|
|||||
|
TÜRKİYE’DE ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİNİN MERKEZİ ÖRGÜTLENMESİ |
Özet
Çevre sorunlarının sürekli olarak artması ve tüm insanlığı tehdit eden bir durum haline gelmesi ulusal ve uluslararası boyutta politikaların geliştirilmesine neden olmuştur. Genel olarak Çevre Yönetim Sistemi, insanın çevre üzerindeki etkisini azaltmasını ve doğanın kendini yenileme yeteneğini geliştirmesini amaçlamıştır. Bu bağlamda, merkezi yönetimlere, ulusal politikaların oluşturulması ve Çevre Yönetim Sistemleri’nin uygulanmasında önemli görevler verilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada Türkiye’deki merkezi yönetimlerin, çevre sorunları hakkındaki entegre çalışmalarına ve uygulamalarına yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevre, Çevre Yönetimi, Çevre Yönetim Sistemi Örgütlenmesi, Merkezi Yönetimler
THE CENTRAL ORGANIZATION OF
THE ENVIRONMENTAL MANAGEMENT SYSTEM
IN TURKEY
Abstract
Continuously increasing environmental problems that threaten all humanity have led to the development of national and international policies. In general the Environmental Management System aims to reduce the human impact on the environment and improve nature’s ability to renew itself. In this context, the central administrations must be given important responsibilities to create national policies and implement the Environmental Management System. In this study, Turkish central administrations integrated practices and applications with respect to environmental issues are discussed.
Keywords: Environment, Environmental Management, Organization of the Environmental Management System, Central Administrations
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Bunun için çevreye özen gösterme, kirliliği kaynağında önleme ve çevresel kaynakları temkinli ve rasyonel kullanma bir gereklilik olmaktadır. Anayasanın 56. Maddesi hem devlete hem de vatandaşlara sorumluluklar getirmektedir.
Çevre korumaya ilişkin görevler çeşitli bakanlıklar ve kuruluşlar aracılığı ile yürütülmüş, tüm bu kurumlar arasında eşgüdüm sağlamak amacıyla 1978 yılından itibaren önce Başbakanlık Çevre örgütü ile ve daha sonra müsteşarlık ya da genel müdürlük düzeyinde faaliyetlerle yürütülmüş ve sonuç olarak çevre yönetiminin üst örgütü olarak 1991 yılında Çevre Bakanlığı kurulmuştur.
Çevre yönetiminde merkezi örgütlenme, insanın çevre üzerindeki etkisini asgari düzeye indirmek, doğal dengenin kendini yenilemesine imkan vermek ve doğal dengenin bozulmasını önlemek için sorunları ortaya çıkarmak, toplumun çevre bilincini arttırıp çevrenin korunmasına, geliştirilmesine katkıda bulunmak ve bu amaçla çıkartılan yasa, yönetmelik ve kararlara sıkı bir şekilde uyulmasını sağlamak amacıyla örgütsel yapılar ve örgüt yönetimi oluşturmuştur.
Çevre yönetiminin amacı insanın yaşamında olumlu değişiklikler yaratacak biçimde, değişimi izleyebilmesini ve onun gereklerini yerine getirebilmesini sağlamaktır. Merkezi yönetimin amacı, çevre yönetimini, insanın yaşam biçiminin çevreye uyum sağlaması yönünde değişimini yönetmektir.
Bu çalışmada merkezi yönetimin entegre çalışmalarının değerlendirilmesine yer verilmiştir. Merkezi ve yerel yönetimlerin çevre sorunlarının çözümünde üstleneceği rol tek tek kendi açılarından önemlidir. Merkezi yönetimlin çevre sorunları ile yaptığı mücadelede çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek gibi görevleri ülkemiz açısından olduğu kadar, özellikle Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde çevre sorunlarının çözümünde sağlıklı politikaların uygulanması açısından da önemlidir.
2. MERKEZİ ÖRGÜTLENME
Merkezi yönetim, kamu hizmetlerinde birlik ve bütünlüğü sağlamak amacıyla söz konusu hizmetlere ilişkin karar ve faaliyetlerin merkezi hükümet ve onun hiyerarşik yapısı içinde yeralan örgütlerce yürütülmesi demektir (Eryılmaz, 1998:53) .
Merkezi kuruluşların çalışmalarını, taşrada kurdukları örgütler vasıtasıyla yürütmeleri, yetki genişliğine dayanan bir uygulamadır. Bakanlıklar gibi birçok merkezi kuruluşun, bölge örgütleri de bu tür bir örgütlenmenin ürünüdür.
2.1. Çevre ve Orman Bakanlığı
Çevre örgütlenmesi ile ilgili olarak herhangi bir oluşumdan söz etmek, 1970'li yıllara kadar mümkün olmamıştır. Çevre konularında yapılan çalışmalar birbirinden habersiz ve dağınık olmaktan öteye gidememiştir (Özdemir, 1987:12). Bu tarihi takip eden yıllarda hava kirliliğinin çok büyük boyutlara gelmesi gibi çevre sorunlarının ortaya çıkısıyla, bu sorunlara çözüm getirmek amacıyla, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın başkanlığında altı Bakandan oluşan Çevre Sorunları Koordinasyon Kurulu 12.2.1973 gün ve 7/5836 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’yla oluşturulmuştur. Kurulun çalışmalarından verimli bir sonuç alınamaması üzerine, 27.7.1978 gün ve 7/16041 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Yüksek Çevre Kurulu, Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı ve Teknik İnceleme Komisyonu’ndan oluşan, ``Başbakanlık Çevre Örgütü” kurulmuştur (Resmi Gazete, 1978).
1983 yılında 2872 sayılı Çevre Kanunu oluşturulmuştur. 2872 sayılı Çevre Kanunu ile Bakanlık ülke genelinde çevre kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, ortaya çıkan veya çıkacak kirliliğe karşı gerekli önlemlerin alınması konusunda sorumlu tutulmuştur. Bu Kanunu’na göre, Başbakan veya görevlendireceği ilgili Devlet Bakanının başkanlığında İçişleri, Sağlık ve Sosyal Yardım, Ulaştırma, Tarım ve Orman, Sanayi ve Teknoloji, Enerji ve Tabii Kaynaklar, İmar ve İskan, Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanları ile DTP ve Başbakanlık Çevre Müsteşarından oluşan Yüksek Çevre Kurulu, Merkezi Yüksek Çevre Kurulu’nda; valinin başkanlığında il idare şube başkanları, belediye başkanı, eğer o ilde varsa yüksek öğretim kurulunun temsilcisi ve sanayi odası başkanının katılmasıyla oluşan Mahalli Çevre Kurulu da, illerde yer almıştır.
Ancak Çevre Müsteşarlığı ve Başbakanlık Çevre Örgütü çalışmalarına uzun süre devam edememiş, yerine (Çevre Genel Müdürlüğü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 8.6.1984 tarih ve 222 sayılı KHK; Resmi Gazete 18.06.1984 sayı 18435 Mükerrer'in. 30. Maddesi ile kaldırılmış) Başbakan, ya da görevlendireceği devlet bakanına bağlı, tüzel kişiliğe sahip, katma bütçeli bir kuruluş olan ve de Çevre Kanununu uygulamakla sorumlu kılınan “Çevre Genel Müdürlüğü” oluşturulmuştur.
Çevre Müsteşarlığının “genel müdürlük” seviyesine getirilmesinin yadırganması üzerine, 9 Kasım 1989 tarih ve 389 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre Çevre Müsteşarlığı yeniden kurulmuştur.
Çevre Kanununun 9 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulunca Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmiş ve edilecek olan yerlerde, çevre değerlerini korumak ve çevre sorunlarını çözmek için tedbirler almak, bu alanların koruma ve kullanım esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve re’sen onaylamak amaçlarıyla, 19.10.1989 tarihli ve 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile çevre korumayla alakalı diğer bir kurum olarak Başbakanlığa bağlı, tüzel kişiliğe sahip, özel çevre koruma bölgelerindeki çevresel sorunları tespit etmek, çözüm için tüm tedbirleri a1mak, söz konusu alanların korunmak ve kullanılmasına ilişkin yöntemleri saptamak, imar planlarını yapmak veya revize etmek ile res’en onaylamak olarak belirlenmiş görevleri üstlenen “Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı” kurulmuştur.
21 Ağustos 1991 tarih ve 20967 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre Bakanlığı kurulmuştur. Amaç çevre alanında daha etkili bir kurumsal yapı oluşturmaktır.
21.8.1991 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 444 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile teşkilat şeması içinde Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, bağlı kuruluş olarak yeni kurulan Çevre Bakanlığı’nın yanında yer almıştır (T.C. Çevre Bakanlığı, 1991: 23).
Çevre Bakanlığı ve bu Bakanlığa bağlı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı ile merkezi yönetimin il ve ilçe örgütleri ile Belediyeler, İl Mahalli Çevre Kurulları merkezi örgütlendirme olarak, çevre yönetiminin örgütsel teknik ve yönetsel koşulları açısından yeterli olmamıştır.
Çevre Bakanlığı’nın kurulması ile Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı kapanmıştır. Çevre Bakanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname (mülga)'nın, birinci kısım: amaç, görev ve teşkilat`ta, Madde 1 “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, çevrenin korunması ve iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun ve verimli şekilde kullanılması ve korunması, ülkenin doğal bitki ve hayvan varlığı ile doğal zenginliklerinin korunması, geliştirilmesi ve her türlü çevre kirliliğinin önlenmesi için Çevre Bakanlığının kurulmasına, teşkilat ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemektir’’ (Resmi Gazete Tarihi, 1991) şeklinde ifade edilmiştir.
21 Ağustos 1991 tarih ve 20967 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre Bakanlığı, 2003 yılında Orman Bakanlığı ile birleştirilmiştir. Yasanın 1. Maddesinde; “çevrenin korunması ve iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun ve verimli şekilde kullanılması ve korunması, ülkenin doğal bitki ve hayvan varlığı ile doğal zenginliklerinin korunması, geliştirilmesi ve orman alanlarının genişletilmesi, ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan köylülerin kalkındırılması ve bunun için gerekli tedbirlerin alınması, orman ürünlerine olan ihtiyacın karşılanması ve orman ürünleri sanayinin geliştirilmesi’’amaç olarak belirlenmiştir.
01.05.2003 tarihinde kabul edilen 4856
sayılı yasa, T.C Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kurulmasından bugüne kadar
çıkarılmış olan mevzuatları içermektedir.4856 sayılı Kanun’da Çevre ve Orman
Bakanlığı’nın görevleri arasında kırsal alanların korunması, bu alanlardan en
iyi şekilde yararlanılması, orman alanlarının ve orman köylüsünün
kalkındırılması yer almaktadır. Bakanlık ayrıca her türlü kirlenmeye karşı
önlem almak, kirlilik ile ilgili tespit ve ölçümleri yapmak, sürdürülebilir
kalkınma ilkesi çerçevesinde çevresel politikalar belirlemek, ulusal orman
varlığını geliştirip, korumak gibi önemli görevler üstlenmiştir. 2872 sayılı
Çevre Kanunu ile Bakanlık ülke korumak gibi önemli görevler üstlenmiştir. 2872
Sayılı Çevre Kanunu ile Bakanlık ülke genelinde çevre kaynaklarının korunması,
geliştirilmesi, ortaya çıkan veya çıkacak kirliliğe karşı gerekli önlemlerin
alınması konusunda sorumlu tutulmuştur.
01/05/2003 kabul tarihli, 08/05/2003 tarih ve 25102 sayılı R.G.de yayımlanan 4856 sayılı "Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun" un 43. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
4856 Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun’la, Çevre ve Orman Bakanlığı’na verilen görev ve hizmetlerin daha hızlı ve verimli yürütülmesi amacıyla hazırlanıp, 27/02/2004 tarihli Çevre ve Orman Bakanlığı Yetki Devri-İmza ve İş Bölümü Talimatı'nın revize edilmesine ihtiyaç duyulmuş olup, kalkınma plan ve programlarda öngörülen amaç, ilke, politika, hedef ve tedbirleri gerçekleştirmek, hizmetlerin aksatılmadan verimli, etkin ve sürekli yürütülebilmesi için, Yetki Devri İmza ve İş Bölümü Talimatı yürürlüğe konmuştur (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006 )
31/08/1956 tarih ve 9402 sayılı Resmi Gazete`de yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında, Bakanlık ülke genelindeki orman alanlarının geliştirilmesi, korunması ve etkin kullanımı, orman alanları yakınındaki orman köylüsünün desteklenmesi ve orman ile barışık bir anlayış içinde kalkındırılması konularında yetkilidir.
(Ek fıkra: 26/5/2004-5177/34 md.) Madencilik faaliyetlerinin ve faaliyetlerle ilgili her türlü yer, yol, bina ile tesislerin hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda veya özel ormanlarda yapılmak istenmesi halinde Çevre ve Orman Bakanlığı’nca izin verilebilir. Bu takdirde kullanım bedeli, kullanım süresi, yapılan bina ve tesislerin devri gibi hususlar genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit edilir.
23/07/1995 tarih ve 22355 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu orman alanlarının arttırılması amacıyla çıkarılmış olup, bu kanunla kırsal ve kentsel alanlarda ağaçlandırma yapma ve bu konuda yardımda bulunma konusunda Çevre ve Orman Bakanlığı görevlendirilmiştir.
09.08.1983 tarih ve 18132 sayılı Resmi Gazete`de yayınlanan 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu, milli park alanları ile ilgili olarak, Çevre ve Orman Bakanlığı’nı yetkili kılmıştır.
26/04/2006 tarihli ve 5491 sayılı Çevre Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun,
9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 1 – Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır.”
2872 sayılı Kanunun İkinci Bölümünün başlığı "Yüksek Çevre Kurulu ve Görevleri" olarak değiştirilmiş ve mülga 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Madde 4 – “Başbakanın başkanlığında, Başbakanın bulunmadığı zamanlarda Çevre ve Orman Bakanının başkanlığında, Başbakanın belirleyeceği sayıda Bakan ile Bakanlık Müsteşarından oluşan Yüksek Çevre Kurulu kurulmuştur.
Diğer bakanlar gündeme göre Kurul toplantılarına başkan tarafından çağrılabilir.
Kurul yılda en az bir defa toplanır.
Kurulun sekretarya hizmetleri Bakanlıkça yürütülür.
Kurulun çalışmaları ile ilgili konularda ön hazırlık ve değerlendirme yapmak üzere, Bakanlık Müsteşarının başkanlığında ilgili bakanlık müsteşarları, diğer kurum ve kuruluşların en üst düzey yetkili amirlerinin katılımı ile toplantılar düzenlenir. Bu toplantılara gündeme göre ilgili kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların birlik temsilcileri, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetim temsilcileri, üniversite temsilcileri ve bilimsel kuruluşların temsilcileri davet edilir.
Kurulun çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar yönetmelikle belirlenir."
2872 sayılı Kanunun mülga 5 inci maddesi başlığı ile birlikte Yüksek Çevre Kurulunun görevleri yeniden düzenlenmiştir.
“Yüksek Çevre Kurulunun görevleri şunlardır:
a) Etkin bir çevre yönetiminin sağlanması için hedef, politika ve strateji belirlemek.
b) Sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kararlara çevre boyutunun dâhil edilmesine imkân veren hukukî ve idarî tedbirleri belirlemek.
c) Birden fazla bakanlık ve kuruluşu ilgilendiren çevre konularına ilişkin uyuşmazlıklarda nihai kararı vermek.”
Çevre koruma ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlara bakacak olursak, Çevre ve Orman Bakanlığı dışında Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı , Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın da kuruluş ve görevleri arasında çevreyi ilgilendiren konular vardır. Çevre yönetimi konusunda doğrudan ya da dolaylı görevleri üstlenmişlerdir. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın dışındaki bütün bakanlıklar çevre politikalarını yürüten ve sorumluluk taşıyan kuruluşları oluşturmuşlardır.
2.2. Sağlık Bakanlığı
Sağlık Bakanlığı, çevre yönetiminin önemli bir unsurudur. Sağlık koşullarını düzenleme, birey ve toplum sağlığına hizmet etme, halka sağlık hizmetlerini ulaştırma, yerel yönetimlerle ve ilgili diğer kuruluşlarla işbirliği içinde çevre sağlığını ilgilendiren konularda gereken önlemleri alma, aldırma ve izleme gibi görevleri üstlenmiştir.
Sağlık Bakanlığı kuruluşundan itibaren çevre sağlığının korunması amacıyla çalışmalarda bulunmuştur. Bakanlık bu konularda; 2872 Sayılı Çevre Kanunu, 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 508 Sayılı Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği, 19269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hava Kalitesi Kontrol Yönetmeliği, 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği kapsamında önemli görevler üstlenmiştir. Amaç, halk sağlığı ve çevre sağlığını en etkili bir şekilde korumaktır. Bunun için çevreyi ve toplum sağlığını yakından ilgilendiren ve etkileyen hava, su, toprak, gürültü kirliliği gibi insan sağlığını yakından ilgilendiren konularda yasa ve diğer ilgili mevzuat çerçevesinde çalışmalar yapılmıştır.
Oluşan gelişimler sonucu son yıllarda yürürlüğe giren kanun, tüzük ve yönetmeliklerle Bakanlıkların görev yetki ve sorumluluklarında büyük oranda değişiklikler meydana gelmiş, bunlara paralel olarak Sağlık Bakanlığı ve Valiliklerde bulunan Gıda ve Çevre Kontrol Şube Müdürlükleri’nin görev alanlarında da bir takım farklılıklar oluşmuştur. Bu görevler (T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 2005) çok çeşitli alanlarda yapılmaktadır.
“Fert, toplum ve çevre sağlığı ile güvenliğini, genel sağlığı tehdit eden ve/veya etkileyen risk faktörlerini/unsurlarını belirlemek, mevcut ve olası durumlarını izlemek, çevre sağlığı etki değerlendirme araştırma ve çalışmalarını yürütmek, Bu risk faktörlerine/unsurlarına ait, ilgili kurum, kuruluş, tüzel kişilikler ve şahısların faaliyetlerini izlemek, murakabe etmek ve değerlendirmek, Çevresel risk faktörlerine ilişkin sağlık etkilenmelerini izlemek ve Dünya Sağlık Teşkilatı kriterlerine uygun olarak sağlık etki değerlendirmelerinde bulunmak, Üniversitelerin ilgili bölümleri, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerektiğinde özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ve ilgili birimlerle işbirliği içerisinde, personelin toplu, ferdi veya kurumsal hizmet içi eğitimlerinin plan ve programını yapmak, bu plan ve programın gerçekleşmesini sağlamak, İl düzeyinde çevre sağlığı sorunlarını tespit etmek, nedenlerini araştırmak, çözümlenmesi için gerekli önlemleri almak, aldırmak ve önerilerde bulunmak, Görev ve yetkileri kapsamında toplum sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiren konularda gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşlarla görüş alışverişinde bulunarak, gerekli görüşü oluşturmak, Gıda ve su kaynaklı hastalık ihbarının epidemiyolojik değerlendirilmesinde ve gerekli tedbirlerin alınmasında ilgili birimlerle işbirliği içerisinde gıda, su ve pestisit zehirlenmesi olaylarına en kısa sürede müdahale ederek inceleme ve araştırma yapmak, numune almak aylık zehirlenme istatistiklerini hazırlayarak Bakanlığa göndermek, Halka yeterli ve sağlıklı su temini ile su kaynaklarının korunması konusunda araştırma düzenleme, geliştirme kontrol ve denetim hizmetlerini planlamak, denetlemek, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde gerekli her türlü tedbirleri almak veya aldırtmak, Kanalizasyon, çöp ve sanayi atıkları v.b. katı ve sıvı atıklarla ilgili denetim ve ıslah hizmetlerini, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütmek, gerekli önlemleri almak ve aldırtmak, -Hava, su ve toprak kirlenmesiyle ilgili hizmetleri denetlemek, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde gerekli önlemleri almak ve aldırtmak, Görüntü kirliliği ile risk kirliliği konularında araştırmalar yapmak, izleme ve denetleme plan ve programlarını hazırlayıp uygulamaya koymak, sonuçlarına göre gerekli tedbirleri almak/aldırtmak, Elektromanyetik kirlilikle ilgili araştırma ve denetim faaliyetlerini, yürütmek, gerekli tedbirleri almak ve aldırtmak, Radyasyon sağlığı ve güvenliği (iyonlaştırıcı olmayan radyasyon dahil) hakkındaki çalışmaları ilgili birim kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütmek, gerekli tedbirleri almak ve aldırtmak, Gürültü kirliliğiyle ilgili çalışmaları ilgili birim, kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütmek, gerekli tedbirleri almak ve aldırtmak, Diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca verilen izin ve ruhsatlandırma aşamasında oluşturulan inceleme kurullarına iştirak etmek ve görüş bildirmek, Organize sanayi bölgeleri-Endüstri Bölgeleri kurulması amacıyla oluşturulan yer seçim komisyonlarına iştirak etmek, Halkın sağlığını tehlikeye düşürecek; afetleri ve çevre değişmelerini izlemek, etkilerini araştırmak, doğal afetler ve olağanüstü durumlarda acil çevre sağlığı hizmetlerinin planlanması ve yerine getirilmesi ve çevre sağlığının korunması amacıyla ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak, gerekli tedbirleri almak ve aldırtmak, Çevre sağlığının korunmasında gerekli önlemleri almayanlar hakkında uyarıdan başlayarak her türlü yasal işlemlerin uygulanmasını sağlamak, Çevresel biyogüvenlik ile ilgili çalışmaları ilgili birim kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütmek, gerekli tedbirleri almak ve aldırtmak, Doğal kaynakların korunması amacıyla; pestisitlerin ve diğer çevre kirleticilerinin kontrol altına alınması, çalışmalarını planlamak ve uygulanmasını sağlamak, üretilen veya ithal edilen halk sağlığı alanında kullanılan pestisitlerin ve yüzey dezenfektanlarının ruhsatlandırma ve izin işlemlerinin yürütülmesini sağlamak, Sanayi kuruluşları ile faaliyetleri esnasında halkın sağlık ve huzurunu bozabilecek veya çevre kirlenmesine neden olabilecek her türlü tesis ve işletmelerin sağlığa uygun hizmet vermesi amacıyla; araştırma, düzenleme, geliştirme, kontrol ve denetim planları yapmak, uygulamak, değerlendirmek ve gerekli tedbirleri almak/aldırmaktır”
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) çalışmalarına katılmak, ilgili konularda görüş bildirmek, İl Mahalli Çevre kuruluna ve çalışmalarına katılmak, Görev kapsamına giren konularda İl Hıfzısıhha Kuruluna katılmak gibi görevlerden oluşmaktadır. Bakanlık suların kalitesinin ölçmek amacıyla her yıl düzenli ölçümler yapmaktadır. Bakanlık ayrıca, sahip olduğu sağlık ocakları ile tedavi hizmetleri yanında koruyucu hekimlik hizmeti de vermektedir. Bakanlık bu kapsamda, köylerdeki gübrelikleri, tuvaletleri, çamaşırlıkları, içme ve kullanma amacıyla açılmış bulunan kuyuları denetlemektedir. Bakanlık ayrıca halk sağlığı ile ilgili kurumların kontrol ve ruhsatlandırmasını yürütmek bakanlığa bağlı il ve ilçelerdeki laboratuarlar vasıtasıyla, her türlü kirlilik ölçümü yapılabilmektedir (Yavuz,2007:1-22) Ayrıca su ve gıda denetimi, gayrisıhhi müessese denetimi, çevresel tehlikelerin değerlendirilmesi ve ölçümler de, cevre sağlığı hizmetleri olarak Bakanlık tarafından gerçekleştirilmektedir.
Türkiye’de yürütülen sağlık hizmetlerinin dayandığı yasal mevzuat ve kanunlar, Sağlık Bakanlığının görevleri açısından Umumi Hıfzıssıhha Kanunu – (1930), 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun– (1961), Sağlık Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında K.H.K. – (1983), Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu – ( 1987) olarak değerlendirilir (Eskioçak, 2007: 23). Tam istihdam, insanca yaşama için gerekli gelir, sosyal güvenlik, insancıl çalışma ortamı ile su, atık, ulaşım, gürültüsüz ortam, kültür, sanat gibi kentsel ve kırsal alt yapı ve konut, eğitim, temsiliyet, barıştan oluşan sağlıklı yaşama hakkı ile eşit, coğrafi ve kültürel yönden ulaşılabilir, tüm nüfusu kapsayan, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı olan sağlık hakkı, Sağlık Bakanlığı’nın temel destekleri içinde savunduğu ve uyguladığı konulardandır.
2.3. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, İmar planları alanında bir takım düzenlemeler yapma, içme suyu ve kanalizasyon projelerini D.S.İ.vasıtasıyla inceme, yer altı ve yer üstü su kaynaklarını kirlenmeye karşı koruma, Karayolları Genel Müdürlüğü aracılığı ile yol boylarını geliştirme, dinlenme yerlerinin kurulmasını sağlanma gibi bir takım çalışmalarla çevre yönetiminin bir parçası konumundadır.
Bakanlık, başta 3194 Sayılı İmar Kanunu olmak üzere, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu uyarınca çeşitli imar yetkilerine sahiptir. Bakanlık bu yetkilerin dışında Bataklık Alanların Kurutulması ve Bundan Elde Edilecek Topraklar Hakkındaki Kanun ile 03.08.1990 tarihli Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik kapsamında yetkilere sahiptir.
Bakanlık, diğer bakanlıkların hizmet alanına giren konulara ilişkin faaliyetlerinde, Başbakanlıkça belirlenen esaslar çerçevesinde ilgili bakanlıklara danışmak ve gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlamakta yükümlüdür (Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 1983)
2.4. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verimli, etkin, güvenli ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek, ülkenin dışa bağımlılığını azaltmayı ve ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamayı görev edinmiştir.
1980’li yılların sonlarından başlayarak, sera etkisine neden olan gazların iklim değişikliklerine neden olması sebebiyle ortaya çıkan uluslararası kaygı sonucunda, 1997 yılında Birleşmiş Milletlerin ve uluslararası kuruluşların öncülüğünde çalışmalar yapılmış, sonucunda geniş bir katılımla İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü 163 ülke tarafından kabul edilmiş ve imzalanmıştır. Kyoto Protokolü, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılmıştır (Baykal,2009: 228).
Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunun ciddiyeti ve gerçekçiliği üzerinde uluslararası boyutta görüş birliği sağlanmış olup, çevre ve enerji alanında atık yönetimi, saha rehabilitasyonları, emisyonlar ve gürültü konularında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Ülkemizde, Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği ve Endüstriyel Tesislerden Kaynaklanan Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği yürürlükte olup, bu kapsamda yeni inşa edilen elektrik üretim santralleri, bahse konu yönetmeliklere göre yapılmakta ve santrallerden kaynaklanan emisyon değerleri düzenli olarak kontrol edilmektedir.
4990 Sayılı Kanunla Türkiye’nin, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne katılmasının uygun olduğu belirlenmiş olup, 18 Aralık 2003 de sözleşmeye taraf olunmuştur. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü “Enerji Sektöründe Sera Gazı Azaltımı Çalışma Grubu”nun koordinatörlüğünü üstlenmişlerdir.
Daha sonra 5/2/2009 tarihli ve 5836 sayılı Kanunla katılma uygun bulunup, “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolü”ne katılma gerçekleştirilmiştir. (Baykal,2009: 228).
Son yıllarda öne çıkan alternatif enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde kullanılması ve nükleer enerjinin elektrik üretimine dahil edilmesi gibi yeni düzenlemeler vardır. Bu da verimli enerjinin, verimli ve tasarruflu tüketimin gereksinmesidir.
Türkiye, sanayileşme hedefini sürdüren gelişmekte olan bir ülkedir. Kontrolsüz olarak artan nüfus, elektrik enerjisine olan talebi de önemli ölçüde arttırmıştır. Türkiye’de elektrik enerjisi istemi, ağırlıklı olarak termik ve hidrolik kaynaklardan karşılanmaktadır. Jeotermal ve rüzgar enerjisi ve yenilenebilir diğer enerji kaynaklarının payı çok düşüktür. Termik üretimde, enerji kaynakları arasında linyit önemli bir yer tutmaktadır. Termik elektrik enerjisi üretiminde, doğal gazın payı giderek artmaktadır. Taşkömürü, linyit gibi yerli enerji kaynaklarının önemi de devam etmektedir.(Türkeş, 2002:6 )
Enerji üretiminde çevreyi en çok kirleten, fosil yakıtlardır. Fosil yakıtların kullanılması, karbondioksit gazı biçiminde karbon açığa çıkmasına yol açar. Karbondioksit ise iklim değişikliği yaratan insan etkinliklerinin yaydığı en önemli sera gazıdır. Fosil yakıtlardan olan kömürün konvansiyonel yakma sistemleriyle yakılmasının, geliştirilmiş yakma tekniklerinin uygulanmasının, baca gazi arıtma sistemleri ile çevreye verilen olumsuz etkilerin azaltılmaya çalışılmasının gayretleri görülmektedir. Bunun yanında çevreyi daha az kirletecek teknolojiler uygulamaya konulmakta ve üretimde yüksek verim, daha az yakıt tüketimi ve yakıt rezervlerinin en ekonomik şekilde kullanılması ve de çevreye daha az zarar verilmesi çalışmaları öncelik kazanmıştır. Bu da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı arasındaki birbirini destekleyen çalışmaların önemini ortaya koymaktadır.
21.6.2005 günlü, 25852 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’’3213 sayılı Maden Kanunu'nun değişik 7. maddesinin 1.fıkrası;"Orman, muhafaza orman, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri, alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askeri yasak bölgeler ve imar alanları ile mücavir alanlarda madencilik faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesi, gayri sıhhi müesseseler ile ilgili hususlar dahil hangi esaslara göre yürütüleceği ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir" ifadesine yer vermiştir.
Anılan Yasa hükmünün ise Anayasa Mahkemesinin (11.6.2009 günlü, 27255 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan) 15.1.2009 günlü, E:2004/70, K:2009/7 sayılı kararıyla; 3213 sayılı Yasa'nın 7. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yerlerdeki madencilik faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin esasların yasada düzenlenmesi gerekirken iptali istenen kural ile bu hususlara ilişkin düzenlemenin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliğe bırakılmasının , Anayasanın 2., 43., 63. ve 168. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve iptal nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153.maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın 53.maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine hükmedilmiştir.
Burada çevreyi kabul edilemeyecek ölçüde olumsuz yönde etkilemenin saptanması söz konusu olmuştur. Günümüzde çevrenin kirlendikten veya bozulduktan sonra eski hale getirilmesinin çok külfetli olması, hatta kimi durumlarda olanaksız bulunması nedeniyle, kirlenen çevreyi temizleme veya bozulan çevreyi onarma yerine, olumsuz etkileri baştan önlemenin yöntemleri aranmaktadır. ÇED, kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin, doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinde kullanılan yöntemlerden birisidir. ÇED ile korunmaya çalışılan temel unsur, çevre ve bu çevre içerisindeki varlıklardır.
2.5. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşayabilmek herkesin hakkıdır. Bu haktan yararlanmak çevreyi korumak, çevreyi geliştirmekle mümkündür. Yaşanılabilir bir çevre için de sanayicilerimize büyük görevler düşmektedir. Gelişen dünyada, ihtiyaçlarımızın büyük bir kısmı sanayinin ürettiği mal ve hizmetlerle karşılanmaktadır. Sanayi toplum ile etkileşim içindedir. Ürettiği mal ve hizmetler, toplum için olmasına rağmen, yine toplum için önem arz eden çevreye zarar vermeme de sanayinin esas amacı olmalıdır.
Makineler, Sivil Kullanım İçin Patlayıcılar, Motorlu Taşıtlar, Tarım ve Ormancılıkta Kullanılan Tekerlekli Traktörler, Kaldırma ve Mekanik Taşıma Araçları, Ev Aletleri, Gaz Yakan Aletler, İnşaatlarda Kullanılan İş Makineleri ve Ekipmanları, Basınçlı Kaplar, Ölçü Aletleri, Elektrikli Materyaller, Tekstil Ürünleri, Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın sorumlu olduğu ürün gruplarındandır. Çevre ve Orman Bakanlığı çevrenin korunması, hava kirliliği, gürültü kirliliği açısından bu ürün gruplarıyla sorumluluk içindedir. Bunun neticesinde desteklenen ekonomi olmaktadır. Bu anlayıştan hareketle Çevre ve Orman Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı arasında 04.03.2007 tarihinde“Ağaçlandırma Seferberliği Protokolü” düzenlenmiştir. Ağaçlandırma Seferberliğine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı da bütün personeli ve teşkilatıyla destek vermiştir.
2.6. Milli Eğitim Bakanlığı
Milli Eğitim Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı arasında, Çevre Bakanlığı’nın kuruluşundan itibaren bilinçlenme amacını taşıyan çalışmaların varlığı kendisini göstermiştir. Sivil toplum kuruluşlarının da desteği içinde okullarla olan çalışmalarda çevre, çevre koruma temalı resim, karikatür, bilgi yarışmaları gibi yarışmalar düzenlenmiş, sosyal sorumluluk projelerine yer verilmiştir.
2005 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Merkezi ve Doğu Avrupa Bölgesel Çevre Merkezi İcra Direktörlüğü, çevre bilinci kazandırılması amacıyla okullara “Yeşil Kutu” gönderilmesine yönelik protokol imzalamışlardır. İçlerinde öğretmen el kitabı ve video kaset ile interaktif tabloların, çizgi filmlerin yer aldığı bir CD-Rom`un bulunduğu “Yeşil Kutu”, çevre bilinci oluşturulmak amacıyla gerçekleştirilen bir uluslararası proje olmuştur.
Bu uluslararası projeden başka, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü, ilköğretim okullarındaki öğrencilerde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevre kirliliğinin önlenmesi ve okul çevrelerinin güzelleştirilmesi amacıyla, “Mavi Gök, Yeşil Yaprak” projesini başlatmıştır.
Bakanlık ayrıca bu projede ağaçlandırma çalışmalarının yapılmasını, doğal çevrenin korunmasını, öğrencilerde problem çözme, karar verme ve işbirliği becerilerinin geliştirilmesini, okullarda rekabet ortamının oluşturulmasını sağlamıştır. ( Milli Eğitim Bakanlığı, 2010).
Bu proje kapsamında il milli eğitim müdürlükleri tarafından, “Mavi Gök, Yeşil Yaprak Projesi Değerlendirme Komisyonu” oluşturulmuştur. Projeye göre, çevre bilincinin geliştirilmesi ile ilgili olarak, değerlendirme sonucuna göre okullara, bayrak ve sertifika verilmiştir. Çevre bilincinin geliştirilmesi 3 grupta değerlendirilmeye alınmıştır. “Atıklar ve geri dönüşüm”, “Okulun görünümü” ve “Kirliliği önleme tedbirleri ve çevre eğitimi”.
Atıkların okulun çöp kutularında düzenli olarak toplanması, okul binasının bakımı, okul bahçesinde oyun parkı ve çöp kovasının olması gibi görsel düzenlemelerin yanında, okulda çevre ile ilgili aktivitelerin, çevre projelerinin, çevre gezilerinin yapılıp bunlar üzerinde çalışılması yapılması gerekli değerlendirmelerdir. (Milli Eğitim Bakanlığı, 2010)
2.7. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Çalışma hayatını, çalışanların sağlığını ve güvenliğini düzenlemek, denetlemek ve sosyal güvenlik imkânını sağlamak, bu imkânı yaygınlaştırmak ve geliştirmek, çalışma hayatından doğan hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek, çalışma şartlarının çevre koşulları ile ilişkili olduğunu göz önünde bulundurmak, tedbirler almak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın amaçlarındandır. Çalışma yaşamının düzenlenmesi, işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlayacak düzenlemeler yapılırken çevresel değerlerin dikkate alınması gerekmektedir. Bunun için;
Çalışma hayatını düzenleyici, kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler almak, çalışma hayatındaki mevcut ve muhtemel meseleleri ve çözüm yollarını araştırmak, çalışanların hayat seviyesini yükseltecek tedbirler almak, sosyal adalet ve sosyal refahın gerçekleşmesi için çalışmak, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları koruyucu ve çalışmayı destekleyici davranışlarda bulunmak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 09/01/1985 tarih ve 3146 sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun`un amaçlarından olduğu gibi yetki ve sorumluluklarındandır. Bu da Anayasamızın sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması maddesinin (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982:Madde 56) içeriği ile uyum sağlamaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın çalışma hayatındaki koşulları iyileştirmenin sebeplerinden biri, ulusal ve uluslararası çevre politikaları konularında araştırmalar yapmaktır.
2.8. Ulaştırma Bakanlığı
Ulaştırma Bakanlığı’nın, ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin ekonomik, teknik ve sosyal ihtiyaçlara, kamu yararı ve milli güvenlik amaçlarına uygun kurulmasını ve yürütülmesini sağlamak amaçlı çalışmaları, çevresel değerlerle ilgili faaliyetler olarak değerlendirilebilir. Hava, deniz, karayolları, demiryolları, posta işletmesi gibi kuruluşları bulunan Ulaştırma Bakanlığı, faaliyetlerini sürdürürken çevresel değerleri de göz önünde tutmak durumundadır.
2918 sayılı karayolları trafik kanunu 18 Haziran 1985 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 2918 sayılı karayolları trafik kanunu; karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanması ve bütün konularda alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla çıkarılmıştır. 2918 sayılı kanun trafikle ilgili şartları, kuralları hak ve mesuliyetleri, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluklarını çalışma usullerini ve diğer birçok hükümlerini belirlemektedir. Ayrıca karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe park yeri, garaj yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde (Karayolları Trafik Kanununun Amaç ve Kapsamı Mevzuat, 1985) cevre ile bağlantılı oluşumlar söz konusudur. Karayolları Trafik Kanunu, trafik hizmetleriyle ilgili olan diğer kanunlarda verilen görevlerin İçişleri Bakanlığınca yetkili kılınan diğer kurum ve kuruluşlarca işbirliği içinde yürütülmesi esasını getirmiştir.
Trafik ile ilgili görevli Kuruluşlar, Komisyonlar Görev ve Yetkileri içinde, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile yetkili kılınan Bakanlık, kurum, kuruluş ve komisyonlar bunların görev ve yetkileri içinde T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Koruma Genel Müdürlüğü belirtilmiştir. Buna göre, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın görev ve yetkileri içinde, köy yolları için sayılan görev ve hizmetlerden zorunlu ve gerekli görülenler, orman yolları içinde geçerlidir.2872 sayılı Çevre Kanunu ile yönetmelikler çerçevesinde belirtilen görevleri yapar (Karayolları Trafik Kanununun Amaç ve Kapsamı Mevzuat, 1985).
Karayolları genel yol politikasına göre ise bunlar; Ana İstikamet Yolları, Ekspres ve Otoyollar, Uluslararası Yollar ve Turistik Yollar olmak üzere 4 gruba ayrılmaktadır. Turistik yolların yapım ve bakımı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca sağlanan finansmanla Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Şehir içi yolları ise Belediyelerin sorumluluğundadır. Köy yolları Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün, Orman yolları Çevre ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğundadır.(T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004: 381-382 )
Diğer bir önemli çevre sorunu, demiryolları ulaşımından kaynaklanan sorundur. Hava doğuşlu sesler, darbe sesleri ve mekanik vibrasyonlar olmak üzere üç türlü tren gürültüsü vardır. Trenlerin nitelikleri, dizel trenlerin elektrikli trenlere göre 90 dBA üzerinde çıkardıkları ses düzeyi, trenin hızı, rayların durumu, vagon sayısı etkenlerine bağlı olarak trenlerin çıkardıkları gürültü, yerleşim alanlarının tren yoluna ve istasyona yakınlığı dolayısıyla gürültü kirliliğine sebep olmaktadır.
Havaalanlarının sebebiyet verdiği çevre sorunlarını, alan yeri seçimi ve gürültü kirliliği olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür. Öncelikle alan yerinin tespiti sonucu, bu arazi üzerindeki ağaç, bitki ve hayvan popülasyonunun ciddi bir şekilde zarara uğraması, inşaatla birlikte oluşan hafriyat atıkları ve diğer kati ve sulu atıkların getirdiği kirlilik, havaalanının hizmete açılımını takiben başta uçaklar olmak üzere meydana gelen gürültü kirliliği yeterince sorun oluşmasına sebep olmaktadır. Özellikle uçakların çıkartmış olduğu 100 dBA üzerindeki ses, öncelikle havaalanlarının yerleşim alanlarına yakınlığı ve iç içeliği dolayısıyla büyük sorun yaratmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004 :387 )
Bunların dışında deniz ulaşımının da önemi, ekonomik oluşu dolayısıyla göz ardı edilemez. Gerek limanlarımız, gerek iskelelerimiz fiziki kapasiteleriyle; gerekse taşıma kapasitesinin yüksekliğiyle bunu destekler niteliktedir. Ancak denizlerde oluşan insan kökenli kirliliğin ana unsurları; denizlerin havadan kirletilmesi, kara kökenli kirleticiler tarafından kirletilmesi ve denizlerin deniz kökenli kirleticiler tarafından kirletilmesidir (Baykal; Baykal ve Ayan, 2009: 97).
Gemilerin ürettikleri atıklar ve yük atıkları, gemilerden ve uçaklardan boşaltma veya denizde yakmadan kaynaklanan kirlilik, kaza sonucu veya kasti deniz kirliliği ( Baykal, Baykal ve Ayan, 2009:114, 118 ) denizlerdeki çevre sorunlarını ortaya koymaktadır.
Tarım ve Köy işleri Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı arasında protokol yapılmıştır. Buna göre; Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı kapsamında; Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Mera Islahı ve Amenajman Projeleri, Havza Projelerindeki çalışmalar ile Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na ait arazilerde yapılacak ağaçlandırmalar, tarım alanlarındaki yolların ağaçlandırılması, rüzgâr perdeleri, zararlılarla biyolojik mücadele, amaçlı ağaçlandırmalar ve ıslahı mümkün olmayan meralarda yapılacak toprak muhafaza ağaçlandırma çalışmalarına ait esas ve usulleri belirlenmiştir. (Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu, 1995)
Günümüz dünyasında küresel ısınma ve kuraklığın en önemli nedeni, mera, yaylak ve kışlaklar ile orman alanlarının bilinçsizce yok edilmesinden kaynaklanmıştır. Erozyonun önlenmesi, kuraklığın ve küresel ısınmaya neden olan karbon dioksit emisyonunun azaltılması için orman ve mera alanlarının artırılması ve ıslah edilerek korunması gerekmektedir.
Bu nedenle, iki bakanlık arasında Mera Islah ve Amenajman Projelerinin uygulanması ile ağaçlandırma seferberliği kapsamında yapılacak ortak çalışmalara ilişkin esasları belirlemek üzere hazırlanan “Ağaçlandırma Seferberliği Kapsamında Yapılacak Ortak Çalışmalara İlişkin Protokol” imzalanmıştır. Bu protokol; Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı ile Mera Islah ve Amenajman ve Havza Geliştirme Projeleri kapsamında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatlarının ortak yürütecekleri çalışmaların uygulama prensiplerini kapsamaktadır
2.9. Tarım Bakanlığı
25.04.2006 ve 5488 sayılı Tarım Kanunun amacı; tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plan ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılmasıdır. Kanunda; Madde 5 – “Tarım politikalarının ilkeleri şunlardır: e) Sürdürülebilirlik, insan sağlığı ve çevreye duyarlılık.”ifadesi, çevre yönetimine yöneliktir. Madde 7 – “Tarım sektörü ile ilgili politikaların tespit edilmesi, planlanması ve koordinasyonu ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak uygulanmasında Bakanlık yetkilidir” ifadeleri yer almaktadır (Tarım Kanunu, 2006)
Tarım Bakanlığı’nın çevre yönetiminde yetkili kılındığı alanlar, kara avcılığı, zirai ilaç kullanımı, su ürünleri, mera ve otlakların kullanımının belirlenmesi ile ilgilidir. Bunlardan 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu, 11/07/2003 tarih ve 01/07/2003 kabul tarihli 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun 34. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Kapsamında, av zamanlama, avlanma yerleri ve avlanma araçları (Madde 5 ve 6), av işlerinin bakımı (Madde 16 ve 18) konusunda görevlendirilmiştir.
Kırsal alanların çevre yönetiminde önemli bir yer işgal eden zirai mücadele ve zirai ilaç kullanımı konusunda, Tarım Bakanlığı, 6968 Sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu gereğince yetkili bakanlık olarak tayin edilmiştir. Bu amaç uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanan Zirai Karantina Tüzüğü’nde (06.08.1964 Tarih ve 6/3346 Sayılı Karar) Bakanlığın yetkilerine dair bilgi verilmektedir. Bakanlık; bu yasaların yanı sıra su ürünlerinin korunması, geliştirilmesi ve kontrolü amacıyla 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ve 28.06.1973 Tarihli Su Ürünleri Tüzüğü uyarınca sorumlu bulunmaktadır. Tarım Bakanlığı, 4342 Sayılı Mera Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği çerçevesinde mera ve otlak alanlarının korunması ve geliştirilmesi konularında bazı yetkilere sahip bulunmaktadır. 6831 Sayılı Orman Kanuna göre orman kadastrosunun ve orman alanlarındaki mera- otlakların kullanımının düzenlenmesi Tarım Bakanlığı’nın yetkisindedir
Tarım Bakanlığının görevleri arasında üretim, tüketim ve girdi ihtiyaçları ile toprak, su, bitki, hayvan varlığı ve benzeri doğal kaynakların korunması ve geliştirilmesi, tarım dışı kullanıma ayrılacak alanları belirlemek, zirai mücadele ve karantina planlarını yapmak, zirai mücadele ilaçlarının kullanım esaslarını belirlemek, bu ilaçların insan, hayvan ve çevreye zarar vermeyecek şekilde kullanılması için gerekli denetlemeleri yapmak vardır. Ancak bütün bu görevlerin çevresel değerleri gözeten bir konumu da bulunmaktadır.
Tarım uygulamaları çalışmalarında eş güdümü sağlamak amacıyla Bakanlıklar arası çalışmaların bir protokol çerçevesinde yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Bu protokol ile Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nde çevreyi korumak ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak hedeflenmektedir.
26.07.1995 tarih ve 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu “çevre değerlerini korumak maksadıyla, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılacak ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarına ait esas ve usulleri düzenlemektir” amacını ifade etmektedir. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı, Mera Islahı ve Amenajmanı, Havza Geliştirme Projeleri kapsamında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı arasında işbirliği sağlanmıştır.
2.10. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Ülkemiz zengin doğal ve kültürel değerlere sahiptir. Mevcut kaynak değerlerin korunması yönünde farklı kurum ve statülerle veya işlemlerle çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 16.4.2003 tarih ve 4848 sayılı kanun ile oluşturulmuştur. Bu Kanunun amacı; kültürel değerleri yaşatmak, turizmin geliştirilmesi, teşvik ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak, kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığının kurulmasına, teşkilât ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemektir. (Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 2003)
Kültür ve Turizm Bakanlığının görevleri içinde Kültür ve turizm konuları ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek, bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmak vardır. Yani Hükümet, sivil toplum örgütleri, endüstri, bilim adamları, yerel toplum gibi gruplar arasında faaliyetlerden önce ve faaliyetler süresince karşılıklı işbirliği ve anlayışı geliştirmelidir, bütün grupların doğal ve kültürel çevreye karşı davranışlarını, ahlaki sorumluluklarını dinamik tutmalıdır, korumacılık sağlamalıdır (Kahraman ve Türkay, 2004 :88.)
Bunun için Turizmin çevreye verdiği zararın en alt düzeye indirilmesi, turistlere ve yerel halka doğanın ve geleneksel sosyo-kültürel çevrenin korunmasına yönelik eğitim verilmesi, turizmin yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayan (WTTC,2001:32), yerel yönetim ve halkla işbirliği içinde gelişen sorumlu bir ticaret olarak özendirilmesinin sağlanması, koruma kapsamındaki alanların yönetimi için kaynak ayrılması gereklidir.
Turizmin yerel halkın geçimine katkıda bulunması ve yörenin sosyal ve çevresel yönden gelişiminin sağlanması, bölgenin kendine özgü bitki örtüsünü ve varsa yaban hayatının korunması ve bu koruma değerlerinin turizm amaçlı kullanılmasının sağlanması, doğaya dayalı turizm olarak tarif edilen eko turizmin (Erdoğan, 2003: 16), sürdürülebilir kalkınma aracı olarak kullanılmasıdır (Kahraman, 1994: 75).
Mavi Bayrak, gerekli standartları taşıtan nitelikli plaj ve marinalara verilen uluslararası çevre ödülüdür. Temiz, bakımlı, donanımlı, güvenli ve dolayısıyla uygar, sürdürülebilir bir çevrenin sembolüdür. Mavi bayrak, özünde temiz deniz suyu, sonrasında da çevre eğitimi ve bilgilendirmeye önem veren gerekli donanıma sahip, iyi bir çevre yönetimini temsil etmektedir. (Ayan ve Baykal, 2009:256-269)
Mavi Bayrak uygulamasına 1993 yılında başlanmış olup, aynı yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın öncülüğünde TURÇEV'in kurulmasıyla, Avrupa Çevre Eğitim Vakfı'na (Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı) üye olunmuştur. (Ayan ve Baykal, 2009:256-269)
Mavi Bayrak ödülü için, TÜRÇEV, gelen talepleri kriterler kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı, Türkiye Belediyeler Birliği, Turizm Yatırımcıları Derneği, Türkiye Otelciler Birliği, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği, Marina İşletme ve Yatırımcıları Derneği, TÜRÇEV ve Üniversite temsilcilerinden oluşan jüri değerlendirmekte ve nihai kararı vermektedir. (Ayan ve Baykal, 2009:256-269)
2.11. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
21/07/1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun birinci bölümünde Madde 2 – “Bu Kanun; korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili hususları ve bunlarla ilgili gerçek ve tüzelkişilerin görev ve sorumluluklarını kapsar” ifadesine yer verilmiştir.
Bu kanunda geçen tanımlarda Kültür Varlıkları, Tabiat Varlıkları, Sit, Koruma ve Korunma, Korunma Alanı olarak belirlenmiştir. Bunlardan “Korunma Alanı”; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alandır (Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu,1983)
İkinci bölüm`de yer alan, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları içinde, taşınmaz kültür varlıklarının yanında, özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları ile benzerleri gibi taşınmaz tabiat varlıkları da vardır.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nda Çevre ve Orman Genel Müdürü kurul üyelerinden biridir. Görüşülecek konu, Çevre ve Orman Bakanlığı ile ilgili ise konuyla ilgili teknik temsilci Koruma Kuruluna katılır.
3. SONUÇ
Çevre yönetimi, çevre konusunda koruma görevi ve sorumluluğu yüklenen tüm kişi ve kuruluşları kapsamaktadır. Bunun için bu kuruluşlar arasında eşgüdümü sağlamak ve ülkenin çevre korumaya ilişkin politikalarını oluşturmakla görevli kurul olarak merkezde Çevre bakanlığı kurulmuş bulunmaktadır. Çevre Bakanlığı’nın çevre yönetimine ilişkin görevleri tek başına üstlenmesi, sorunların giderek büyümesine ve çözüm önerilerine ihtiyaç doğurmuştur. Çevre yönetim sisteminin örgütlenmesi, bu ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Çevre yönetimi ulusal ve uluslararası alanda amaçlarının gerçekleştirilmesi için bu örgütsel yapıları oluşturulmuştur.
Çevre örgütlerinin amacı, çevre sorunlarını yaratan nedenleri ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle, çevreye zarar vermesi olasılığı olan bütün problemler de, çevre yönetiminin çözüm getirmesi gerekli ortak görevleri içindedir. Çevre yönetiminin örgütsel anlamda önlemleri çevre değerlerini tahrip etmeden, bugünkü neslin ihtiyaçlarını karşılamak hedefi içinde korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın, bütün hükümet kuruluşlarının, özel kuruluşların görev alanlarının ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Çevre yönetiminin kurumsal yapılanması ve kurumlarla yürütülmesi, örgütlülük niteliğini kazanmasını sağlar. Çevre için kurumsal yapılanma süreci, çevreye duyarlı toplum kesiminin örgütlenmesiyle başlar. Bu sürecin sonunda çevre, anayasa ve yasalarda yer alır.
Merkezdeki çevre örgütlerinin, yürütme yetkileri ve çeşitli kuruluşlar arasında eşgüdüm sağlama sorumluğunu paylaşma gibi bir işlevi üstlendiği görülmektedir. Merkezi çevre örgütlerinin nitelikleri, her ülkenin yönetim yapısına ve özelliklerine ve gereksinimlerine göre değişiklik göstermektedir. Çevre yönetim sistemi, önce uyulması gerekli kurallar şeklinde zorunlu bir yönetim biçimi olarak ortaya çıkmış, sonra kontrol mekanizmalarıyla uyma zorunluluğu sağlayan uygulamalar ile desteklenmiş, daha sonra gönüllü olarak uygulanan ve sürekli gelişme gösteren bir yapıya kavuşmuştur.
Her ne kadar yerel kaynaklı olsa da, sonuçları itibariyle evrensel bir boyut kazanan çevre sorunlarını yeni kanunlarla beraber, yeni bir planlama anlayışı ile çözmek mümkündür. Artık çevrenin, entegre bir yaklaşımla üst düzeyde, bölge planları aracılığı ile korunması gereği ortaya çıkmıştır. Bu da ancak doğal kaynakları esas alan, her bir kaynağın etkileşim alanıyla birlikte koruma kullanma dengesini sağlayacak, havza bazındaki bölge planlarıyla gerçekleştirilebilir. Bunun için her bir kaynağın ana havza sınırları içindeki en uygun kullanım amacını gerçekleştirecek, ekonomik ve sosyal boyutları da dikkate alan bir organizasyon ve örgütsel bir yapılanmayla Çevre Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak bir çevre yönetim sistemi entegrasyonu sağlanmalıdır.
Artan çevre sorunlarının önlenmesinde kararlı ve dinamik politika izlenmeli, dengeli ve sürekli kalkınma ile gelecek nesillerin sahip olacağı, imkanları tehlikeye sokmadan, çevre değerlerini tahrip etmeden, bugünkü neslin ihtiyaçlarını karşılamak bir hedef olmalıdır.
Kaynakça:
Ayan, M.; Baykal, T., (2009), “Kıyı Alanlarında, Marinalarda Ve Yatlarda
Mavi Bayrak
Uygulaması”, Erkul, H. & Baykal, T. (edts), Kamu Yönetimi Araştırmaları: Türkiye
ve ABD’den Örneklerle Çevre, Kent ve Kent Yönetimi, (228-237), Ankara,
Detay Yayıncılık.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname (1983),KHK'nin Tarihi - No: 13/12/1983 – 180, Yayımlandığı Resmi Gazete
Tarihi - No: 14/12/1983 – 18251.
Baykal, H., Baykal, T.; Ayan, M. (2009), “Deniz ile Kıyı Alanlarının
Temizliğini Düzenleyen Ulusal-Uluslararası Mevzuat ve Sözleşmeler”, Erkul, H.
& Baykal, T. (edts), Kamu Yönetimi Araştırmaları: Türkiye ve ABD’den Örneklerle
Çevre, Kent ve Kent Yönetimi, (97), Ankara, Detay Yayıncılık.
Baykal, T., (2009), “Kyoto Protokolü ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
Değerlendirme”, Erkul, H. & Baykal, T. (edts),
Kamu Yönetimi Araştırmaları: Türkiye ve ABD’den Örneklerle Çevre, Kent ve Kent
Yönetimi, (228-237), Ankara, Detay Yayıncılık.
Erdoğan, N., (2003), Çevre ve (Eko) Turizm, Ankara, Erk Yayınları.
Eryılmaz, B., (1998). Kamu Yönetimi. İstanbul, Erkam
Matbaası.
Eskioçak, M., (edt.), (2007), Kentsel Bölgede Sağlık Örgütlenmesi,
Ankara, Türk Tabipleri Birliği Yayınları.
Kahraman N., (1994), “Sürdürülebilir Kalkınma ve Turizm”, Anatolia, Yıl:5,
Sayı:4,Aralık, 1994, s.75.
Kahraman, N.; Türkay, O., (2004), Turizm ve Çevre, Ankara, Detay
Yayıncılık.
Karayolları Trafik Kanununun Amaç ve Kapsamı Mevzuat(1985), Yürürlük
tarihi: 18 Haziran 1985 ve Sayı:2918.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu (1983),Kanun Numarası: 2863, Kabul
Tarihi: 21/7/1983, R.Gazete: Tarih:
23/7/1983.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun (2003), Kanun
No:4848, Kabul Tarihi: 16/04/2003, Resmi Gazete Tarihi: 29/04/2003.
Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu (1995), Kanun
Numarası: 4122, Kabul Tarihi: 23/07/1995, Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:
26/07/1995.
Milli Eğitim Bakanlığı (2010), “Mavi Gök, Yeşil Yaprak Projesi”
http://iogm.meb.gov.tr/pages.php?page=haber&id=315) Erişim:
10.02.2010.
Özdemir, Ş., (1987), Türkiye’de Toplumsal Değişme ve Çevre Sorunlarına
Duyarlılık, Ankara, Palme Yayınları.
Resmi Gazete (1978), Resmi Gazete 12.08.1978,
sayı:16375.
Resmi Gazete (1991), Resmi Gazete 21/08/1991, sayı:
20967.
T.C. Çevre Bakanlığı (1991), “Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Brifing
Doyası”, Ekim, s.23.
T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı (2004), “Altyapı, Ulaşım ve Çevre, Türkiye Çevre
Atlası”, s.381-382.
T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı (2006), Yetki Devri İmza ve İş Bölümü Talimatı,
tarih: 31/08/2006.
T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü (2005) , Gıda
Çevre Kontrol Şube Müdürlüğü, Gıda ve Çevre Kontrol Şubesinin Görevleri, Sayı:
B100TSH0100002, 09.03.2005.
Tarım Kanunu (2006), Kanun Numarası: 5488, Kabul Tarihi:
18/04/2006.
Türkeş, M., (2002), “İklim Değişikliği: Türkiye - İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi İlişkileri ve İklim Değişikliği Politikaları” , s.6.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1982). Kanun Numarası: 2709, Kabul Tarihi:
7.11.1982.
WTTC., (2001) “Agenda 21 for the Travel & Tourism Industry: Toward
Environmentally Sustainable Development”, January, s.32.
Yavuz, C. I., (2007), “Dış Ortam Hava Kirliliği ve Mevzuat Çerçevesi”,
Türk Tabipleri
Birliği Yayınları , Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim
Dalı, Ankara, s.1-22.