Bir diğer araştırmacı gazeteci 1690’da koloni yönetimine yönelttiği eleştirilerle dikkat çeken Benjamin Harris’dir. Araştırmacı gazeteci olarak belirtilen bir diğer örnek de Benjamin Franklin’in ağabeyi olan ve yönetimin emir ve talimatlarıyla yayın yapmayı, sosyal ve siyasal konularda yaptığı araştırmalara dayanarak reddeden James Franklin’dir. [xvi]

17. yüzyılın yarısında Amerika’da araştırmacı gazetecilik, Theodore Roosvelt tarafından verilen “muckrakers” kavramıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Bu kavram, şahsa kötü şeyler yüklemek veya haksızlığı arayıp meydana çıkarmak anlamına gelen bir terimdir. Amerikan gazetecilik tarihinde araştırmacı gazetecilik kimliği ile asıl öne çıkan iki isim; Washington Post gazetesi muhabirleri Bob Woodward ve Carl Bernstein’dir. Bunlar Kübalı mültecilerin Demokrat Parti merkezini soygun olayından hareketle Nixon’un Watergate Skandalını ortaya çıkarmıştır. [xvii] Araştırmacı gazetecilik alanında kendi adını taşıyan ödüller de düzenlemiş olan bir başka gazeteci Joseph Pulitzer, toplumdaki kötülüklerin kamuoyuna yansıması için çeşitli yol ve yöntemler gündeme getirmiştir. Muhabirlerin araştırıcı nitelikleri yanında, habere konu olan olaylara tanıklık etmeleri için mülakat yapmalarını önermiştir.

Avrupa’da araştırmacı gazeteciliğin gelişimi ise Türkiye’deki gibi çok yeni tarihlere dayanmaktadır. Fransa araştırmacı gazetecilik anlamında önemli sayılabilecek bir Avrupa ülkesidir. Fransa’da gazetecilerin büyük bir kısmı araştırmacı kelimesini kullanmayı reddetmektedir çünkü araştırma zaten gazetecilik mesleğinin en temel kavramıdır. Dolayısıyla araştırmacı gazetecilikten konuşmak bir söz uzatımıdır. Ünlü Fransız araştırmacı gazeteci Edwyl Plenel’e göre, itinalı anketler ve saklı gerçeğin bulunması tam bir vatandaş gazeteciliği tanımlamasına karşı gelmektedir. Fransız basınında tanınan bir diğer önemli isim Pierre Pean’dır. Mitterand’ın gençlik faaliyetleri hakkında yaptığı araştırmalarla ün kazanmıştır. Fransa’da araştırmacı gazetecilik 1980’lerden sonra gelişme göstermiştir. Sadece günün olaylarını sorgulayan bir gazetecilik anlayışı değil, aynı zamanda sorgulayan, inceleyen, bağları çözümleyen, üst mercilere kadar çıkabilen bir gazetecilik anlayışı ortaya çıkmıştır.  Le Point gazetesinin muhabirlerinden Jacque Lessiur’e göre, araştırmacı gazetecilik her şeyden önce bir olanak meselesidir. Araştırma gazeteciliği profesyonellerin boş zamanının olmasını gerektirir. Gazetecinin araştırmasına konsantre olabilmesi için, yazı işleri müdürünün gazeteciyi rutin işlerden muaf tutması gerekir. Bir başka araştırmacı gazeteci Gilles Perrault da bu durumdan yakınarak, sorunun gazetecilerde değil, gazete yönetiminden kaynaklandığını söylemektedir. Dolayısıyla Fransa’da araştırmacı gazeteciliğin bazen zahmetli bir uğraş olması, bazen de yapılan araştırmaların gazete yerine kitap halinde basılması yolu tercih edildiği için çok geliştiği söylenemez.[xviii]

 

III. TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK VE SORUNLARI

3.1)Türkiye’de Araştırmacı Gazetecilik

Türkiye’de araştırmacı gazetecilik kavramı 1980’lerden sonra gelişme göstermiştir. Teknolojik gelişmelerle birlikte bilginin hızlı aktarımı, medyaya yönelik tartışmaların da öne çıkmasına sebep olmuştur. Medyanın, sosyal sorumluluk ve meslek etiği anlayışından uzaklaştığı ve haberlerin tamamen ticari kaygılarla yürütülen ilişkilere göre yapıldığı ve objektiflikten uzak olduğu yönünde fikirler ortaya atılmıştır. Ancak araştırmacı gazetecilerin, özellikle hükümetin, özel kurumların faaliyetlerini denetlediği yolunda toplumda genel bir kanı vardır. Türkiye işlemeyen adalet, siyaset ve ekonomi çarkları düşünüldüğünde, haberciliğin toplumsal misyon olarak da büyük değişimler yaşadığı bir dönemdedir. Araştırmacı gazetecilik başarılı örnekleriyle bütün bu olumsuzlukların ortasında Türkiye’de sığınılacak bir ada gibi durmaktadır. Çünkü adaletin, siyasetin, ticaretin, etik değerlerin tartışılabildiği tek platform araştırmacı gazetecilik olmaktadır.[xix]

Başta da belirttiğimiz gibi yeni bir kavram olması nedeniyle araştırmacı gazeteciliğin Türkiye’de tarihsel gelişimi ile ilgili pek bir şey söylemek mümkün değildir. 1980’lerden sonra hız kazanan araştırmacı gazetecilik faaliyetleri ile ilgili yine de eski dönemlerden örnek verilebilecek birkaç isim vardır. Bunlar; Ali Suavi, Hasan Fehmi, Ahmet Samim, Zeki Bey ve Hasan Tahsin gibi isimlerdir.[xx] Günümüzde ise, başta Uğur Mumcu olmak üzere, Emin Çölaşan, Hulki Cevizoğlu, Nezih Demirkent, Mehmet Ali Birand, Uğur Dündar, Hasan Pulur, Hasan Cemal, Ertuğrul Özkök, Güngör Mengi, Taha Akyol, Oktay Ekşi, Kadir Çelik, Tayfun Talipoğlu, Yalçın Doğan, Yavuz Donat, Güneri Civaoğlu, Can Dündar, Ahmet Vardar, Necati Doğru, Fatih Altaylı, Ali Kırca, Fikret Bila, Murat Bardakçı, Abbas Güçlü, Faruk Bildirici v.b. gibi isimler araştırmacı gazeteci olarak öne çıkmaktadır.

Bir ülkede araştırmacı gazeteciliğin gelişebilmesi için basın özgürlüğünün olduğu demokratik, katılımcı bir rejim olması gerekmektedir. Özellikle toplumda yara haline gelmiş uyuşturucu ticareti, mafya, yasa dışı çeteler, kamu kurumlarında yapılan yolsuzluklar, rüşvet skandalları, toplum sağlığını tehdit eden özel kesim işletmeleri gibi birçok konunun ortaya çıkmasında araştırmacı gazeteciliğin rolü yadsınamaz. Böyle önemli konuları içerisine alması nedeniyle araştırmacı gazeteciler pek çok tehlike ile karşı karşıyadır. Ayrıca araştırmacı gazeteciliğin gelişebilmesi maddi olanaklarla da doğrudan ilişkilidir. Çünkü araştırma yapma faaliyeti hem uzun hem de masraflı bir süreci kapsamaktadır. Aynı zamanda araştırma yapılırken gazeteciden günlük rutin işlerinin de yapılması beklenmektedir. Bu durumda araştırmacı gazeteci olarak tanınan pek çok isim, uzun süren araştırmalar sonucunda haberler hazırlamak yerine günlük konularla ilgili yazılar yazmayı tercih etmektedir. 

 

3.2)     Araştırmacı Gazeteciliğin Sorunları

3.2.1) Tehditle Karşılaşma Riski

Araştırmacı gazeteciliğin tanımını yaparken, gizli kalmış ya da özellikle gizli kalması için çaba sarfedilmiş haber değeri taşıyan konuları araştırmak, ortaya çıkarmak gibi önemli bir misyonu olduğundan söz etmiştik. Dolayısıyla araştırmacı gazeteci, o güne kadar faaliyetlerini normal seyrinde devam ettiren ve ortaya çıkması durumunda işleri bozulacak olan birilerini rahatsız edecek faaliyetler içerisine girmektedir. Gizli kalmış olayların üzerindeki gizemi kaldırmak amacıyla, inceleme ve araştırmalarını olabildiğince derinleştirerek gerçeklere ulaşmaya çalışan araştırmacı gazeteci, çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kalabilmektedir. Yolsuzlukları ortaya çıkanlar, yeraltı örgütleri, hatta bazen iktidar ve muhalefet partisi mensupları bile gazetecileri sindirmek ve korkutmak için tehditler sarfetmektedirler. Hatta bu tehditlerin sonunun ölüme gittiği ve gazetecilik uğruna yaşamlarını feda eden pek çok örnek mevcuttur. Türkiye’de gerçek anlamda araştırmacı gazeteci kimliği taşıyan gazetecilerin neredeyse hepsi, muhalefet ettikleri gruplar ya da kişiler tarafından öldürülmüş ya da öldürtülmüşlerdir. Oysa bu gazeteciler muhalefet ettikleri konu hakkında belgelere dayanarak birçok gerçeği ortaya çıkarmış ve topluma yararlı hizmetler yapmış insanlardır. Ancak yaptıkları haberlerin bedelini canlarıyla ödemişlerdir. Son yıllarda Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin böyle bir tehdit altında olması pek çok araştırmacı gazetecinin gerçekten gizli kalmış derin konular hakkında yazmasını engellemeye başlamıştır. Şüphesiz ki, bunun altında sadece araştırmacı gazeteciliğin taşıdığı bu risk değil, çıkar ilişkileri nedeniyle gazetecileri yönlendirmeye çalışan iç ve dış faktörlerin de yattığını söylemek mümkündür.

 

3.2.2) Medyada Etik Kavramı ve Araştırmacı Gazetecilik

Her alanda olduğu gibi gazetecilik ve araştırmacı gazetecilik alanında da etik kurallar çerçevesinde hareket etmek oldukça önem taşımaktadır. Etik terimi kısaca, ahlaki değerlerle ilgilenen, toplumun norm olarak benimsediği değerleri sorgulayan, nasıl uygulandıklarını araştıran bir alanı ifade etmektedir.[xxi] Teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir ivme kazandığı günümüzde araştırmacı gazeteciliğin önemi giderek artarken, etik değerlerin korunması vazgeçilmez bir ilke konumuna gelmiştir. Etik, sorumlu habercilik duygusunu ön plana çıkarmaktadır. Araştırmacı bir gazetecinin, haberi elde etme aşamasından başlayarak her aşamada bu etik sorumluluk duygusu ile hareket etmesi gerekmektedir. Eğer gazeteci, salt inandırıcılık ve iknayla, doğruluğunu araştırmadan haber üretiyorsa sorumlu habercilik anlayışından söz edilemez. Türkiye’de araştırmacı gazetecilik anlamında, maalesef haberlerin gerçekle doğrulanabildiği ölçüde uygun olarak, bütün unsurlarıyla, ilgili tüm tarafların görüşleriyle, objektif olarak yansıtılması ve haber içinde herhangi bir yargıda bulunulmaması ilkesine aykırı davranışların yaygın olduğunu söylemek mümkündür.[xxii]

Etik sorumluluk açısından araştırmacı gazeteciliğin karşılaştığı bir başka sorun, kitle iletişim araçlarının en yüksek tirajı sağlama, en çok reklâm alma gibi ticari kaygılarla hareket ediyor olmasından dolayı, gazete sahiplerinin bazen araştırmacı gazetecilik faaliyetlerinden çok, kamuoyunun ilgisini çekebilecek başka konulara yönelmeleridir. Bu nedenle gazeteler zaman zaman haber değeri olan konularda haberler yapmak yerine, yüksek tiraj sağlayacak sansasyonel haberler yapmayı tercih edebilmektedir. Bunda medyanın büyük bir ticari alan haline gelmesinin ve kamuoyu üzerindeki etkisini sermaye çevrelerinin, iktidarın, muhalefetin fark etmesinin büyük bir rolü vardır. Gazeteciler mesleklerini yerine getirirken, olay ve haber arasında bir bağ kurmak için verileri elemek, doğrulamak, belli ölçülerden hareketle yorumlamak yerine, her türlü olayı, her türlü söylemi, her tür belgeyi haber haline çevirmek, haber hiyerarşisinde üst sıralara çıkarmak gibi bir tutum içerisine girmektedir.[xxiii] Türk basını bugün tekelleşme gibi çok tehlikeli bir olgu ile karşı karşıyadır. Yazılı ve görsel basının belirli ellerde toplanması toplumun bakış açısını, değerlendirme özgürlüğünü kısıtlamakta, demokrasiye ve hür düşünceye set çekmektedir.[xxiv] Medya patronları tarafından yönlendirilen ve yazı işlerinin taleplerini yerine getirmeye çalışan gazeteciler, bu yönde yazılar yazmakta ve zaman zaman objektiflikten uzaklaşmaktadır. Bunların dışında kimi zaman gazeteciler üzerinde iktidarın da etkili olduğu ve taleplerinin olduğu görülmektedir. Yapılması gereken araştırmacı gazetecinin etik sorumluluk duygusuyla haberini bu iç ve dış etkenlerden arındırması ve basın meslek ilkeleri doğrultusunda haberlerini hazırlaması gerekmektedir. Peki, gazetecilikle meslek ahlakı nedir? Araştırmacı gazeteci haberini hazırlarken nelere dikkat etmelidir? Basın meslek ilkeleri neleri içermektedir? Bunların ilk 6 maddesini şöyle sıralamak mümkündür; “yayınlarda hiç kimse ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz, düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı, genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ve incitici yayın yapılamaz, gazetecilik mesleği ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez, kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan ve iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez, kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında yayın konusu olamaz, soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz.”[xxv] Bu ilkeler doğrultusunda araştırmacı gazetecinin ahlaki sorumluluğu içerisine, haberin kamuya yayımından önce, doğruluğu uygun araştırmalardan sonra ortaya çıkarılan olguların aktarılması, güvenilir verilere dayanan doğrulatmanın yapılması, haberde aktarılan olguların, olayların meydana geliş gerçekliğine karşılık gelmesini sağlamak için çaba gösterilmesi ve bunların tarafsız bir biçimde sunulması girmektedir.

Türkiye’de araştırmacı gazetecilikle ilgili belirtilmesi gereken bir diğer durum, gazetecilerin çeşitli etkiler altında kalarak toplumun hazır olmadığı haberleri sunmama konusundaki tutumlarıdır. Gazete yöneticileri ve gazete patronları tarafından yapılan bu güdülmeme işlemi, araştırmacı gazeteciler açısından özenle kullanılan güvenilir haber ve gerçek haber sloganlarının, çeşitli iktidar odakları tarafından sıkı sıkıya denetlenmiş, bir başka açıdan da medyatik sistemin işleyişini bozmayacak haber anlamına gelmesini sağlamaktadır. Gazetelerin sadece toplumun hazır olduğu haberleri sunduğu yönündeki iddiaya en iyi örnek Susurluk olayıdır. Susurluk’ta bir kamyonun neden olduğu bir kaza sonucunda ortaya çıkan bilgi yumağı, birçok gazete ve gazetecinin bildiği ancak kamuoyuna ulaşmasını uygun görmediği sakıncalı bir haber kaynağı olarak görülmüştür. [xxvi] Günümüzde gazeteciler daha çok halkı ilgilendiren ve tirajlarını arttıracak magazinsel haberler yapma eğilimindedir. Bu eğilimin nedeni kimi zaman ticari, kimi zaman da iktidar ya da muhalefet gruplarınca yapılan güdümlü bir faaliyetten kaynaklanmaktadır. Bu noktada araştırmacı gazetecilere önemli bir rol düşmektedir. Araştırmacı gazeteciler toplumsal sorunların çözümü ve kamuoyunu doğru bilgilerle yönlendirme açısından önemli bir sorumluluk taşıdıklarının farkına varmalı ve kendilerini mümkün olduğu kadar iç ve dış etkilerden arındırarak,  toplumda kamu denetçisi rolünü üstlenmek konusunda ellerinden geleni yapmalıdırlar.

 

3.2.3) Özel Hayat ve Araştırmacı Gazetecilik

Basın özgürlüğü ilkesi anayasanın vazgeçilmez kuralıdır. Özgürlükçü, demokratik ve insan haklarına dayalı ve saygılı rejimlerde kitle iletişim araçları, toplumun vazgeçilmez öğeleridir. Basının haber üretme işlevini yerine getirirken, özel hayatla ilgili haklarla karşı karşıya geldiği ve zaman zaman eleştirildiği olmuştur. Basın, görevi gereği, toplum yaşamında önemli rol oynayan kişileri her yerde izlemekte ve basın açısından bu insanların izlenmesi, eleştirilmesi son derece doğru kabul edilmektedir. Konu, özel yaşama ilişkin haberler olunca, üzerinde durulması gereken, kamuoyunun göz önündeki kişilerin özel yaşamı hakkında ne kadar bilgi sahibi olması gerektiği konusudur. Bu sorunun cevabı göreceli bir nitelik taşımakta, gazetecinin ve/veya üstlerinin kişisel tutum ve yargılarına, çıkar çatışmalarından doğan yanlılıklarına göre farklılık göstermektedir.[xxvii] Araştırmacı gazetecilikte özel hayata ilişkin ortaya çıkan yasal sorunlar ahlaki olanlardan daha somuttur. Özel hayata saygı konusunda ilk defa 22–23 Mayıs 1967 yılında Stokholm’da yapılan kongrede alınan kararla özel hayata saygı hakkının kapsamı genişletilmiştir. Buna göre, özel ve aile hayatına ve meskene müdahalelere, beden ve akıl tamlığına, ahlak ve fikir açıklama hürriyetine, şeref ve haysiyete yönelik tecavüzlere, söz ve hareketlerin zararlı yorumlarına, özel hayata ilişkin ve başkasını ilgilendirmeyen haber yayılmasına, isminden, kimliğinden, resminden faydalanılmasına, her türlü izleme, gözetleme ve baskı altında tutma hareketlerine, muhaberata el konulmasına, yazılı ve sözlü özel muhaberelerden hüsniniyetle faydalanılmasına, meslek sırrı olarak kendisine bildirilen veya kendisinin öğrendiği bilgilerin yayılması şeklindeki müdahaleler de hakkın kapsamı içine alınmıştır. “İnsan yaşamında ve mutluluğunda büyük önem taşıyan özel hayatın gizliliği ve korunması temel insan hakkı olarak kabul edilmiştir. Bu hak kamu makamlarına, topluma ve diğer bireylere karşı korunacaktır. Böylece özel hayata saygı hakkı denilen bu hak, kişinin en ufak dış müdahale olmaksızın, kendi hayatını dilediği gibi sürdürmesi hususunda serbest olması hakkı olarak gösterilmiştir.[xxviii] Araştırmacı gazetecinin hazırlamış olduğu bir haber okuyucuya ulaştırılırken, gerçeğe uygun olsa bile kişinin onur ve saygınlığına saldırıyı oluşturacak niteleme ve değerlendirmelerin yapılmaması, konunun içeriğiyle doğrudan ilgili olmayan bilgilerin açıklanmaması, haberin içeriğiyle uygun düşmeyen sözcüklerin kullanılmaması ve araştırmacı gazetecinin mesleki ahlak kuralları çerçevesinde haberini sunması gerekmektedir.

 

3.2.4) Genel Olarak Medyanın Önündeki Yasal Engeller ve Yeni Basın Kanunu

Türkiye'nin demokratikleşme sürecindeki en önemli mihenk taşı hiç kuşkusuz basın özgürlüğüdür. İlk bakışta sadece basın sektörünü ilgilendiren bir sorun izlenimi veren bu konu, aslında halkın haber alma, düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünden başka bir şey değildir. Basın özgürlüğü ile ilgili maddeler anayasanın 28.-32. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Anayasanın 31. maddesinde basın özgürlüğünün kanun, milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlığın korunması sebepleri dışında sınırlanamayacağından söz etmektedir. Medyanın önündeki yasal engeller yeni Türk Ceza Kanunu ve yeni Basın Kanunu’nda daha da ağırlaştırılmıştır. Yeni basın kanununda basın özgürlüğü; toplum ahlakı, milli güvenlik, kamu düzeni kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, 'yargı gücünün otoritesinin sağlanması' gerekçeleriyle sınırlanabilecektir.[xxix] Özellikle Basın Yasası incelendiğinde konulan yasakların ve yaptırımlarla güçlendirilen yasaklayıcı düzenlemelerin basını sınırladığı ve engellediği gibi, bireylerin bilgi edinme hakkını ve öğrenme özgürlüğü engellediğini de belirtmek gerekmektedir.[xxx]

5187 sayılı yeni basın kanununda yer alan suçlardan düzeltme ve cevabı yayınlanmamak, yargıyı etkilemek, cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirmek, bazı suçlarda suç fail ve mağdurlarının kimliğini açıklamak basının çokça karşı karşıya kaldığı, cezalandırılma tehdidi altında kaldığı suç birimlerini oluşturmaktadır.

Cevap ve düzeltme hakkının kullanılması karşısında basının durumunu düzenleyen 18. maddenin dayanağı olan 14. maddede bireylerin cevap ve düzeltme haklarını kullanma süreleri ve başvurdukları makamlar iki ay, üç gün, on beş gün, üç gün, gene üç gün gibi karmaşık bir silsileye bağlı kılınmıştır. Özellikle ceza ve düzeltmeye ilişkin cezai yaptırım Türk Ceza Hukukunda karşılaşılmayan ölçüde yüksektir.

5187 sayılı yeni basın kanunun 19. maddesinde "Yargıyı Etkileme" başlığı altında ceza yargılamasında soruşturma ile ilgili belgelerin yayınlanması ve görülmekte olan davalarda hâkim ve mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayınlanması, ceza yaptırımına bağlı tutulmaktadır.  Bu düzenleme içerisinde soruşturma aşamasında savcı ,yargıç ya da mahkeme işlemlerini veya soruşturma ile ilgili belgelerin içeriğinin yayınlanması suç olarak kabul edilmiştir.

Önceki Basın Kanununda sadece intihara özendirme suç olarak düzenlenmişken, bunun yanına yeni kanunla cinsel saldırı ve cinayetlerin eklenmesi baskıcı rejim alanının daha da artmasına neden olmuştur.

Yeni Türk Ceza Kanunu incelendiğinde pek çok suç biçiminin basın ve iletişim özgürlüğünü sınırlayıcı ve etkileyici biçimde düzenlendiği saptanmaktadır. Şöyle ki ; İntihara teşvik (m.84/3), Hakaret (m.125/4), Haberleşmenin Gizliliğinin ihlali (m.132/4), Kişiler arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi (m.133/3), Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali (m.,134/2), Verileri Hukuka Aykırı Olarak Yayılması (m.136), Nitelikli Dolandırıcılık (m.158/1-g), Kamu Barışına Karşı Suçlar (m.213-218), Suç işlemek için Örgüt Kurma (m.220/8), Müstehcenlik (m.226/2,5), İftira (m.267), Yargı Görevi Yapanı Etkileme (m.277/1), Soruşturma Gizliliğini İhlal Etme (m.285/3), Kovuşturmada Ses ve Görüntüleri Kayda Alma (286/1), Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs Etme (288/2), Devlete Karşı Savaşa Tahrik (m.304/1), Temel Milli Yararlara Karşı Hareket (m.305/2) , Halkı Askerlikten Soğutma (m.318/2), Askerleri İtaatsizliğe Teşvik (m. 31 9/2), Savaşta Yalan Haber Yayma, Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına ilişkin Bilgileri Açıklama gibi maddelerde fiilin basın yayın aracılığıyla işlenmesi , suçun unsuru veya ağırlaştırıcı sebebi olarak doğrudan doğruya yazılmış veya bunlardan sadece birkaçında aleni olarak işlenme veya açıklama gibi terimlerle basınla ilişkiler kurulmuştur.

SONUÇ

Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin yeni bir kavram olduğunu ve 1980’lerden sonra ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Aslında 1980’lerden sonra ortaya çıkması Türkiye açısından bir gerçeği de göstermektedir. Bu çalışmanın tümünde de belirtildiği gibi medyanın magazinleşmesi, medya sermayedarlarının, hükümetin, muhalefetin gazeteciler üzerindeki ve medya patronlarının da ticari kaygılarla haber hazırlama süreci üzerindeki etkisi bu sürecin baş aktörleridir. Bu yıllara kadar, normal gazetecilik faaliyeti içerisinde araştırma kavramı zaten doğal bir olgu olarak var olduğu için, araştırmacı gazetecilik adında bir ayrımlaşmaya gidilmemişti. Bu zamandan sonra medyada ortaya çıkan bu olumsuz durumlar güvenilir haber için araştırmacı gazetecilik kavramını ortaya çıkarmıştır. Araştırmacı gazeteci, toplumda gizli kalmış ya da gizli bırakılmış gerçekleri araştırır ve kamu yararını gözeterek kitlelere ulaştırır. Medyanın kamuoyunun ilgisini bu tür skandalların olduğu kurumlara çekmesi, birçok yanlışlığın düzeltilmesine sebep olmuştur. Örneğin son günlerde yaşadığımız Malatya Çocuk Yuvasındaki şiddet skandalının ardından, hükümet bu durumun önüne geçmek için bütün çocuk yuvalarına kamera yerleştirmeye karar vermiş ve bir kötü uygulama daha araştırmacı gazetecilik sayesinde sona ermiştir. Üzülerek belirtmek gerekir ki Türkiye, araştırmacı gazeteciler için bitmez tükenmez bir kaynaktır. Ancak araştırmacı gazetecilik büyük özveri isteyen bir iştir, büyük tehlikeleri de içinde barındırmaktadır. Türkiye, bu güne kadar çok değerli birçok araştırmacı gazeteciyi kaybetmiştir. Araştırmacı gazetecilik bu tehlikelerinin dışında, teknik bir takım engellerle de karşılaşmaktadır. Bunlardan biri siyasal ve yasal engellerdir. Özellikle değişen basın kanunu, gazeteciler için Türk Ceza Hukukunda görülmeyen miktarlarda maddi yaptırımları öngörmekte ve basın özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikler taşımaktadır. Bunların dışında bir de siyasal engeller söz konusudur. Türkiye’nin ihtilal dönemlerinde örneğin 1960 sonrası, 1980–1983 yılları arasında askeri yönetim tarafından gazetelerde yayıma hazırlanan haberlerin özel görevlilerce zaman zaman denetlendiğinden söz edilmektedir. Bugün hükümetlerin bu anlamda basına doğrudan bir müdahalesi olduğu söylenemez ancak devlet yönetimine egemen olan politik görüşler yayma anlamında Althusser’in belirttiği gibi devletin bir ideolojik aygıtı olarak gördüğü söylenebilir. Muhalefet gruplarının da aynı etkisi söz konusudur. Örneğin, bir medya grubunun başında bulunan bir kişinin kurduğu bir partinin, kurulmasından kısa bir süre sonra  % 7 civarında oy alması, medyanın kitle iletişimi üzerindeki etkisinin en güzel örneğidir. Bunların dışında medyanın tekelleşmesi ve gazete sahibinin eğilimi de gazeteciler üzerinde etkili olmaktadır. Gazete sahibi genellikle, kendi görüşü yönünde yayınlar yapılmasını istemekte, bütün bunlar araştırmacı gazeteciyi sınırlandırmaktadır.

Araştırmacı gazetecilik için maddi kaynak da çok önemlidir. Genellikle, gazetecilerin sadece araştırma yapmak gibi bir lüksü olmamakta, aynı zamanda günlük işlerini de yapması beklenmektedir. Bu da araştırmacı gazeteciler için oldukça zor olmakta ve daha günlük konulara eğilmelerine neden olmaktadır..

 



[i] Rick Parrish, “The Changing Nature of Community”, Strategies, Volume. 15, No. 2, 2002, Carfax Publishing, internet adresi: http://taylorandfrancis.metapress.com/(f2xbsujo4nutoo451mp2bn55)/app/home/contribution.asp?referrer=parent&backto=issue,6,7;journal,3,8;linkingpublicationresults,1:104671,1, erişim tarihi, 25.11.2006, s. 259.

[ii] Hakan Kara, “Bilgisayar/İnternet Teknolojisi ve Değişen Gazetecilik”, Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya (Der. Sevda Alankuş), IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2005, s. 125–126.

[iii] Nurdoğan Rigel, Kâğıt Kaplanlar, Der Yayınları, İstanbul, 1993, s. 65–166.

[iv] Peter Golding-Graham Murdock, “Kültür, İletişim ve Ekonomi Politik”, Medya Kültür Siyaset (Der. Süleyman İrvan), Alp Yayınevi, Ankara, 2002, s.88.

[v] Aslı Yapar Gönenç, “İletişim Teknolojilerinin Medya Üzerindeki Etkisi”, İnternet Adresi: http://cim.anadolu.edu.tr/pdf/2004/1130847878.pdf, Erişim Tarihi: 28.11.2006, s.447.

[vi] Saim Kaptan, Bilimsel Araştırma Teknikleri ve İstatistik Yöntemleri, Ankara, 1981,s. 14

[vii] Seyfettin Turhan, Araştırmacı Gazetecilik, Um:ag Yayınları, Ankara, 1997, s. 108

[viii] Wolf Scheineder, Paul-Josef Raue (Çev. Işık Aygün), Gazetecinin El Kitabı, Konrad Adenauer Vakfı, Ankara, 2000

[ix] Selda İçin Akçalı, “Kamu Çıkarını Korumak İçin Araştırmacı Gazetecilik Bir Alternatif Olabilir mi?”, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Kuram ve Araştırma Dergisi, Yaz-Kış 2003, Sayı. 18, internet adresi: http://www.ilet.gazi.edu.tr/iletisim_dergi/18/AKCALI.pdf, erişim tarihi: 25.11.2006, s. 80.

[x] Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik, A.Ü. B.Y.Y.O. Yayınları, No: 8, Ankara, 1987, s.10

[xi] Hasan Pulur, “Bizim Mesleğimiz”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Kasım Aralık 1996, Y: 2, S: 12, s. 946

[xii] Erol Mutlu, İletişim Sözlüğü, Ark Yayınevi, Ankara, 1994, s.13

[xiii] Seyfettin Turhan, a.g.e., s.28

[xiv] Nevzat Dağlı, Gazete Yayınlama Teknikleri, Ankara, 1995, s.19

[xv] A. Rıdvan Bülbül, Genel Gazetecilik Bilgileri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000, s.228

[xvi] Seyfettin Turhan, a.g.e, s.13-14

[xvii] Watergate skandalı, Amerika’da başkanlık seçimi için, 1972’de tartışması başlayan ve 1974’de o zamanki Başkan Richard Milhous Nixon’ın başkanlıktan istifasıyla sona eren siyasi casusluk olayıdır. Olayın birinci aşamasında, seçim kampanyasının başlangıcında, Demokrat Parti genel merkezinin bulunduğu Watergate binasına, CIA ve FBI ajanlarınca dinleme cihazları yerleştirildiği saptandı. Beş kişi tutuklandı. Nixon bunların kendi adamları olmadığını iddia etti, gizli bantları açıklamayı kabul etmedi. Daha sonra yüksek mahkemenin zorlayıcı kararları karşısında bantları ilgililere vermek zorunda kaldı. Bantların dinlenmesi ve kamuoyuna açıklanmasıyla, skandal tüm açıklığıyla ortaya çıktı. Başkan Nixon da, yargının kendisi hakkında bir karar vermesine fırsat bırakmadan istifa ederek başkanlıktan ayrıldı. Kendisinden sonra başkan olan G. Ford’un bağışlayıcı kararıyla da yargılanmaktan kurtuldu. Ayrıntılı bilgi için Bkz. Seyfettin Turhan, a.g.e., s.33-34

[xviii] Selda İçin Akçalı, Türkiye’de Araştırmacı Gazetecilik, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, 2002, s.132-136

[xix] Tuncay Özkan, “Medya Nereye?”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S:11 , s.36

[xx] Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz. Seyfettin Turhan, a.g.e., s.14

[xxi] Seçil Büker, “Medyanın Sunduğu Yeni Ahlak”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11, s. 127

[xxii] Şahin Alpay, “Türkiye’de Demokrasi, Medya ve Sorunları”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y:2, S:11, s. 664

[xxiii] Ali Bayramoğlu, “Medya ve Etik”, Yeni Yüzyıl, 23 Mart 1995, s.5

[xxiv] Nazmi Bilgin, “Medya ve Etik”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11, s.134

[xxv] İsmail Kapan, “Medya ve Ahlak”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11, s.138

[xxvi] Selda İçin Akçalı, a.g.e., s.101

[xxvii] Nahide Karabay, Gazetecilik ve Haber: Kuramsal Bir Yaklaşımla, Meta Basım, İzmir, 2000, s.70–71

[xxviii] Fikret İlkiz, “Kişi Hakları ve Korunması / Özel Yaşam / Gazetecilik”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11, s. 349

[xxix] “Yeni Basın Kanununda Neler Var?”, Sabah, 12.04.2004

[xxx] Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz. Köksal Bayraktar, “Medyanın Önündeki Yasal Engeller”, 2. Türkiye Gazeteciler Konferansı, Ocak 2005

 

 

KAYNAKÇA

 

AKÇALI, Selda İçin, Türkiye’de Araştırmacı Gazetecilik, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, 2002.

 

AKÇALI İÇİN, Selda, “Kamu Çıkarını Korumak İçin Araştırmacı Gazetecilik Bir Alternatif Olabilir mi?”, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Kuram ve Araştırma Dergisi, Yaz-Kış 2003, Sayı. 18, internet adresi: http://www.ilet.gazi.edu.tr/iletisim_dergi/18/AKCALI.pdf, erişim tarihi: 25.11.2006.

 

ALPAY, Şahin, “Türkiye’de Demokrasi, Medya ve Sorunları”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y:2, S:11.

 

BAYRAMOĞLU, Ali, “Medya ve Etik”, Yeni Yüzyıl, 23 Mart 1995.

 

BİLGİN, Nazmi, “Medya ve Etik”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11.

 

BURGH, Hugo de, “Kings without crowns? The re-emergence of investigate journalism in China”, Media, Culture, Society, Sage Publications, Vol. 25, London, 2003, İnternet Adresi: http://mcs.sagepub.com/cgi/reprint/25/6/801.pdf, Erişim tarihi: 25.11.2006.

 

BÜKER, Seçil, “Medyanın Sunduğu Yeni Ahlak”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11.

 

BÜLBÜL, A. Rıdvan, Genel Gazetecilik Bilgileri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000.

 

DAĞLI, Nevzat, Gazete Yayınlama Teknikleri, Ankara, 1995.

 

GOLDİNG, Peter – MURDOCK, Graham, “Kültür, İletişim ve Ekonomi Politik”, Medya Kültür Siyaset (Der. Süleyman İrvan), Alp Yayınevi, Ankara, 2002.

 

GÖNENÇ, Aslı Yapar, “İletişim Teknolojilerinin Medya Üzerindeki Etkisi”, İnternet Adresi: http://cim.anadolu.edu.tr/pdf/2004/1130847878.pdf, Erişim Tarihi: 28.11.2006.

 

İLKİZ, Fikret, “Kişi Hakları ve Korunması / Özel Yaşam / Gazetecilik”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11.

 

KAPAN, İsmail, “Medya ve Ahlak”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S: 11

 

KARA, Hakan, “Bilgisayar/İnternet Teknolojisi ve Değişen Gazetecilik”, Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya (Der. Sevda Alankuş), IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2005.

 

MUTLU, Erol, İletişim Sözlüğü, Ark Yayınevi, Ankara, 1994.

 

ÖZKAN, Tuncay, “Medya Nereye?”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Eylül Ekim 1996, Y: 2, S:11.

 

PARRİSH, Rick “The Changing Nature of Community”, Strategies, Volume. 15, No. 2, 2002, Carfax Publishing, internet adresi: http://taylorandfrancis.metapress.com/(f2xbsujo4nutoo451mp2bn55)/app/home/contribution.asp?referrer=parent&backto=issue,6,7;journal,3,8;linkingpublicationresults,1:104671,1, erişim tarihi, 25.11.2006.

 

PULUR, Hasan, “Bizim Mesleğimiz”, Yeni Türkiye Dergisi Medya Özel Sayısı, Kasım Aralık 1996, Y: 2, S: 12.

 

RİGEL, Nurdoğan, Kâğıt Kaplanlar, Der Yayınları, İstanbul, 1993.

 

TOKGÖZ, Oya, Temel Gazetecilik, A.Ü. B.Y.Y.O. Yayınları, No: 8, Ankara, 1987.

 

TURHAN, Seyfettin, Araştırmacı Gazetecilik, Um: ag Yayınları, Ankara, 1997.