YIL: 11

SAYI: 128

AĞUSTOS 2008

 

 

önceki

yazdır

 

 

 Dr. Figen BÜYÜKAKIN

 

 Dr. Vedat CENGİZ

 

 Öğr.Gör. Armağan TÜRK

 

 

  

TÜRKİYE’DE PARA POLİTİKASI AKTARIM MEKANİZMASI: DÖVİZ KURU KANALI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME


 

 ÖZET

 

Son zamanlarda para teorisi alanında yapılan çalışmalar içerisinde parasal aktarım mekanizması konusunun öneminin arttığı görülmektedir. Zira parasal aktarım mekanizması hakkında elde edilecek detaylı bilgiler para politikasının başarısı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye ekonomisi özelinde (Vektör Otoregresyon) VAR modelini kullanarak 1990:1-2007:9 dönemi için döviz kuru kanalını incelemektir. Para politikası şokunun ardından reel döviz kuru, net ihracat, üretim ve fiyatların dinamik tepkisi ölçülmektedir. Sonuçlar para politikası şoklarının fiyatlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ve döviz kurunun parasal aktarım mekanizmasında önemli rol oynadığını göstermektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Para Politikası, Parasal Aktarım Mekanizması, Döviz Kuru Kanalı.

JEL Sınıflandırması: E52, F41.

 

 

Monetary Transmission Mechanism in Turkey: An Assessment on the Exchange Rate Channel

 

 

ABSTRACT

 

Recently the monetary transmission mechanism has become a more prominent theme in the monetary theory analysis. Because it is important for the successfull conduct of monetary policy to have a better knowledge about monetary transmission mechanism. The aim of this study is to investigate the exchange rate channel using Vector Otoregressive Models (VAR) for the 1990:1-2007:9 period in the Turkish economy. We trace out the dynamic response of real exchange rate, net export, output and prices following a monetary policy shock. Our results support, that the monetary policy shocks has a significant impact on prices and that exchange rate play a crucial role in the transmission of monetary policy in Turkey.

 

Key Words: Monetary Policy, Monetary Transmission Mechanism, Exchange Rate Channel.

JEL Classification: E52, F41.

 

1. GİRİŞ:

 

Ekonomideki gelişmelere bakıldığında, Merkez Bankalarının para politikası uygulamalarını yönlendirmede, parasal hedefleme, döviz kuru hedeflemesi ve enflasyon hedeflemesi olmak üzere başlıca üç stratejiyi benimsedikleri görülmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da, bu gelişmeler ışığında 1980’lerin ikinci yarısından  itibaren örtük, 1990’ların başlarından itibaren de kamuoyuna açıklanmak suretiyle açık olarak “Parasal Programlar” uygulamış ve izleyen yıllarda (zaman zaman kesintiye uğrasa da) bazen örtük olarak bazen de açık bir şekilde bu uygulamalarına devam etmiştir. Ancak söz konusu programların büyük çoğunluğu başarısızlıkla sonuçlanmıştır[1].

 

TCMB, Aralık 1999 itibarıyla enflasyonu düşürme programı çerçevesinde döviz kuru hedeflemesi stratejisini izlemiş, fakat Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin ardından bu stratejiyi terk etmek zorunda kalmıştır. Yaşanan krizlerin ardından serbest kur rejimine geçilmiş ve “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” adı altında yeni bir program uygulanmaya başlanmıştır. Merkez Bankası Kanununda yapılan yasal değişikliklerle birlikte hem amaç hem de araç bağımsızlığını kazanan TCMB, yeni dönemin başlangıcında para politikasını “örtük enflasyon hedeflemesi stratejisi” çerçevesinde yönlendirme çalışmalarına hız vermiştir. TCMB’nin örtük enflasyon hedeflemesini benimsemesinin temeli iki nedene dayandırılabilir: Bunlardan birincisi, açık enflasyon hedeflemesine geçilmesi için gerekli olan ön koşullardan bazılarının (fiskal baskınlığın olmaması ve güçlü finansal sistem) yerine getirilmemiş olmasıdır (Çolakoğlu, 2002: 28). İkincisi de enflasyon hedeflemesi stratejisinin uygulama çerçevesine ilişkin hazırlıkların henüz tamamlanmamış olmasıdır. Ancak 2006 yılına kadar yapılan gerekli değişiklik ve düzenlemelerin ardından bu yılın başından itibaren üç yıllık bütçe uygulamasına geçilmesiyle, üç yıllık bir hedef patikasının açıklanmasının, enflasyon hedeflerinin içsel tutarlılığını ve diğer makroekonomik projeksiyonlarla uyumunu artıracağı düşünülmüş ve “açık enflasyon hedeflemesi rejiminin” ilk aşamasında hedefler üç yıllık olarak ilan edilerek uygulamada devamlılık sağlanmıştır (TCMB, 2005: 4-5).

Enflasyon hedeflemesinde, merkez bankası doğrudan para politikasının nihai amacını hedeflemekte, ara hedefler kullanmamaktadır. Bunun anlamı, örtülü veya açık olarak gelecekteki enflasyon tahmininin ara hedef olarak kullanılmasıdır. Dolayısıyla, para politikası karar alma süreci, belirli bir zaman sonundaki (horizon) enflasyonun tahmini ile başlamaktadır (Almeida and Goodhart, 1998: 69). Enflasyon hedefine ulaşılması için belirlenecek horizon ise, ekonominin maruz kaldığı şokların doğasına, ekonomi otoritelerinin enflasyon/hasıla tercihlerine ve parasal aktarım mekanizmasına bağlıdır (Haldane, 2000: 7). O halde, hedefe ulaşma horizonunun belirlenebilmesi için, kısa vadeli faiz oranları, döviz kuru, para ve kredinin parasal aktarım mekanizmasındaki rolü ve ekonomiyi etkileyen başlıca şoklara ilişkin ayrıntılı ampirik değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir (Blejer and Leone, 2000: 8).

Literatüre bakıldığında parasal aktarımın kredi kanalı üzerine bir yoğunlaşma olduğu görülmektedir (Gündüz, 2001: 13-30, İnan, 2001: 3-20, Gür, 2003: 1-153, Bernanke, 1988: 3-11, Bernanke and Gertler, 1995: 27-48). Ancak Türkiye gibi dışa açık bir ekonomide parasal aktarımın döviz kuru kanalının da incelenmesi faydalı olacaktır. Bu yönde bir katkı sağlanması amacıyla hazırlanmış olan çalışmamız, sadece para politikası aktarım mekanizmasının döviz kuru kanalı üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu çerçevede uygulanan para politikasının reel ekonomi ve enflasyon üzerindeki etkisinin belirlenmesinde döviz kurunun rolü değerlendirilmeye çalışılmaktadır.

Çalışmanın içeriği şu şekilde düzenlenmiştir: İlk olarak para politikası aktarım mekanizmasına ilişkin genel bir değerlendirme yapılmaktadır. Ardından para politikası aktarım mekanizmasının döviz kuru kanalına ilişkin ampirik bir değerlendirmeye yer verilmektedir. Ulaşılan bulguların değerlendirilmesi ise, çalışmanın sonuç bölümünde yapılmaktadır.

 

 2. PARA POLİTİKASI AKTARIM MEKANİZMASI

 

Para politikası aktarım mekanizması, genel olarak para politikasının toplam çıktı (reel GSYİH) ve toplam harcamalar (nominal GSYİH) üzerindeki etkilerini ve bu etkilerin ortaya çıkışında rol oynayan aktarım kanallarını ifade etmektedir (Mishkin, 1992: 657-658). Daha açık bir ifadeyle, para politikası aktarım mekanizması, para politikası kararlarının toplam talebi, enflasyon beklentilerini ve enflasyon oranını etkileme süreci olarak da tanımlanabilir (Petursson 2001: 62).

Bu çerçevede dört farklı parasal aktarım kanalından söz etmek mümkündür: Bunlar sırasıyla, faiz oranı kanalı, varlık fiyatları kanalı, kredi kanalı ve döviz kuru kanalıdır (Şekil.1).

 

Şekil1: Parasal Aktarım Kanalları:

 

 

Kaynak: (Peersman, 2001: 6)

 

Şekilden de izlenebileceği gibi, aktarım kanallarının hepsi birbiriyle bağlantılıdır ve her bir kanal ayrı ayrı aşamaya sahiptir. Kuşkusuz, parasal aktarım mekanizmasının tam olarak anlaşılabilmesi için tüm bu kanalları birlikte analiz eden ayrıntılı bir araştırma gerekmektedir. Ne var ki, böylesine bir çalışmanın makale sınırlarını aşan bir çabayı gerektirdiği de ortadır. Dolayısıyla bu çalışmada sadece parasal aktarım mekanizmasının döviz kuru kanalı üzerinde durulmaktadır.

 

3. PARASAL AKTARIMIN DÖVİZ KURU KANALI

 

Açık ekonomi koşullarından doğan bu kanalın teorik temelleri esnek döviz kuru sisteminde geçerli olan Mundell – Flemming modeline dayanmaktadır (Bkz. Koca, 1997:41-91). Çünkü bu modele göre, para politikası döviz kuru aracılığı ile yerli ve yabancı yatırım kararlarının her ikisini birden etkilemektedir (Reyes, 2002: 2).

Şekil 1’den de izlenebileceği üzere, Merkez Bankasının operasyonel hedef olarak esas aldığı döviz kurlarında meydana getireceği değişiklikler önce dış talebi etkilemekte, daha sonra ise toplam harcamalar ve enflasyonu belirlemektedir. Buradan hareketle döviz kuru kanalını; “Merkez Bankasının para politikası uygulamalarına bağlı olarak döviz kurunda meydana getirdiği değişikliklerin milli gelir ve enflasyon üzerindeki etkileri” şeklinde tanımlayabiliriz.

Döviz kuru kanalı faiz oranındaki değişmelerin etkisini de içermektedir. Çünkü dünya çapında uluslararası sermaye hareketlerinin hızla liberalleştiği ve sermaye hareketlerinin faiz esnekliğinin çok yüksek olduğu bir ortamda ülkelerin uyguladıkları para politikaları faiz oranı üzerinden döviz kurunda güçlü etkiler meydana getirebilmektedir. Şöyle ki; Merkez Bankasının genişletici (daraltıcı) bir para politikası izlemesi halinde sermayenin maliyeti olan reel faiz oranı düşmekte (yükselmekte), yurtiçi reel faiz oranlarının düşmesi (yükselmesi) ise, anında sermaye hareketlerinin hacmini değişikliğe uğratmaktadır. Bunun nedeni, yabancı (ulusal) para bazlı mevduatların ulusal (yabancı) para bazlı mevduatlara göre daha cazip hale gelmesidir. Sonuçta ulusal para değer kaybederken (kazanırken) döviz kuru değer kazanmaktadır (keybetmektedir). Ulusal paranın değer yitirmesi (kazanması) ise, yurtiçi malları ucuz (pahalı) yurtdışı malları da pahalı (ucuz) hale getirdiğinden net ihracat artmakta (düşmekte) ve dolayısıyla da milli gelir yükselmektedir (azalmaktadır). Diğer bir deyişle net ihracat artar (azalır), net ihracatın artması (azalması) da firmaların yeni yatırım kararı almaları ile toplam talebin ve reel çıktının artmasına (azalmasına) yol açar (Mishkin, 1995: 5, Mishkin, 2001: 7).

Para politikasının çıktı üzerindeki bu etkisi şematik olarak da, şu şekilde gösterilebilir:

 

M    ↑           i   ↓            E   ↓            NX   ↑           Y   ↑

 

Öte yandan, döviz kurundaki değişmelerin uluslararası ticarete konu olan malların fiyatları üzerindeki etkisi sonucunda yurtiçi mallara olan talebin artması (azalması) yurtiçi fiyatların artmasına (azalmasına) neden olmaktadır. Aynı şekilde yurtdışı malların pahalı (ucuz) hale gelmesi de ithal edilen tüketim mallarının fiyatlarında doğrudan doğruya yükselişler (düşüşler) meydana getirebilmektedir. Bu da üretim maliyetini etkileyerek fiyatları değiştirici rol oynamaktadır. Şöyle ki; genişletici (daraltıcı) bir para politikası uygulaması sonucunda yurtdışı mallarının pahalılaşması (ucuzlaması) girdi maliyetlerinin artmasına (azalmasına) ve böylece maliyet enflasyonunun yükselmesine (düşmesine) yol açabilmektedir (Smets and Wouters, 1999: 489-490).

Ayrıca, döviz kurunun sabit olması veya geniş bir bant sistemi içinde tutulması halinde de özellikle yurtiçi ve yabancı varlıklar arasında tam ikamenin bulunmaması durumunda para politikasının etkinliği tam olarak ortadan kalkmamakla birlikte önemli ölçüde düşmektedir. Ancak yurtiçi ve yabancı varlıklar arasında tam ikamenin bulunması, para politikasının etkinliğini yok etmektedir (Gür, 2003: 17).

Döviz kuru kanalının önemi, ekonominin açıklık derecesine bağlı olarak değişmektedir. İhracat ve ithalatın GSYİH içerisindeki payına göre belirlenen açıklık derecesi ne kadar büyük olursa aktarım mekanizmasında döviz kuru kanalının ağırlığı da o kadar fazla olmaktadır. Diğer taraftan bir ekonominin açıklık derecesi ile ekonominin büyüklüğü arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır. Buradan döviz kuru kanalının özellikle açık ve küçük ekonomiler açısından daha önemli olduğu sonucu çıkmaktadır (Mishkin, 2001: 7, Nolte, 2003: 142, Favero ve Giavazzi, 2001: 12). Nitekim Avrupa Merkez Bankası Euro bölgesi ile ilgili olarak; “ büyük ve nispeten kapalı bir ekonomi özelliği gösterdiği için Euro bölgesinde dışa açık ve küçük ekonomilere göre nispeten döviz kuru kanalının öneminin de daha az olması beklenmektedir.” görüşünü ortaya koymuştur (Europäische Zentralbank, 2000: 46). İhracat ve ithalatın toplamını ifade eden dış ticaret hacminin GSMH içerisindeki payı 1990- 2005 dönemi için yaklaşık % 38, 2005 yılı için ise yaklaşık % 53[2] olarak gerçekleşen Türkiye ekonomisi, açık bir ekonomi özelliği göstermektedir. Bundan dolayı döviz kurunda ortaya çıkan değişmelere bağlı olarak aktarım mekanizmasında döviz kuru kanalının önemli olması beklenmektedir.

 

4. MODEL VE VERİ SETİ

 

Ekonomik yaşamdaki ilişkilerin karmaşıklığı geleceğin belirsiz hale gelmesine neden olmaktadır. Yapılan öngörülerle bu belirsizlikler tamamen ortadan kaldırılamasa da azaltılabilmektedir. Ancak, birçok iktisadi değişkenin karşılıklı olarak birbirlerini etkilemelerinden dolayı analizlerde kullanılmak üzere ele alınan verilerin salt içsel ya da dışsal değişken olarak ayrılması mümkün değildir. Bu da hangi iktisat politikasının hangi içsel veya dışsal değişkeni ne ölçüde etkileyeceğinin önceden bilinmesini engelleyici rol oynamaktadır (Uygur, 1983: 15).

Bu çalışmada Türkiye’deki parasal aktarımın döviz kuru kanalı VAR analizi kapsamında incelenmektedir. Böylece para politikası uygulamalarının faiz oranı ve döviz kuru üzerinden dış ticareti etkileyerek, milli gelir ve fiyatlar genel düzeyini değiştirmede etkin olup olmadığı konusunda bir sonuca varılmaya çalışılacaktır. VAR modellerinin kullanıldığı ilk ampirik çalışma Sims’in çalışması olmuştur (Sims, 1980: 1-33). Sims’in bu çalışmasının ardından VAR modellerinin önemi giderek artmıştır. Bu modeller daha çok makroekonomik değişkenlerin para politikasına tepkisi hakkında ampirik bulgu sağlamak amacıyla kullanılmıştır (Bagliano ve Favero, 1998: 1072). Son yıllarda bu modellerin en yaygın kullanılma amacı ise, parasal aktarım kanallarının ampirik olarak test edilmesine yönelik olmuştur. Bunun nedeni VAR modellerinin parasal aktarım mekanizmasının ampirik testine elverişli olduğunun kabul edilmesidir.

VAR modelleri, modeldeki her bir değişkenin kendi gecikmeli değeri ve diğer tüm değişkenlerin gecikmeli değerleri üzerinden tanımlandığı çok boyutlu doğrusal modellerdir. Modelde değişkenler arasında içsel dışsal ayrımı yapılmamakta, bütün değişkenler içsel kabul edilmektedir. Böylece değişkenlerden hangisinin içsel hangilerinin dışsal olduğu hakkında karar verilmesine gerek kalmamaktadır (Temurlenk, 1998: 3,5).

VAR modeli gecikme sayısı dikkate alınarak p’inci dereceden VAR modeli olarak adlandırılmakta ve VAR(p) şeklinde gösterilmektedir. n sayıda değişken içeren, p. dereceden bir VAR (p) modelinin gösterimi aşağıdaki gibidir:

,            burada;                                             (1)

                 t dönemine ilişkin (n´1) değişken vektörü

          c         (n´1) sabit terimler vektörü

                 rassal hata terimleri vektörü

                (n´n) parametre matrisleridir.

Bütün değişkenlerin içsel olması ve bu açıdan hangi değişkenlerin içsel hangilerinin dışsal olduğuna karar vermede sorun yaşanmaması ve yöntemin uygulanmasının basit olması VAR modellerinin üstünlükleri arasında yer almaktadır (Gujarati, 2001: 749-750). VAR modelleri ile yapılan ampirik analizler sonucu her şeyden önce politika yapıcılarının, ekonomide ortaya çıkan çeşitli şoklar karşısında çeşitli ekonomik değişkenlerin nasıl tepki gösterdikleri hakkındaki bilgisi ve anlayışı derinleşmekte ve bu şoklar sonucu değişen koşullara daha makul cevap vermelerini mümkün kılmaktadır (Sarte, 1997: 45).

VAR modelleri ile işlem yapabilmek için öncelikle kullanılan serilerin durağanlık testine tabi tutulmaları gerekmektedir (Zengin, 2000: 32). Zira etkin ve tutarlı bir analiz modeldeki değişkenlerin durağan olmasına bağlıdır. Bu çalışmada durağanlık testi için en çok kullanılan yöntemlerden birisi olan Augmented Dickey Fuller (ADF) testi kullanılmaktadır.

ADF testinde serilerin durağan olup olmadıkları aşağıdaki alternatif regresyon denklemleri kullanılarak belirlenmektedir.

                                                                                            (2)

                                                                        (3)

                                                               (4)

ADF testinde H0: γ=0 hipotezinin kabul edilmesi serinin birim kök içerdiğini ve dolayısıyla durağan olmadığını ifade etmektedir. H1: γ<0 alternatif hipotezi ise serinin birim kök içermediğini ve dolayısıyla durağan olduğunu ifade etmektedir.

Yukarıda ifade edilen hipotezlerin test edilmesinde kriter olarak Dickey ve Fuller’in Monte Carlo simülasyon yaklaşımı ile elde ettikleri Tau istatistiği (τ) kullanılmaktadır. Kritik değerler örnek dönemin büyüklüğüne ve regresyon denkleminin şekline göre değişmektedir. Yukarıdaki üç regresyon denklemi için ayrı ayrı sırasıyla τ , τμ, ve ττ istatistikleri kullanılmaktadır (Enders, 2004: 182, 190). Bu kritik değerler daha sonra Mac Kinnon tarafından yeniden düzenlenmiştir. Hesaplanan τ test istatistiğinin mutlak değeri (|τ |) t tablo değerinin mutlak değerinden büyük olması halinde zaman serisi durağan, hesaplanan |τ | değeri, |τ | tablo değerinden küçük olması halinde ise serinin durağan olmadığı kabul edilmektedir (Göktaş, 2005: 32-33).

VAR modellerinin tahmini sonucunda modelde yer alan değişkenler arasındaki ilişkilerin anlaşılması açısından elde edilen katsayıların doğrudan yorumlanması güçtür. Bu nedenle yardımcı olarak etki tepki fonksiyonu ve varyans ayrıştırması araçlarından yararlanılmaktadır (Lütkepohl ve Saikkonen, 1997: 128). Etki tepki fonksiyonları modelde yer alan her bir değişkenin kendindeki ve diğer bütün içsel değişkenlerdeki şoklara gösterdiği tepkinin dinamik davranışlarını karakterize etmek için kullanılan en önemli araçlardan bir tanesidir. Bu sayede her bir değişkendeki beklenmeyen bir değişmenin zaman içerisinde bütün diğer değişkenleri nasıl etkilediği izlenebilmektedir. Burada şoku veren değişken açısından etki, şoku alan değişken açısından ise bir tepki söz konusudur (Pindyck ve Rubinfeld, 1991: 385-387, Tarı, 2005: 435). VAR modelinin yorumlanmasında kullanılan diğer önemli bir araç da varyans ayrıştırmasıdır. Varyans ayrıştırması, her bir değişkenin öngörü hata varyansının hangi oranlarda diğer değişkenlerin bileşenlerine bağlanabileceği hakkında bilgi vermekte ve bu sayede değişkenler arasındaki ilişkilerin ortaya konulmasını sağlamaktadır (Pindyck ve Rubinfeld, 1991: 389, Tarı, 2005: 436).

Türkiye’de parasal aktarımın döviz kuru kanalını inceleyen bu çalışmada kullanılan değişkenler ve bu değişkenler için kullanılan semboller ise şu şekildedir: para politikasının göstergesi olarak bankalararası para piyasası işlemlerinde kullanılan gecelik (overnight) gerçekleşen basit faiz oranı ağırlıklı ortalaması (BGFO), döviz kurunun göstergesi olarak reel efektif döviz kuru endeksi (RDKUR), ihracat ve ithalat rakamları farkının değişim oranları alınmak suretiyle net ihracat (NETIH), reel ekonominin göstergesi olarak sabit fiyatlarla hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla endeksi(GSYIH), enflasyon ise tefe bazında (ENF) ele alınmışlardır. Bu değişkenlerden endeks olarak alınan reel döviz kuru ve gayrisafi yurt içi hasıla değişkenlerinin logaritmaları alınmış ve böylece değişkenler aynı düzeye getirilmiştir. Ardından tüm değişkenler Census X11 yöntemi kullanılarak mevsimsel düzeltmeye tabi tutulmuştur. Sözü edilen değişkenlere ilişkin verilerin tümü T.C. Merkez Bankası internet adresinden derlenmiştir. Veri seti, “1990:1 – 2007:9” dönemini kapsayan aylık değerlerden oluşmaktadır. Ayrıca modele ülkemizde yaşanan krizleri temsilen Şubat-Mayıs 1994, Aralık 2000 ve Şubat 2001 ayları için kukla değişkenler de eklenmiştir. Yapılan bütün testler ve tahminlerde Eviews 5.0 programı kullanılmıştır.

5. BULGULAR

 

Bu çalışmada kurulan VAR modelinde yer alan değişkenlerdeki durağanlığın tespiti Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF) birim kök testi ile gerçekleştirilmiştir. Regresyona sabit ve trend değişkenleri dahil edilerek (ADF (ττ)) birim kök sıfır hipotezinin testinden elde edilen sonuçlar Tablo 1’de gösterilmiştir. ADF test istatistiklerine göre LGSYİHSA değişkeninin düzey değerleri için, bütün önem düzeylerinde birim kök sıfır hipotezi reddedilmemiş ve bu nedenle farkı alınmıştır. Farkı alınan bu değişken için ise birim kök sıfır hipotezi reddedilmiş ve alternatifi kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle LGSYİHSA değişkeninin I(1) olduğu belirlenmiştir. Buna karşın BGFOSA, LRDKURSA, NETİHSA ve ENFSA değişkenlerinin düzey değerleri için birim kök sıfır hipotezi reddedilmiş ve bu değişkenler I(0) olarak belirlenmiştir. Bu nedenle bu değişkenler düzey değerlerinde modele dahil edilmiştir.

Tablo 1: Birim Kök Testleri (sabit ve trend değişkenleri ile)

 

 

Değişkenler

 

 

ADF

 

 

Optimal Gecikme Uzunluğu

 

M.K. Kritik Değ

 

Entegre

Derecesi

 

 

 

 

(%1)

(%5)

(%10)

 

BGFOSA

-5.3187

(1)

-4.0021

-3.4313

-3.1393

I(0)

LRDKURSA

-3.4677

(1)

-4.0021

-3.4313

-3.1393

I(0)

NETİHSA

-17.1786

(0)

-4.0019

-3.4312

-3.1392

I(0)

LGSYİHSA

-2.5281

(1)

-4.0021

-3.4313

-3.1393

-

DLGSYİHSA

-16.3170

(0)

-4.0021

-3.4313

-3.1393

I(1)

ENFSA

-8.3772

(0)

-4.0019

-3.4312

-3.1392

I(0)

 

 

Tahmin edilecek VAR modeline geçmeden önce, model için uygun gecikme uzunluğu belirlenmiştir. Bunun için aşağıdaki testler kullanılmıştır (Tablo 2). VAR modelinde kullanılan seriler aylık olduğu için 12 gecikmeye kadar olan değerlere yer verilmiştir. Tablo 2 incelendiğinde LR kriterinin 6 gecikme, FPE ve AIC kriterlerinin 5 gecikme, SC kriterinin 1 gecikme ve HQ kriterinin 4 gecikme için minimum değer verdiği gözlenmektedir. Optimal gecikme seviyesi için iki kriterin 5 gecikmeye işaret etmesi nedeniyle analizde gecikme seviyesinin 5 olmasına karar verilmiştir.

 

Tablo 2: VAR Modeli İçin Uygun Gecikme Seviyesinin Belirlenmesinde Kullanılan Test Sonuçları

 

 

Gecikme

 

LogL

 

LR

 

FPE

 

AIC

 

SC

 

HQ

0

-874.8999

NA

0.005298

8.948999

9.278830

9.082477

1

-479.6176

754.9892

0.000131

5.246176

5.988297*

5.546501

2

-442.5522

68.94151

0.000116

5.125522

6.279934

5.592695

3

-385.0256

104.1233

8.39e-05

4.800256

6.366956

5.434275

4

-285.3012

175.5148

3.98e-05

4.053012

6.032003

4.853880*

5

-244.1432

70.38026

3.41e-05*

3.891432*

6.282712

4.859146

6

-220.4282

39.36693*

3.47e-05

3.904282

6.707852

5.038844

7

-205.3383

24.29476

3.87e-05

4.003383

7.219242

5.304792

8

-186.9410

28.69976

4.18e-05

4.069410

7.697559

5.537666

9

-162.6943

36.61253

4.27e-05

4.076943

8.117381

5.712046

10

-142.9823

28.77948

4.58e-05

4.129823

8.582551

5.931774

11

-120.4043

31.83494

4.80e-05

4.154043

9.019061

6.122842

12

-94.04560

35.84787

4.86e-05

4.140456

9.417764

6.276102

* Kriterler tarafından belirlenen gecikme seviyesini göstermektedir.

 

VAR modelinin yorumlanmasında kullanılan etki tepki fonksiyonları ve varyans ayrıştırması araçlarından elde edilen sonuçlar modeldeki değişkenlerin sıralamasına bağlı olarak değişebilmektedir. Değişkenler arasında eş zamanlı ilişkilerin bulunması halinde politika değişkeni diğer değişkenlerden ayrılmaktadır. Politika değişkenine sıralamanın sonunda yer verilmesi sayesinde diğer değişkenlerin politika değişkenindeki şokların gecikmeli değerlerine tepkisi elde edilmiş olmaktadır. Bu çalışmada politika değişkeni olarak alınan gecelik faiz oranı sıralamada en sona konulmuştur. Diğer altı değişkenin sıralaması ise parasal aktarım sürecini yansıtacak şekilde yapılmıştır. Buna göre para politikası ilk olarak reel döviz kurunu etkilemekte, döviz kurundaki değişmeler ise sırasıyla net ihracat, reel ekonomi ve fiyatlara yansımaktadır (Garretsen ve Swank, 1998: 331).

Etki tepki fonksiyonları burada politika değişkeni olarak kabul edilen faiz oranındaki bir standart sapmalık şokun diğer değişkenler üzerindeki etkilerini göstermektedir. Bulgular aşağıda Şekil 2’de grafikler halinde verilmiştir. Gecelik faiz oranının kendisine gösterdiği tepkiye bakıldığında şokun başlangıçta yaklaşık yüzde on üç olarak gerçekleştiği görülmektedir. Dördüncü aydan itibaren ise, dalgalanma göstererek zamanla ortadan kalkması şokun geçici olduğu anlamına gelmektedir.

Para politikası şokunun döviz kuru üzerindeki etkisi önemli olmuştur. Faiz oranındaki pozitif bir şok, yani daraltıcı para politikası döviz girişine neden olarak döviz kurunun düşmesi ve ulusal paranın değerlenmesi ile sonuçlanmıştır. Döviz kurundaki düşme ilk iki ay için keskin olmuştur. Üçüncü ayda geçici bir artış eğilimi görülse de, döviz kuru dördüncü aydan itibaren yeniden düşme eğilimine girmiş ve bu süreç yedinci aya kadar devam etmiştir. Yedinci aydan itibaren ise tekrar yükselmeye başlamıştır.

 

Şekil 2: Etki Tepki Fonksiyonları

 

 

Döviz kurunun düşmesi ve böylece ulusal paranın değerlenmesi ihraç malların fiyatlarını artırırken, ithal mallarının fiyatında düşmeye yol açmaktadır. Bunun sonucunda ihracat azalırken ithalat artmakta ve böylece net ihracatta azalma ortaya çıkmaktadır. Şekil 2’den de görüldüğü üzere döviz kuru ve net ihracatın tepkileri arasında önemli ölçüde bir benzerlik bulunmaktadır. Döviz kurunun düşmesi sonucu net ihracatta azalma olmuştur. Döviz kurundaki hareketlere paralel olarak net ihracat üçüncü aydan itibaren artmaya başlamış ve altıncı aydan sonra yeniden azalmıştır.

Daraltıcı para politikası döviz kuru ve net ihracatı etkiledikten sonra reel ekonomiye yansımaktadır. Bu çalışmada reel ekonomiyi temsilen gayri safi yurtiçi hasıla seçilmiştir. Şekil 2’den görüldüğü üzere daraltıcı para politikasının gayri safi yurtiçi hasıla üzerindeki etkisi düşme yönünde olmuştur. Söz konusu negatif tepki başlangıçta açık ve keskin olmuştur. Bu yöndeki bir tepkide ihracattaki azalmanın da etkisi olmuştur. Döviz kurunun düşmesi ve ulusal paranın değerlenmesi sonucu ihracatta azalmanın ortaya çıkması toplam talebi azaltarak üretimin düşmesine yol açmıştır. Ancak negatif tepkinin ikinci aya kadar devam etmesi geçici olduğunu göstermektedir. Belirli bir gecikmeden sonra net ihracatın yeniden artamaya başlaması üretim artışını da beraberinde getirmiştir. Üretim beşinci aydan itibaren dalgalı bir seyir izleyerek sıfıra yaklaşma eğilimine girmiştir.

Döviz kurundaki değişmelerin dış ticaret ve milli gelir üzerindeki etkisinin yanında fiyatlar üzerinde de etkisi olmuştur. Uygulanan daraltıcı para politikası sonucu döviz kurunun düşmesi, bir taraftan ihracat daha pahalı hale geldiği için yurtiçi mallara olan talebi azaltarak, diğer taraftan ithalat ucuzladığı için girdi maliyetlerinde ve ithal tüketim malları fiyatlarında doğrudan düşüşlere yol açarak enflasyonun düşmesine neden olmaktadır. Türkiye için etki tepki fonksiyonundan elde edilen sonuçlar enflasyonun başlangıçta arttığını ve enflasyondaki düşüşün ise bir aylık bir gecikmenin ardından gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Birinci ayda hızlı bir artış gösteren enflasyon oranı ikinci aydan itibaren düşmeye başlamış ve dördüncü aydan sonra başlangıç seviyesinin altına düşmüştür. Beşinci aydan itibaren ise dalgalı bir seyir izleyerek on altıncı aydan sonra istikrar bulmuştur. Enflasyonun bir aylık kısa bir süre için şaşırtıcı bir şekilde artışını daraltıcı para politikasının arz yönlü etkisi ile açıklamak mümkündür.

 

Tablo 3: DLGSYIHSA’nın Varyans Ayrıştırması

 

DÖNEM

 

LRDKURSA

 

NETİHSA

 

DLGSYIHSA

 

ENFSA

 

BGFOSA

1

0.204908

0.270554

99.52454

 0.000000

 0.000000

2

0.252145

0.623116

95.15196

2.245340

 1.727441

3

1.794811

2.438867

90.44846

2.501634

2.816229

4

1.802587

2.467906

89.79759

2.443552

3.488367

5

2.528778

2.415077

88.93021

2.587130

3.538802

6

3.234987

2.396370

88.24276

2.584364

3.541522

7

3.486996

2.395595

87.50117

3.048503

3.567733

8

3.702270

2.402874

87.10345

3.239258

3.552148

9

3.736744

2.411090

87.00547

3.257219

3.589480

10

3.763223

2.441369

86.95081

3.256458

3.588135

11

3.768909

2.442773

86.90219

3.292536

3.593590

12

3.768652

2.442660

86.90075

3.294509

3.593430

 

 

Döviz kuru kanalını incelemede kullanılan diğer bir araç olan varyans ayrıştırması ise modelde yer alan her bir değişkende meydana gelen değişmelerin kaynaklarını yüzde olarak ifade etmektedir. Modelde reel ekonomiyi temsilen yer verilen gayrisafi yurtiçi hasıla ve enflasyon için varyans ayrıştırması sonuçları sırasıyla Tablo 3 ve Tablo 4’de verilmiştir. Tablolarda yer alan her bir sütun üretimin öngörü hata varyansının yüzde olarak hangi değişkenlere bağlanabileceğini göstermektedir.

Bulgular para politikası şokunun ardından gayri safi yurtiçi hasılada ortaya çıkan değişmelerin büyük ölçüde kendisinden kaynaklandığını göstermektedir (Tablo 3). Örneğin dördüncü ayda gayri safi yurtiçi hasıladaki değişmelerin yaklaşık yüzde 89.8’i kendinden, yüzde 10.2’si ise diğer değişkenlerden kaynaklanmıştır. Ancak döviz kurunun payı zamanla giderek artmış ve yedinci aydan itibaren diğer değişkenlere kıyasla daha etkili olmuştur. Bunlar içerisinde döviz kurunun payı dördüncü ayda 1.8, sekizinci ayda 3.7 ve on ikinci ayda 3.8 olmuştur.

 

Tablo 4: ENFSA’nın Varyans Ayrıştırması

 

DÖNEM

 

LRDKURSA

 

NETİHSA

 

DLGSYIHSA

 

ENFSA

 

BGFOSA

1

11.71313

0.680460

2.788806

84.81760

0.000000

2

11.96120

2.202338

8.264847

74.01506

3.556549

3

13.88713

3.733151

7.775226

69.27554

5.328953

4

13.67832

3.708121

7.755488

69.61234

5.245727

5

13.75014

3.936313

7.793972

69.27518

5.244401

6

13.88057

4.034587

7.945753

68.65409

5.485006

7

13.99009

4.002805

8.417342

67.99012

5.599644

8

14.68245

3.993469

8.302334

67.18456

5.837192

9

15.26324

4.017833

8.225550

66.52566

5.967718

10

15.94240

4.088251

8.145157

65.65625

6.167940

11

16.49154

4.131124

8.102011

65.02603

6.249302

12

16.92162

4.133765

8.126460

64.56913

6.249025

 

 

ENFSA değişkeni için varyans ayrıştırması sonuçları, kendisinden sonra enflasyondaki değişmelerin en önemli kaynağının döviz kuru olduğunu göstermektedir. Döviz kurunun payı zamanla giderek daha da artmıştır. Örneğin dördüncü ayda enflasyondaki değişmelerin 69.6’sı kendisinden 30.4’ü ise diğer değişkenlerden kaynaklanmıştır. Bunlar içerisinde döviz kurunun payı 13.7 olmuştur. Bu oran sekizinci ayda 14.7 ve on ikinci ayda 16.9 olmuştur. Buradan para politikasının enflasyon üzerindeki etkilerinin belirlenmesinde döviz kuru değişkeninin önemli bir ön gösterge işlevine sahip olduğu anlaşılmaktadır.

 

6. SONUÇ:

 

Döviz kuru, fiyat istikrarı ortamının sürdürülebilirliği açısından dikkatle izlenmesi gereken önemli bir göstergedir. Çünkü döviz kurunda meydana gelen herhangi bir değişiklik, hem hasıla hem de fiyat seviyesini değiştirmek suretiyle fiyat istikrarını etkileyebilmektedir. Döviz kuru değişmeleri her ne kadar tamamen parasal otoritenin kontrolünde değil ise de, yine de parasal göstergelerdeki bir değişikliğin etkilerini de göz ardı etmemek gerekir. Serbest kur rejiminin uygulandığı ülkelerde para politikasında yapılacak bir değişiklik, döviz kurunu etkileyerek reel ve nominal sonuçlar doğurabilmektedir.

Türkiye ekonomisinde Aralık 1999 itibarıyla uygulanmaya konan döviz kuru hedeflemesi stratejisi, Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin yaşanmasıyla başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Söz konusu krizlerin ardından serbest kur rejimine geçilerek “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” adı altında yeni bir program uygulanmaya başlanmıştır. Yeni dönemin başlangıcında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (2002-2005 yılları arasında) para politikasını “örtük enflasyon hedeflemesi stratejisi” çerçevesinde yönlendirme çalışmalarına hız vermiştir. Daha sonra ise, yeterli altyapı koşulları sağlanarak (2006-2008 yılları için) “açık enflasyon hedeflemesi stratejisine” geçilmiştir.

Aynı zamanda Merkez Bankasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğunun açıklanması, enflasyon hedeflemesi stratejisinin diğer ön koşulları olan fiskal baskınlığın olmaması ve finansal sistemin güçlendirilmesi sürecinin yapısal reformlarla desteklenmesi sonucunda enflasyon oranı gerilemeye başlamıştır. Ayrıca yeni dönemde Merkez Bankasının güvenilirliği artmış, şeffaflık ve hesapverebilirlik ilkeleri büyük ölçüde işlerlik kazanmış ve bunların sonucunda da fiyat istikrarı konusunda olumlu mesafe alınmıştır.

Bu çalışmada, döviz kurunda meydan gelen değişmelerin hasıla ve fiyat seviyesi üzerindeki etkisinin daha somut bir şekilde ortaya koyabilmek amacıyla, para politikasının etkilerini ölçme de sıklıkla kullanılan VAR metodolojisine başvurulmuştur. Etki tepki fonksiyonundan elde edilen bulgulara göre, faiz oranlarının yükselmesi, yerli varlıklara olan talebi arttırmakta ve sermaye girişleri Türk Lirasının değerlenmesine yol açarak ihracat ve yurtiçi toplam talebi azaltıcı yönde bir etki doğurmaktadır. Bunun sonucunda üretimde azalma ortaya çıkmaktadır. Ayrıca gerileyen ithalat fiyatları, ithal tüketim fiyatlarındaki azalma nedeniyle doğrudan ve ithal girdi maliyetlerindeki azalma nedeniyle dolaylı olarak enflasyonu etkilemektedir. Yine varyans ayrıştırması sonuçları da enflasyondaki değişmelerin açıklanmasında döviz kurunun oldukça etkili olduğunu göstermiştir. Buradan enflasyondaki değişmeler açısından döviz kuru değişkeninin önemli bir ön gösterge niteliğini taşıdığı sonucu ortaya çıkmaktadır. 

Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse; Türkiye ekonomisinde elde edilen sonuçlara göre parasal aktarımın döviz kuru kanalı etkin bir şekilde işlemektedir.  

 

KAYNAKÇA:

 

ALMEİDA, Alvaro and Charles A. E GOODHART (1998); “Does the Adoption of Inflation Targets Affect Central Bank Behaviour?” Monetary Policy and Inflation in Spain. Ed. by Jose Luis Malo de Molina, Kose Vinals and Fernando Gutierrez, England, Macmillan Press Ltd., ss. 69.

BAGLİANO, Fabio C. and Carlo A. FAVERO (1998); “Measuring Monetary Policy With VAR Models: An Evaluation”, European Economic Review, 42, ss. 1069-1012.

BERNANKE, Ben (1988); “Monetary Policy Transmission: Through Momey or Credit?” Federal Reserve Bank of Philadelphia Business Review, November / December, ss. 3-11.

BERNANKE, B.S. and GERTLER, M. (1995); “İnside Black Box: The Credit Channel of Monetary Transmission” Journal of Economic Perspectives, 5, ss. 27- 48.

BLEJER, Mario I. and Alfredo M. LEONE (2000); “Introduction and Overview,” Inflation Targeting in Practice: Strategic and Operational Issues and Application to Emerging Market Economies, (Seminar held in Rio de Janeiro, Brasil, May 3-5 1999) Ed. by, Mario I. Blejer, Alain Ize, and Alfredo M. Leone, IMF Publication, ss.

ÇOLAKOĞLU, Bayram (2002); “Enflasyon Hedeflemesine Geçiş Bağlamında TC Merkez Bankası Bağımsızlığının Fonksiyonelliği,” Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4, ss. 17-31.

ENDERS, Walter (2004); Applied Econometric Time Series, Second Edition, John Wiley&Sons Inc., USA.

EUROPÄİSCHE ZENTRALBANK (2000); “Geldpolitische Transmission im Euro-Währungsgebiet”, Monatsbericht, Juli, ss. 45-62.

FAVERO, Carlo A. und Francesco GİAVAZZİ (2001); “Monetäre Transmission im Euro-Währungsgebiet”, Europäische Parlament Arbeitsdokument ECON 110 DE/rev.1, Januar, ss. 1-31.

GARRETSEN, Harry and Job SWANK (1998); “The Transmission of Interest Rate Changes and the Role of Bank Balance Sheets: A VAR Analysis for the Netherlands”, Journal of Macroeconomics, 20:2, ss. 325-339.

GÖKTAŞ, Özlem (2005); Teorik ve Uygulamalı Zaman Serileri Analizi, Beşir Kitabevi, İstanbul.

GUJARATİ, Damodar N. (2001); Temel Ekonometri, Çev. Ümit Şenesen ve Gülay Günlük Şenesen, Literatür Yayıncılık, İstanbul.

GÜNDÜZ, Lokman (2001); “Türkiye’de Parasal Aktarım Mekanizması ve Banka Kredi Kanalı “, İMKB Dergisi, 18, ss.13-30.

GÜR, Ekin Toksöz (2003); Kredi Kanalının Etkin Çalışması ve Türkiye Uygulaması, (TCMB Uzmanlık Yeterlilik Tezi), Ankara.

HALDANE, Andrew G. (2000); “Ghostbusting: The UK Experience of Inflation Targeting,” High Level Seminar on Implementing Inflation Targets held by IMF Institute, March 20-21.

İNAN, Emre Alpan (2001); “Parasal Aktarım Mekanizmasının Kredi Kanalı ve Türkiye” Bankacılar Dergisi, 39, ss. 3-20.

KOCA, Figen (1997); Eş Anlı Denge Bağlamında 1980 Sonrası Türkiye Ekonomisi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Para – Banka Ana Bilim Dalı, İstanbul.

KUMCU, Ercan, Ötker. İnci ve Saraçoğlu Şükrü; “ 1986Yılı Parasal Programı ”, TCMB Ekonomik Araştırmalar Bülteni, Cilt. 2, Sayı. 2, Haziran 1987.;

 

LÜTKEPOHL, Helmut and Pentti SAİKKONEN (1997); “Impulse Response Analysis İn İnfinite Order Cointegrated Vector Otoregressive Processes”, Journal of Econometrics, 81, ss. 127-157.

MİSHKİN, Frederic S. (1992); The Economics of Money, Banking, and Financial Markets. 3rd Ed., Harper Collins Publishers, USA.

MİSHKİN, Frederic S. (1995); “Symposium on the Monetary Transmission Mechanism”, Journal of Economic Perspectives, 9:4, ss. 3-10.

MİSHKİN, Frederic S. (2001); “The Transmission Mechanism and The Role of Asset Prices in Monetary Policy”, NBER Working Paper 8617, ss. 1-21.

NOLTE, Florian (2003); Die Transmission Monetärer Impulse, Europäischer Verlag der Wissenschaften, Frankfurt.

PETURSSON, Thorarınn G. (2001); “The Transmission Mechanism of Monetary Policy” Monetary Bulletin, 4, ss. 62-77.

PEERSMAN, Gert (2001); The Transmission Of Monetary Policy In The Euro Area: Implıcations For The European Central Bank , Universiteit Gent, Department of Economics and Business Administration.

PİNDYCK, Robert S. and Daniel L. RUBİNFELD (1991); Econometric Models and Economic Forecasts, Third Edition, McGraw-Hill Inc., USA.

REYES, Leonardo O. (2002); “A VAR Analysis of the Monetary Transmission Mechanism in the USA”  Econ 511 Course Time Series Econometrics, Pennsylvania State University, ss. 1-22.

SARTE, Pierre-Daniel G. (1997); “On the Identification of Structural Vector Autoregressions”, Federal Reserve Bank of Richmond Economic Quarterly, 83:3, ss. 45-67.

SİMS, Christopher A. (1980); “Macroeconomics and Reality”, Econometrica, 48:1, ss. 1- 33.

SMETS, Frank and Raf WOUTERS (1999); “The Exchange Rate and The Monetary Transmission Mechanism in Germany” De Economist, 147:4, ss. 489-521.

TARI, Recep (2005); Ekonometri, 3. Baskı, Avcılar Ofset, İstanbul.

TEMURLENK, M. Sinan (1998); Vektör Otoregresyon Modeli: Türkiye’de 1980 Sonrası Dönemde Uygulanan İstikrar Politikalarının Etkinliği Üzerine Bir Uygulama, Atatürk Ün. İİBF Yayın No: 209, Erzurum.

TCMB Ekonomik Araştırmalar Bülteni (1987); 2:2, Haziran.

TCMB (1990); TCMB Parasal Programı Hakkında Rüşdü Saraçoğlu Tarafından Verilen Brinfing Metni, Başkanlık Özel Bürosu, Ankara, 16 Ocak.

TCMB (1992); 1992 Para Programı Hakkında Rüşdü Saracoğlu Tarafından Verilen Brifing Metni, Başkanlık Özel Bürosu, Ankara, 28 Ocak.

TCMB (1998a); Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması, 1 Nisan. (Çevrimiçi) http://www.tcmb.gov.tr.

TCMB (1998b); Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Altı Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Altı Aylık Para Politikası Uygulaması, (Çevrimiçi) http://www.tcmb.gov.tr.

TCMB (2005); Enflasyon Hedeflemesi Rejiminin Genel Çerçevesi ve 2006 Yılında Para ve Kur Politikası, Sayı: 2005-56, 05 Aralık.

UYGUR, Ercan (1983); “Makroekonomik Modeller İktisat Politikası Uygulamasına Yardımcı Olabilir mi?” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, XXXVIII, ss. 1-16.

ZENGİN, Ahmet (2000); “ Reel Döviz Kuru Hareketleri  ve Dış Ticaret Fiyatları (Türkiye Ekonomisi Üzerine Ampirik Bulgular)”, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2:2, ss. 27-41.

 



 

[1]Bu programlar sırasıyla söyledir: 1986 (Örtük-Başarısız), 1990 (Açık-Başarılı), 1992 (Açık-Başarısız), 1996-97(Örtük-Başarısız), 1998 (Açık-Başarısız), 1987, 88 ve 89; 1991; 1993, 94 ve 95 yıllarında ise açık ya da örtük herhangi bir parasal program uygulanamamıştır. (Söz konusu programlarla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Kumcu, E., Ötker, İ. ve Saraçoğlu, S.,1987; TCMB Ekonomik Araştırmalar Bülteni, 1987; TCMB, 1990; TCMB, 1992; TCMB, 1998a; TCMB, 1998b).

[2] Dış ticaret hacmi ve GSMH’ya ilişkin veriler www.tuik.gov.tr adresinden alınarak oranlama tarafımızdan yapılmıştır.